Yeni yargı paketinin muhtevasına dair “parça buçuk” bilgiler medyaya servis edilirken, halihazırda netleşip son şeklini alıp kesinleşmiş bir metin söz konusu değil. Düzenlemede nelerin yer alacağı konusunda farklı bilgiler ve iddialar var.
Eğer sözü edilen hususların hepsi aynı pakete konulacaksa, yargı paketlerinin de bu iktidar döneminde—ara ara “Bu sonuncusu, bir daha olmayacak” denilmesine rağmen vazgeçilmeyip—iyice alışkanlık haline getirilen “torba kanun” mantığıyla hazırlandığı neticesi çıkıyor.
Dillendirilen iddialardan biri, paketle yeni bir infaz indiriminin daha getirileceği yönünde.
Öncekiler gibi yine aşırı dolan cezaevlerindeki izdihamı azaltma mantığıyla yapılacağı belirtilen düzenlemede bu defa evvelkilerden farklı olarak siyasî suçların ve “terör” suçlarının da kapsama dahil edileceği öne sürülüyor.
Eğer denildiği gibi yapılırsa, yıllardır dile getirilen “genel af” taleplerinin dolaylı ve eksik de olsa bir ölçüde karşılanmış olacağı ifade ediliyor. Tabiî kaynağının Saraydaki yapılanmalar olduğu artık iyice belli olan müdahalelerle son anda yine sabote edilip engellenmediği takdirde.
Aynı pakete sokuşturulan ve benzer düzenlemelerde olduğu gibi AKP’li vekillerin de habersiz olduğu “etki ajanlığı”na tepkiler ise sürüyor.
Prof. Dr. Devrim Güngör, “Düzenleme yasalaşırsa herkes risk altında olabilir. Her tarafa çekilmeye müsait bir yeni suç tanımı. Düzenlemenin belirsiz olması kanunîlik ilkesinin ihlali anlamına gelir. Bu da keyfîlik olur. Yabancı bir organizasyonun yasal bir tanımı yok. Stratejik çıkarın içine herşey konulabilir. Belirsiz bir durum var” diyor.
Bu hususta en duyarlı ve dinamik muhalefeti gösteren DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu da şöyle diyor:
“Madde metni hazır olarak ortalıkta dolaşıyor. Vekillerin hazırlamadığı kesin. Düzenlemeden AK Partili vekillerin de haberi yok. Bir yerlerde hazırlatılıp ‘at imza, çıkanı savun’ denilen metinlerden biri. Tek tip robot millet anlayışını savunan iktidarın öncelikle kendi milletvekillerini de nasıl robotlaştırdığına dair bir örnek.
“Teklif Meclisten geçerse adalet arayışı için AİHM’e gitmek, Türkiye’nin itibarı ile oynamak mı kabul edilecek? Ülke kötü yönetiliyor dendiğinde etki ajanlığı mı yapılmış olacak? İsrail ile ticareti eleştirmek, iktidarı eleştirmek mi, yoksa Türkiye’yi kötülemek mi olacak? Falanca toplum kesimine ayrımcılık yapıldığını söylemek örtülü casusluk mu sayılacak? İnsan hakları raporları yayınlayanlar etki ajanı olarak mı damgalanıp cezalandırılacaklar?”
Çağrı: Teklif Meclise bile gelmeyip geri çekilsin.