Tarihî Ayasofya’nın bir minyatürü niteliğinde inşa edilen Küçük Ayasofya yüzyıllardır ilgi çekiyor.
Yüzyıllardır Sultanahmet’le bakışan tarihî Ayasofya’nın bir minyatürü niteliğinde inşa edilen Küçük Ayasofya Camii semte adını vermiş. Cankurtaran ile Kadırga semtleri arasında, Marmara surlarının içinde yer alan Ayasofya Kilisesi, Bizans İmparatoru tarafından 527-536 yılları arasında yaptırılıyor. Ve II. Beyazıt Dönemi’nde (1500 yıllarında) Topkapı Sarayı Dar`üssaade Ağası Hüseyin Ağa tarafından camiye dönüştürülen Küçük Ayasofya Camii, İstanbul’un en eski Bizans Dönemi yapısı olarak biliniyor. Dünya Bizim’de yer alan habere göre, şehrin tarihi boyunca geçirdiği yangın, deprem, istilâ, yağmalama gibi bütün felâketlerine direnen bu yapının, varlığını koruması ve geleceğe güçlendirilerek aktarılması İstanbul’un zengin tarihî mirası açısından büyük önem taşıyor. Modern resim sanatkârı İsmail Şimşek Ayasofya’nın bugüne nasıl ulaştığını şu şekilde anlatıyor:
Küçük Ayasofya aslına dönmüştür
Cumhuriyetin ilân edilmesi akabinde başlayan süreçte medreselerin kapatılmasıyla, Küçük Ayasofya yaklaşık yetmiş yıl bakımsız kalmış, öksüz bırakılmış. Ve harabe olarak geçirdiği bu uzun dönemin nihayetinde Erdoğan Aslıyüce, 1 Mart 1993’te İstanbul’da Hoca Ahmet Yesevi Vakfı’nı kurar. Küçük Ayasofya’daki Hüseyin Ağa Medresesi’ni bakanlar kurulu kararınca vakfa tahsisini sağladıktan sonra burayı restore edip Hoca Ahmet Yesevi Vakfı Kültür Merkezi yapar. Semti özellikle el sanatları ile uğraşanların tercih etmesi Küçük Ayasofya’nın çehresini değiştirir. Böylece çiniden ebruya kadar pek çok meslek, medresenin küçük dükkânlarında tekrar hayat bulur. Ahşap işlemeciliği, sedefkârlık, minyatür, tezhip, hat, resim sanatkârları tarihi medresede zanaatlarını icra etmeye başlarlar. Cemal Toy resim galerisinde sanatını icra eden İsmail Şimşek, Küçük Ayasofya’nın harabeden bir zanaat haneye dönüşünün hikâyesini şu manidar cümleyle sonlandırıyor: “Sonunda her şey aslına döner. Nitekim Küçük Ayasofya’mızda aslına dönmüştür.”
Turistlerin ilgisini çekiyor
Minyatür sanatını icra eden Özgün Feride Hanım ise Küçük Ayasofya için şu şekilde konuşuyor: “Öncelikle burası sohbete yönelik bir mekân; eğlenceye değil. Bu yönü bakımından önem taşıyor. Ayrıca bu mekânın atmosferiyle yapılan faaliyetlerin ruhu örtüşmekte; yani burası eski İstanbul’u anlatmakta. Bu sebeple turistlerin ilgisini çekiyor. İstanbul’da böyle mekânların az kalması Küçük Ayasofya’nın önemini daha da arttırıyor.”