02 Temmuz 2014, Çarşamba
Tarihte 2 Temmuz
Osmanlı Donanması Yeşilada'da
(NOT: 1 Temmuz tarihli bir önceki yazıda “Kıbrıs’ın İngiltere tarafından işgal edilişi”nin hikâyesini anlatmıştık. Rastlantı bu ya, Kıbrıs’ın Osmanlı tarafından 1570’teki fethi de 2 Temmuz günü tahakkuk etmiş.)
Kıbrıs'ın tamamını fethetmek üzere harekete geçen Osmanlı Donanması, Limasol Koyuna asker çıkardı ve bir gün içinde buradaki Leftari Kalesini teslim aldı. (2 Temmuz 1570)
Osmanlı devlet divânında Kıbrıs'ın fethine karar verilmesi, sıradan ve basit bir hadise değildi. O tarihlerde ortaya mücbir sebepler çıkmış ve adanın fethini zarurî kılmıştı.
* * *
Bilhassa Yavuz Sultan Selim ve oğlu Kànunî zamanında Şark'ta ve Garp'ta büyük fetihler yapılmış olmasına rağmen, Osmanlı'nın hemen burnu dibindeki Kıbrıs ve çevresinde sıkıntı bütün şiddetiyle devam ediyordu.
Adaya hükmeden Venedikli korsanlar, hem Osmanlı ticaret gemilerine sataşıp taciz ediyor, hem de hacı kafilelerini taşıyan yolcu gemilerinin önünü keserek haraç alıyorlardı.
Bilhassa 1569 yılı Haziranında Venedik korsanlarının Müslümanları esir alıp Kıbrıs'ta satmaya yeltenmesi, adeta bardağı taşıran son damla oldu.
Bu hadiseye ziyadesiyle hiddetlenen Sultan II. Selim (Sarı Selim), derhal harekete geçti: Venedik'e bir elçi gönderdi ve Kıbrıs'ın Osmanlı'ya teslimini istedi. Talebin reddedilmesi üzerine ise, savaş meclisi âcilen toplandı ve Kıbrıs üzerine yapılacak olan sefer-i hümayunun hazırlıklarına başlandı.
* * *
Gelişen hadiselerle eşzamanlı olarak, Şeyhülislâm Ebussuud Efendiden de adanın fethi için fetvâ istendi. Aksi halde, harekât meşrû sayılamazdı.
Şeyhülislâm, yapılan müracaatın ardından, iki maddelik şu fetvâyı verdi:
Evvelâ: Bir belde ki, vaktiyle diyâr–ı İslâmdan olup, sonradan küffarın eline geçince, mescid ve medreseleri harap edildiyse veya aynı yerde âyin-i küfür yapıldıysa;
Sâniyen: Din-i İslâma ihanet ediliyor etrâf-ı âleme zulüm ve haksızlık yapılıyorsa;
İşte, oranın fethi için yapılacak sefer-i hümâyun meşrûdur.
* * *
Alınan bu fetvâdan sonra, Kıbrıs'a gidecek Osmanlı Donanması sefere hazır hale getirildi. Kumandanlığa da Lala Mustafa Paşa tayin edildi.
Adayı fethe koyulan Osmanlı Donanmasının karşısında sadece Venedik Cumhuriyetinin değil, aynı zamanda birçok Avrupa devletinin donanması da vardı. Yani, ortada kritik bir dengenin varlığı söz konusuydu.
Neticede, adanın çevresinde ve bazı limanlarda yaklaşık bir yılı aşan şiddetli mücadelenin ardından, Kıbrıs tamamıyla Osmanlı Devletinin hâkimiyeti altına girmiş oldu.
Bu hâkimiyet, tâ “93 Harbi”ne kadar kesintisiz şekilde devam etti.
Rumî 1293’te, yani Miladî 1878'te ise, adanın kontrolü—Rus tehlikesi karşısında Osmanlı'ya yardım karşılığında—İngiltere'ye verildi.
Kıbrıs’ta idareyi ele geçiren İngiltere (Birleşik Krallık) ise, adanın topraklarını kademeli ve sistemli bir şekilde Rumlar'a peşkeş etme politisası uyguladı. Demografik yapı da bu sûretle büyük çapta değişmiş oldu.
İşte, Türkiye’nin 136 yıllık Kıbrıs gàilesi, ne yazık ki günümüzde de devam edip gidiyor.
KISA KISA
0622: Hz Muhammed (asm), Kûba Mescidinin inşasını başlattı.
* * *
1778: Fransız edip ve düşünür J. J. Rousseau öldü. Rousseau’nun veciz bir sözü: “Bir kömürcünün nikâhlı karısı, bir prensin metresinden daha yüksek ve saygıya daha lâyıktır.”
* * *
1921: Meşhûr Türk matematikçisi Salih Zeki öldü.
* * *
1932: Türk Tarih Cemiyeti Ankara’da toplandı. Kuruluş maksadı, İslâmdan önce ve bilhassa İslâm dışı bir Türk Tarihini vücuda getirmekti.
Mustafa Kemal’in emriyle Türk Ocaklarının kapatılmasından iki hafta sonra, yani 12 Nisan 1931’de toplanan bir heyet tarafından, merkezi Ankara'da olmak üzere “Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti” teşkil edilmişti. Cemiyetin kurucuları arasında yer alan Yusuf Akçura, bir yıl sonra (1932) bu cemiyetin başkanlığına getirildi. Tâ Öldüğü tarih olan 11 Mart 1935’e kadar da bu görevde kaldı.
* * *
1957: Kırşehir milletvekili meşhûr hatip Osman Bölükbaşı TBMM'ye hakaretten dolayı tutuklandı.
* * *
1990: Hac’da tünel fâciası.
1426 can kaybı. Vefât edenler arasında önemli sayıda (447 kişi) Türkiyeli hacılar da var.
* * *
1993: Sivas’ta peşpeşe iki vahşet.
Mizah yazarı Aziz Nesin’in aykırı konuşmaları bahane edilerek bazı dindarlar tahrik edildi ve Sivas merkezindeki Madımak Oteli kundaklanarak içindekilerle birlikte yakıldı. Binayı saran alevler arasında Nesimî Çimen, Asım Bezirci ve Muhlis Akarsu gibi çoğu tanınmış 37 Alevî aydın vatandaşımız feci şekilde öldü. Dehşet veren bu hâdisenin bir provokasyon eseri olduğu giderek daha da kuvvet kazandı.
Bu hadiseden iki gün sonra, yani 5 Temmuz’da ise, bu kez Erzincan’ın Başbağlar Köyünde korkunç bir katliâm yaşandı. Madımak Katliâmının bir nevi intikamı mahiyetinde olarak, Başbağlar Köyüne baskın düzenleyen bir grup silâhlı militan, burada mâsum 33 vatandaşı vahşice katletti.
@salihoglulatif’ten
Cumhurbaşkanlığına aday olan Erdoğan kazanırsa, Ortadoğu (Irak, Suriye, Mısır...) daha da karışacak demektir. Kaybederse şayet, Türkiye'de siyasetin seyri değişecek, yeni bir milat olacak.
* * *
Erdoğan CB'lığını kazanırsa, yaklaşan genel seçimleri de AKP kazanacak demektir. Kaybederse eğer, kendisiyle birlikte partisinin de sonu gelmiş olacak.
Okunma Sayısı: 1962
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.