Ehl-i Sünnet ve'l cemaat...
Ehl-i Sünnet dışındaki mezhepler kendileri gibi düşünmeyen kimseleri hemen dinden çıkmak ve kafir olup küfre girmekle ittiham ederler. Ehl-i Sünnet “Mü’minler kardeştir” (Hucurat Suresi, 49:10.) ilahî prensibine dayanarak inandığını söyleyen ve kıbleye dönerek namaz kılan hiç kimseyi küfürle itham etmezler. İmam Gazali “Bir kimseyi tekfir etmenin mânâsı, o kimsenin öldürülmesinin mübah olmasına ve âhirette ebedî olarak Cehennemde kalacağına hükmedilmesi demektir. Tekfir edilenin malının alınması, kanının dökülmesi, Cehennemde ebedî kalmasına hükmedilmesi demek olup, hukukî neticeleri doğuran dinî bir hükümdür. Diğer dinî hükümler gibi, bu da bazan kesin, bazan zan ile bilinir. Bir insanın küfre girmesinde tereddüt varsa, küfürle itham etmeyip sükût etmek gerekir” (El İktisad fi’l-İtikad, 16, 46.) demektedir.
Hariciler ve Mutezile büyük günah işleyenleri küfürle itham ederler, “Allah’ın hükmü ile hükmetmeyen kafirlerdir” (Maide Suresi, 5:44.) ayetini delil getirirler. Ehl-i Sünnet alimleri ise hükmün Allah’a ait olduğuna inanmamayı ve tasdik etmemeyi küfür alameti sayarlar, inandığı ve tasik ettiği halde amel etmemeyi fısk ve zulüm sayarak Allah’a isyan olarak kabul ederler, “günahtır, haramdır” derler. Bediüzzaman da hükmetmemeyi tasdik etmemek şeklinde izah ederek ehl-i sünnetin görüşününü isabetini nazara vermiştir. (Münazarat, 1993, s. 124.)