"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Daha az acı çekmek için acıya talip olmak

Kenan TAŞTAN
08 Temmuz 2014, Salı
“Daha az acı çekmek için acı çekiyorum!” demişti karşımda oturan acılı baba. Önceleri anlamakta zorlandığım bu arabesk içerikli, facebook jargonlu cümleyi. Acılı babayı dinledikçe, onun gibi nice babanın adını ‘daha az acı çekmek için acı çekmek’ koymadan aynı savunma mekanizmasını kullandıklarına şahit olmuştum. Kimileri çocukları ile yaşadıkları bu gibi olaylar karşısında agresifleşip hırçınlaşırken, demek ki kimileri de ‘daha az acı çekmek için acı çekme’ yolunu seçiyorlarmış. Her iki duruma da belli bir noktada aciz kalma ve ne yapacağını bilememe refleksi hâkim olsa da realite buydu…
«
“Daha az acı çekmek için acı çekiyorum!” Doktor Bey.
“Nasıl yani?”
“Yıllardır gözümden sakınmaya çalışarak büyüttüğüm çocuklarım, nedenini hâlâ bilemediğim sebeplerden dolayı, çoğu zaman bana selam bile vermiyorlar. Sabah günaydın demiyor, akşam iyi geceler demiyorlar. Eve geldiğim zaman ha ben gelmişim, ha bir yabancı, hiç fark etmiyor. Tabi bu durum beni çok üzüyor.”
“İyi ama hiç konuşmadınız mı çocuklarınızla bu durumu ve bu durumun sizi ne kadar çok üzdüğünü?”
“Konuşmaz olur muyum hocam, hem de kaç kere konuştum. Ben konuştukça susuyorlar. Bir şey de demiyorlar. Yani ne ‘haklısın baba’ ne de ‘haksızsın’ gibi bir yorum da yapmıyorlar. Öylece susup kalıyorlar. Tabiî hal bu olunca ben de kendimce her halde içlerinden gelmiyor diye düşündüm. İçlerinden gelmeyen bir şey için de artık onlarla konuşup, onları zorlamanın bir anlamı olmadığına kanaat getirdim. Canım acısa da, yıllardır bu durum beni çok rahatsız etse de çocuklarımla olan ilişkimi askıya almaya karar verdim. Oysa onlar küçükken eve gideceğim zamanı dört gözle beklerdim. Bir an evvel akşam olsa da eve gitsem ve onlara sarılıp, onları öpsem diye saatin geçmesini beklerdim. Benden bir şey istediklerinde ve ben onlara bir şeyler aldığımda dünyalar benim olurdu…”
“İyi ama ne oldu da bu durum değişti?”
“Aslında bunların başlangıcı eşimin benle arası kötü olduğunda yaşadığımız olumsuz olayları çocuklarıma tek taraflı anlatmasıyla başladı ve ben bu durumun farkına çok sonraları vardım. Ancak zamanla eşimle aram düzelse bile çocuklarımdaki bu olumsuz etki hâlâ devam ediyor. Tabi bu benim kendimce çıkarımım. Aslında artık sebeplerini çok da merak etmiyorum. Çünkü sebepleri ne olursa olsun içim yanıyor. Bunalıyorum. Ve gidecek meşru bir yerim olsa eve bile gitmeyeceğim artık. İstenilmediğimi düşünüyorum. Eminim geçimlerini sağlayacak kadar her ay para göndersem yokluğumun bile farkına varmayacaklar. Hatta belki de farkına varıp bu durumdan çok mutlu olacaklar…“
“İstenilmediğini düşünmek için bu kadar sebep yeterli mi sence? Yanılıyor olamaz mısın?”
“Elbette yanılıyor olabilirim ama bakın ben iş icabı çok sık olmasa da evden 10-15 günlük ayrılırım. Benim çocuklarım daha beni bir tek gün bile aramış değiller. Oysa hepsinin cep telefonu var. Gittiğim hemen her yerde kendimi bu dünyada kimsesi olmayan garip biri olarak hissediyorum. Aslında bu durum çok tuhaf biliyor musunuz?”
“Neden tuhaf?”
“Çünkü herkes bizi çok mutlu ve huzurlu bir aile olarak biliyor. Tabiî beni de fevkalade bir aile babası…”
Muhatabım anlattıkça anlatıyor; kendini yalnız hissettiğinden, mutsuzluğundan, emek verdiği, canından öte sevdiği çocuklarının onu önemsememesinden…
Ve kendince bu duruma verdiği isimden: “Daha az acı çekmek için acı çekmek…”
«
O anlattıkça kendi annem ve babam geliyor aklıma ve bir anlığına dalıyorum. Kendi kendime muhasebe yapıyorum geçmişe dair:
Annemle kıyasladığım zaman babamın esamesi bile okunmazdı yanımda. Oysa rahmetli annem tarafından zaman zaman şiddete bile maruz kalmıştım. Buna rağmen rahmetli babam tek bir fiske bile vurmamıştı bana. Bu durum bile anneme olan sevgimi sarsmamış, babama olan muhabbetimi annemden fazla bir seviyeye çıkartmamıştı. Kısacası annemin yeri farklıydı benim için. Ta ki, babamın vefatından birkaç ay öncesine kadar… Onunla geçirdiğimiz son birkaç ay, babamı ne kadar az tanıdığıma şahit oldum. Yıllardır babamla ilgili tüm bilgileri tek taraflı olarak annemden dinlemiştim, babam yurt dışında olduğu için. Babamın annem kadar kendini ifade etme imkânı pek olmamıştı. Ve ben babamı ne kadar az tanıdığımı o ölmeden birkaç ay önce farkına vardım. Hayatta ne kadar çok sıkıntılar çektiğini ve buna rağmen bizden hiç vaz geçmediğini…
Şimdi ise benim gibi babası yurt dışında olmamasına rağmen babası ile iyi diyalog kuramamaktan birbirlerini yeterince tanıyamayan baba-evlat muhabbetlerine şahit oluyordum…
«
Muhatabım benim daldığımın ve kendisini can kulağı ile dinlemediğimin farkında olacak ki, onun suni öksürüğüyle kendime geliyorum, ondan özür dileyip anlatırken kaçırdığım tüm cümlelerin yerine durumu tek bir cümleyle özetleyip tekrar dinleyemediğim yerleri anlatması için onu cesaretlendirmeye çalışıyorum:
“Sizce çevrenizde daha az acı çekmek için acı çeken kaç baba vardır? Ne dersiniz?”
Muhatabım derin bir iç çekiyor ve: “Umarım çok azdır doktor bey, umarım çok azdır…” diye temenni dolu fikrini beyan ediyor. Ama ben yaptığım terapilerden ve dinlediğim baba-evlat hikayelerinden maalesef bunun o kadar da az olmadığını biliyorum.
Okunma Sayısı: 1967
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Tulay Caglar

    8.7.2014 02:58:00

    Dogru biliyorsunuz hocam asla az degil..Ve sunuda bilmemizi isterim ki daha az aci cekmek icin aci ceken bir o kadarda cocuk var.Sorun nerde nasil anlamak icin konusmak tamamda,anlamak ve cozum bulmak icim yeterli caba sarfediliyormu muamma.emeginize saglik...vesselam

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı