Anlaşılan o ki, “Fetihle gidiyoruz, zaferle döneceğiz” diye başlatılıp “Bizi kimse durduramaz” söylemleriyle devam edilen ve ardından önce ABD, sonra Rusya ile varılan 120 ve 150’şer saatlik mutabakatlarla “ara verilen” Barış Pınarı operasyonu tamamen bitti.
Mutabakat saatlerinin dolmasının üzerinden haftalar geçmesine ve devam eden YPG saldırılarıyla gerek TSK’da, gerekse ÖSO’da habire yeni şehitler verilmesine rağmen durum bu.
Bölgede ortak devriyeler devam ediyor.
İşin enteresan tarafı, ABD ve Rus askerleri hem bir taraftan Mehmetçikle, diğer taraftan YPG’lilerle ortak devriye yapıyorlar. Keza ikisi de YPG’ye ağır silah sevkiyatını sürdürüyor.
Böyle bir vaziyette Cumhurbaşkanı, “İkisinin de derdi petrol ve bölgedeki teröristleri temizleyemediler” dediği ABD ve Rusya için “İsterim ki dostum olsunlar” diye konuşuyor.
İktidar yorumcularının, içeriğindeki boşluk ve çelişkileri, parlatma ve göklere çıkarma yarışıyla örtmeye çalıştıkları Beyaz Saray buluşması sonrasında da Barış Pınarı harekâtının yapıldığı şekliyle kalacağı artık kesin gibi.
Gelişmeler, Afrin’de olanlarla benzeşiyor. Orada da bir coşku ve heyecan dalgasıyla başlatılıp “Reis bizi Afrin’e götür” sloganları eşliğinde götürülen operasyon, Reisin “Batılılar istedi, erken bitirdik” sözüyle bitirilmişti.
Barış Pınarı’nı gündemden düşürme niyetinin işaretlerinden biri, ABD ziyareti öncesi 11 milyon fidan kampanyasının öne çıkarılması, bir diğeri dönüşte EYT’liler ve şehir hastaneleri gibi konularda verilen mesajlardı.
İç siyaset eksenli tartışmaları hareketlendireceği belli olan bu işaret ve mesajlar Saray iktidarına artı puan mı getirir, yoksa harekâtın da durduramadığı gerileme ve iniş sürecini daha mı hızlandırır, birlikte göreceğiz.
Özellikle “Seçim de kaybetsem EYT işinde yokum” çıkışı “Helal olsun” diyenleri mi arttırır, yoksa bu konuda birikmiş mağduriyetlerin doğurduğu tepkileri daha da tırmandırarak iktidarın kabaran “eksi” hanesine mi yazılır?
Görünen o ki, 23 Haziran’la farklı bir ivme kazanan yeni siyasî süreç, tek adam rejiminin dayatmacı ve keyfî uygulamalarıyla yol açtığı çok yönlü ve çok boyutlu memnuniyetsizliklerle birlikte şekillenerek devam ediyor.
Olanca yoğunluğuyla sürdürülen tek yanlı propagandaların da önleyemediği bir süreç bu.