Filistin, üç çeyrek asırdır İslam âleminin kanayan yarası.
Siyonist işgalin pençesindeki bu mübarek topraklardan hep çok acı ve yürek yakıcı haberler geliyor. 7 Ekim’den bu yana hız kesmeden, tam tersine tırmanarak devam eden katliam haberleri, bu silsilenin son halkaları.
Bu duruma artık son vermek, Filistinli Müslümanlara ve gasp edilen haklarına sahip çıkmak, Kudüs başta olmak üzere oradaki mukaddes mirası çiğnetmemek adına güçlü ve sonuç alıcı bir irade ve inisiyatif maalesef hâlâ ortaya konulabilmiş değil.
Yapılan tek şey kınama bildirileri yayınlayıp uluslararası toplumu göreve çağırmaktan ibaret.
Bunun başta gelen birinci sebebi, Filistinliler başta olmak üzere Müslümanların dağınıklığı.
Ortak düşman İsrail karşısında bile El Fetih, Hamas ve diğer irili ufaklı örgüt ve gruplar birleşmeyi başarabilmiş değiller.
Mücadele metodundaki hatalar cabası.
Aynı dağınıklık diğer İslam ülkeleri için de geçerli. Ve bu ülkelerin çoğunun krallık veya askerî diktatörlük rejimleriyle yönetiliyor olmaları, söz konusu politikalarda çok etkili.
Demokrasi olmayınca, yöneticileri yönlendiren ve denetleyen halk, sivil toplum, kamuoyu, meclis, medya gibi faktörler devredışı kalıyor ve gerek iç, gerekse dış politikalar dışarıdaki farklı adreslerde belirlenip dikte ediliyor, sorgulayan da olmuyor.
Pakistan ve Malezya gibi şeklen de olsa demokrasiyle yönetilen ülkeler ise bir türlü iç tartışma ve kargaşalardan kurtulup istikrara kavuşamıyorlar
Burada, Hamas gibi yapıların aklıselim ve hikmetten uzak radikal tavırlar sergilemeleri ve 7 Ekim saldırılarında olduğu gibi İsrail’e bahane vermeleri de ayrı ve çok büyük bir handikap.
Oysa Risale-i Nur hizmetinin metodunu esas almış olsalardı durum çok daha farklı olabilirdi.
Bu noktada, bilhassa Türkiye’yi yönetenlerin çok büyük vebal ve sorumluluğu var. Bunca senedir iktidarı elinde bulunduran kadrolar, Risale-i Nur metodunun öngördüğü şekilde önce kendi ülkemizde demokrasiyi geliştirebilmiş ve İslam âlemine bu açıdan örnek bir model oluşturabilmiş olsalardı, çok daha olumlu bir tablo ortaya çıkabilirdi.
Türkiye bunu yap(a)mayınca meydan dış güçler açısından son derece kullanışlı olan ölçüsüz ve fanatik provokatörlere kalıyor. Bunlar üzerinden yeni fitne kazanları kaynatılıyor.
Olan da mazlum Filistinliler başta olmak üzere Müslümanlara ve İslama oluyor...