"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Üç kâğıt ekonomisi

Kâzım GÜLEÇYÜZ
07 Haziran 2024, Cuma 00:01
Geçmişte enflasyonun tırmandığı, dövizin yükseldiği ve ekonomik krizin derinleştiği dönemlerde ekonominin öne çıkan özelliklerinden biri, “üç kâğıt ekonomisi” tabiriyle ifade edilirdi.

Üç kâğıtla kast edilen, dolar, faiz ve borsa.  Bu tabiri kullanan ve literatüre kazandıran isim de ekonomi profesörü Osman Altuğ.

“Sermayenin dolar-faiz-borsa üçgeninde döndüğü, hiçbir zaman üretim ve istihdama katkı sağlamayan bir model” olarak tanımlanan bu kısır döngü son dönemde ekonomiyi yine cenderesine almış durumda.

Altuğ da yorumlarında bunu vurguluyor.

Yatırım, üretim ve istihdamdan uzak ekonomi politikaları, tek adam rejiminin hukuksuz, sorumsuz, keyfî, denetimsiz uygulamaları ve görülmemiş boyuttaki israfıyla birlikte milyonları fakirlik ve sefalete sürükledi.

Bir tarafta işsizlik sürekli artarken, diğer tarafta çalışanların büyük çoğunluğunun asgarî  ücrete mahkûm edildiği bir tablo.

Keza emeklilerin de “insanca bir hayat”a asla imkân vermeyen son derece düşük maaşlarla geçinmek zorunda bırakılmaları.

Aldığı maaşla ay sonunu getiremeyen on milyonlarca insan ve devletin verdiği sosyal yardımlarla geçinen milyonlarca aile.

Üç-beş kuruş parası olanların gözü ise ya faizde—ki önce “nass” denilip bir dönem düşük tutulduktan sonra zembereği tamamen boşaltılıp rekor seviyelere çıktığı için, “haram” hassasiyeti olmayanların birinci tercihi haline geldi—veya döviz, altın, gümüş, platin, bitcoin... piyasalarında ya da borsada.

Bu durumdakiler, “Döviz patlayacak” diyenlerle “Düşecek” kehanetinde bulunanların çelişen yorumları karşısında şaşkına dönmüş vaziyette. Hazine ve Maliye Bakanının “Biz tutmasaydık dolar 20 TL’ye düşerdi” beyanı ise hem kafa karışıklığını arttırdı, hem de cevap bekleyen yeni soruları akıllara getirdi.

Altı yıl önce 4.75 TL olan doların çıktığı 32 TL’de aylardır sabitlenmesi, bir “patlama” beklentisini ve tedirginliğini de besliyor.

Aynı durum, altın, gümüş, platin vs. “yatırım”cıları için de söz konusu. Kimse ne zaman ne olacağını kestiremiyor. Yakın zamana kadar gözde “yatırım” alanlarından biri olan emlak da bilhassa yüksek faizin kurbanı.

Üç kâğıt ekonomisinin belirsizlik ortamında da kazanmaya devam edenler ise bankalar ve tefeciler. Bu düzenin KKM kazığından sonraki yeni marifeti, “sabit döviz kuru artı TL’ye yüksek faiz” uygulaması ile, dünyadaki tefeci sıcak para sahiplerine gecelik yeni vurgunlar yapma fırsatını veriyor olması.  

Demokrasi ve hukuka dönülmeden bu sömürü çarkını durdurabilmek mümkün değil.

Okunma Sayısı: 2163
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Erhan

    7.6.2024 04:55:51

    Hak, Hukuk, Adaletten demokrasiden uzak, Üretim istihdam ihracat hedefi olmayan hiç bir ülke! Bizde olduğu gibi, ekonomik bağımsızlığını elde edemeyeceği, içeride de işsizlik, fakirlik, yoksulluk sorunlarını da çözemez. Ne kadar allayıp pullasanız da, bu gerçeklerden uzak durduğunuz sürece, başarılı olamazsınız, olan memlekete ve insanlarımıza olur. Yazık etmeyin, hak, hukuk, adalet, demokrasiye dönün ey idareciler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı