Evet, zaman su gibi akıp gidiyor. Dün mektup yazarken sabırla günleri bekleyen insan, bugün saniyeler içinde dünyanın öbür ucuyla konuşabiliyor.
Teknoloji, hayatın hemen her alanını etkilemiş durumda. Özellikle gençler, bu değişimin tam merkezinde yer alıyor. Peki bu büyük nimet, aynı zamanda büyük bir imtihana dönüşmesin diye nasıl bir bakış açısına sahip olmalıyız?
Risale-i Nur’un yetiştirmek istediği gençlik; aklı, kalbi ve ruhu birlikte terbiye eden bir imanla donanır. Bu gençlik, teknolojiyi sadece eğlence ve vakit geçirme aracı olarak değil, hak ve hakikatin tebliğinde bir vesile olarak görür. Çünkü bilir ki, Cenab-ı Hak her nimeti bir şükür kapısı olarak yaratmıştır. Eğer bir nimet, gaflete sevk ediyorsa, o zaman o nimet değil, bela olur. “Şükür nimeti ziyadeleştirir, küfür ise nimeti kaçırır.”1
Bugünün gençliğinin elinde Kur’ân-ı Kerîm’den ders alan bir Nur Talebesi olmanın sorumluluğu vardır. O genç bilir ki, “Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yoktur.”2
O hâlde teknoloji de ihlâsla kullanıldığında bir ibadet vesilesi olabilir. Sosyal medyada paylaşılan bir ayet, gönderilen bir Risale bölümü, yapılan bir güzel yorum; bir kişinin kalbine iman tohumu düşürebilir.
Ne var ki, nefis ve insan teknolojiyi kendi lehine kullanmak ister. Sürekli eğlenmek, gösteriş yapmak, başkalarıyla kıyaslanmak gibi duygular genç kalbi yorar. Bediüzzaman Hazretleri şöyle uyarır: “Benlik, enaniyet ve hodgamlık; uhuvvetin ve ihlasın zıddıdır.”3 Zira uhuvvet, kardeşini kendine tercih etmek demektir; teknoloji ise nefsi yüceltme aracına dönüşürse, bu ruhu zedeler.
Yeni Asya camiasının gençleri olarak bizler, teknolojiye karşı körü körüne bir red değil, şuurlu bir kabul içindeyiz. Çünkü imanlı bir kalp bilir ki, her şeyin bir mizanı vardır. Bir uygulamayı kullanmadan önce kendimize sormalıyız: Bu beni Rabbime yaklaştırıyor mu, uzaklaştırıyor mu? Bu içerik, kalbimi teskin mi ediyor, yoksa nefisimi mi okşuyor?
Velhasıl, teknoloji ne tam bir düşman ne de mutlak bir dosttur. O, eline geçenin niyetine göre şekil alır. Eğer ihlas düsturlarına bağlı kalırsak, teknoloji bile bize hizmet eder. Gençlik çağımızda bu dengeyi kurabilirsek, hem dünyamıza hem ahiretimize faydalı bir yol açmış oluruz. Unutmamalıyız ki, Nur Talebesi olmak sadece okumak değil, yaşamak ve yaşatmakla mümkündür. Bugünün imkanlarını yarının imanlı nesilleri için değerlendirebilmeye çalışan bizim gibi gençler, gerçek zaferin sahipleri inşallah olacaklardır. Vesselam...
Dipnotlar:
1-Lem’alar, On Üçüncü Lem’a
2-Lem’alar, Yirmi Birinci Lem’a
3-Lem’alar, Yirminci Lem’a