"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu işlerde sömürgeci parmağı var mı, yok mu?

M. Latif SALİHOĞLU
15 Mayıs 2025, Perşembe
PKK kendini fesh etmekle beraber, yeni bir kalıba girecek; ona yeni bir format atılacak.

Suriye, Esed/Baas rejiminden kurtulmakla beraber, yeni bir şekillenmeye doğru gidecek. Kıbrıs’ta da hem yerel bazda, hem uluslararası ölçekte radikal bazı gelişmeler oldu; bu trendin daha ileri boyutlara doğru tırmandırılacağı anlaşılıyor.

Türkiye’yi hem içerde, hem dışarda hareketli, yer yer çalkantılı bir dönem bekliyor.

Bütün bu gelişmeler karşısında, özellikle bir noktaya azamî derecede dikkat etmek gerekiyor. O noktayı, kısaca “İngiliz parmağı” diye tarif etmem mümkün.

Yani, bütün bu olup biten gelişmelerin içinde sömürgeci kadim “İngiliz siyaseti”nin rolü ve etkisi var mı, yok mu; varsa şayet, ne ölçü var olduğuna pür dikkat bakmak lâzım geliyor. Zira, bilhassa son iki yüzyıldır başımıza nerede, ne tür bir etnik, dinî, siyasî, askerî, ideolojik belâ geldiyse, istisnasız hepsinin içinde İngiliz parmağının dahli ve İngiliz siyasetinin etkisi vardır. Aşağıda maddeler hâlinde bunun bir listesini göreceksiniz.

Onun için diyoruz ki, Suriye’deki yeni sürecin, gündemdeki Filistin davasının, Kıbrıs meselesinin, bölgedeki İsrail işgallerinin ve bilhassa yeni format atılan terör örgütlerinin mevcut hâli ve geleceğine dair yol haritalarında, İngiliz siyasetinin varlığına ve etkisine azamî derecede dikkat ve ihtiyatla bakmak icap ediyor. Ve elbette ki bunlar, Türkiye diplomasisinin şu yeni süreçte en mühim ve öncelikli bir meselesi olmalı.

«

Şimdi, tehlikeli “İngiliz siyaseti”ne niçin dikkat çektiğimizin gerekçelerine ve tarihteki iz düşümlerine şöyle kısaca bir bakalım:

1. Kıbrıs adasının 1878’den itibaren elimizden gitmesinde ve oranın adım adım Rumlaştırılması politikasında, işin başını çeken hiç şüphesiz İngilizler oldu. Başbakan Menderes’in uçağının düştüğü hadisenin vuku bulduğu 1959’daki garantörlük antlaşması bile onların nezaretinde yapıldı. Kıbrıs’ın trafiği, hâlen de İngiliz trafik sistemine göre işliyor. Vesaire…

2. Filistin topraklarının 1917’den itibaren elimizden çıkarılıp günden güne Yahudî nüfusunun yerleştirilmesinde ve hatta 1949’da BM çatısı altında İsrail devletinin kurulmasında birinci derecede rol oynayan devlet yine İngiltere’dir.

3. Ortadoğu coğrafyasında bölünmüş sınır haritalarını cetvelle çizdikten sonra, Mayıs 1916’da Fransa ile birlikte Sykes-Picot Anlaşması yaparak Arabistan yarımadasını parça-bölük bir hâle getiren yine aynı siyasetin marifetidir.

4. Birinci Dünya Savaşı esnasında (1914-18), İstanbul’dan Şam’a, Hicaz’a ve tâ Kızıl Deniz kıyılarına kadar giden Osmanlı’ya ait demiryoluna sabotajlar düzenleyerek bu hattı havaya uçurup işlemez hâle getiren yine sömürgeci İngiliz kuvvetleridir.

5. Çanakkale Cephesinde, hem denizde-boğazda, hem karada-Gelibolu’da yüz binlerce insanımızı şehit verdiğimiz o şiddetli muharebelerde, karşımızdaki azılı düşman cephesinin başını İngilizler çekiyordu.

6. Irak Cephesinde, Nisan 1916’da Kûtü’l-Amâre’de bizimle çarpışan kuvvet, yine İngiliz askerleri idi. 

7. Suriye ve Filistin Cephesinde, yıllarca bizimle harbeden, üstüne üstlük Arap kabilelerini Osmanlı’ya karşı kışkırtan, yine “İngiliz siyaseti”nden başkası değildi.

8. Türkiye, Irak, İran ve Pakistan arasında 1955’te imzalanan Bağdat Paktı'na üye olarak girdikten sonra, o birliğin dağılmasında ve o pakta imza atan hükümetlerin devrilmesinde, şüphesiz yine aynı ziyasetin parmak izleri var. Çünkü, sadece İngiltere hariç, pakta üye diğer bütün ülkelerde peşpeşe bir darbe süreci (1958-62) yaşandı ve imza sahibi devlet adamlarının çoğu idam ile yargılandı.

9. Bizimle 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalayan, ardından dört sene İstanbul’u işgal eden, Millî Mücadeleye cephe açan, Sadrazam Damat Ferit ile “Halife Ordusu” diye Anzavur kuvvetlerini üzerimize kışkırtan, Londra’daki bir toplantı ile Yunanistan’ın 15 Mayıs 1919'dan itibaren İzmir'den başlayarak Anadolu’yu istilâ etmesinin yolunu açan ve daha sonra bizimle Lozan Antlaşmasını yaparak, bu kez dinen, fikren, manen bizi içten yıkmaya çalışan menhus siyasetin arkasında yine aynı parmak vardı.

«

Bunlar gibi daha başka meseleler de var ki, istisnasız tamamında aynı parmak izleri ve aynı siyasetin düzenbazlıkları söz konusu. 

O millet ve devlet hiç komşu olmadığımız hâlde, hemen her cephede ve başımıza gelen hemen her sıkıntıda, karşımızdaki en vurucu kuvvet, en büyük engel yine onlar oldu.

Onun için, gündemdeki mezkûr meselelere bakarken, sâbık aynı parmak ve aynı siyasetin etki gücüne bakmak ve ona göre hareket etmekte fayda var.

Okunma Sayısı: 402
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı