Avrasya Araştırma’nın son anketinde erken seçim isteyenlerin oranının yüzde 58.7 çıkması, bu konudaki toplumsal talebin daha da güçlendiğini gözler önüne seriyor.
Önceki yaza kadar kimsenin gündeminde olmayıp aklından bile geçmeyen erken seçim, aradan geçen zaman zarfında ucundan kıyısından konuşulmaya başlandı. Özellikle CHP ve İyi Parti, konuya sahip çıkarken, bilhassa Kılıçdaroğlu işin çok sıkı takipçisi oldu.
Erken seçimin dillendirilmesi iktidarı rahatsız etti ve Cumhur ortakları öfkeli tepkilerle red mesajları verdiler. İktidar medyası da konuyu kapatmaya ve geçiştirmeye çalıştı.
Ama bütün olumsuzluklara ve engelleme, karartma gayretlerine rağmen mesaj yerini buldu. Erken seçim halkın gündemine girdi.
Önceleri kimsenin dünyasında böyle bir konu yokken, toplumda oluşmaya başlayan seçim talebi yüzde 30’lara ulaştı, 40’ları gördü, gelinen noktada 60’lara kadar dayandı.
İktidar kontrolündeki araştırma şirketlerinin anketlerinde bile oran 40’ın üstüne çıktı.
(Bu süreçte Yeni Asya’nın yaptığı ısrarlı ve kararlı yayınların rolü gözden kaçmamalı.)
Gelinen noktada iktidar seçim kanununu değiştirerek konuyu en az bir yıl öteleme hesabı yapıyor. Ama bu hesabın tutup tutmayacağını gelişmeler, gidişat ve özellikle muhalefetin izleyeceği politika belirleyecek.
Evvelce de defaatle ifade ettiğimiz üzere, Millet İttifakına dahil olan ve katılması beklenen partilerin toplu halde seslendirecekleri bir erken seçim mesajı hem kamuoyunda mâkes bulur, hem iktidarı köşeye sıkıştırır.
Erken seçimi zorlamak için, 13 vekili istifa ettirerek anayasa gereği ara seçimi kaçınılmaz kılma alternatifi de yabana atılmamalı.
Öte yandan, iktidarın bütün direnmesine rağmen seçim talebinin topluma giderek daha fazla mal olması ve ülkenin erken seçim atmosferine girmesi, süreci iyi yönetme sorumluluğunun artık muhalefete geçtiği yeni bir tablonun ortaya çıktığını gösteriyor.
Bu tabloda muhalefet dağınık ve kopuk bir görüntü vermemeli; çok sıkı bir irtibat, iletişim ve koordinasyon içinde hareket etmeli.
İktidara koz ve malzeme verecek hatalardan kaçınmalı; toplumun talep ve beklentilerine cevap verecek politikalar geliştirmeli.