Hemen başta ifade edelim ki, Nevrûz’un hem hava, hem toprak, hem de tevazu ile mânen ciddi münasebet bağları var. Konuyu bu minâl üzere işlemek arzusundayız.
*
Bahar mevsimine girişin bir işareti de “Nevrûz”dur. Haşir Risâlesi, 10. Sûret’te, bahara bir işaret olarak şöyle bir tâbir geçiyor: “Bugün Nevrûz–u Sultanîdir.”
Münâzarât isimli eserinde ise, Üstad Bediüzzaman’ın pek mânidar bir ifadesi de şöyledir: “Ve’l–mevtü yevm-i Nevrûzinâ.” Yani, ölüm bizim için bir diriliştir; “Nevrûz Bayramı” günü gibidir.
Gariptir ki, Hz. Bediüzzaman’ın 1960 senesinde vuku bulan vefatı, içinde Kadir Gecesinin de dahil olduğu “Nevruz Haftası”na tevâfuk ediyor: Hicrî 25 Ramazan; Milâdi 23 Mart.
Kastamonu Lâhikası’nda geçen Hz. Üstad’ın “Said, tam toprak gibi mahviyet ve terk-i enaniyet ve tevazu-u mutlakta bulunmak şarttır.”
Bu girişten sonra, şimdi de hak söyleyen mütevazı şairlerin toprakla bütünleşerek Nevrûz’un mânâ havuzuna akan mısralarını ardı sıra dizmeye çalışalım.
*
Bu kategorideki şairlerin başında, aynı zamanda bir “Nevrûz şairi” olarak da bilinen Âşık Veysel gelir. O halde, biz de 1973 senesinin Nevrûz günü olan 21 Mart’ta vefat eden Âşık Veysel’in şiirleriyle, mısralarıyla başlayıp öyle devam edelim.
Adem’den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyve yetirdi
Her gün beni tepesinde gezdirdi
Benim sâdık yârim kara topraktır
Karnın yardım, kazma ile bel ile
Yüzün yırttım, tırnak ile el ile
Yine beni karşıladı gül ile
Benim sâdık yârim kara topraktır
İşkence yaptıkça, bana gülerdi
Bunda yalan yoktur, herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır
Veysel gibi diğer bazı şairler de “toprak ile tevazu” duygusu arasında sırlı bir mânâ bağlantısı kurmuş, vukûfiyetleri ölçüsünde bunu dile getirmişlerdir.
İşte, bu ince mânâyı “atışmalı muamma” tarzında birbirine suâl sorup cevaplayan iki şairden mânidar sözler: Karslı âşık Murat Çobanoğlu, Erzurumlu ozan Âşık Reyhanî’ye şu mânâ yüklü mısralarla sesleniyor:
Dinle şu sözümü sen ey Reyhanî
Ben bir ağaç gördüm dalsız budaksız
Üstüne bir kuş konmuş kolsuz kanatsız
Onu bir dev yedi dilsiz dudaksız
Acep böyle gizli hal var mı sende?
Âşık Yaşar Reyhanî, bu muammalı sözlere “şifre çözücü” şu mısralarla mukabele ediyor:
İnsanoğlu dünyaya gelir dalsız budaksız
Ölünce mezara gider kolsuz kanatsız
Onu yiyen topraktır dilsiz dudaksız
Evet azizim, böyle gizli hal vardır bende
Nevrûz Bayramı ile ilgili son olarak anonim bir “Nevrûziyye”den iktibas yaparak bitirelim:
Sultan Nevrûz günü canlar uyanır
Hâl ehli olanlar nura boyanır
Muhib olan bu gün ceme dolanır
Himmeti erince Nevrûz sultanın
Âşık olan canlar bugün gelirler
Sultan Nevrûz günü birlik olurlar
Hallâk-ı Cihan’dan ziyâ bulurlar
Himmeti erince Nevrûz sultanın