Bazı kimseler için tatil-atalet mevsimi olan şu sıcak yaz günleri, Nur Talebeleri ve Kurân şakirtleri için hummalı bir okuma ve tefekkür sezonudur. Hatta bir nevî manevî ticaret mevsimidir denilebilir.
Evet, yaz mevsiminin ortası sayılan şu günlerde, sadece bizim bilgimiz dahilinde olan belki yirmiden fazla menzilde Risale okuma, hatta bir kısmı Nur Külliyatını devretme programı icrâ ediliyor.
Bu okuma programlarının hem çocuklar, hem lise ve üniversite, hem de yetişkinler için ayrı ayrı şekilde düzenlenmiş olması, şüphesiz apayrı bir mazhariyet sayılır. Zira, okumanın yaşı yoktur. Kadın-erkek her yaştaki insanın okumaya, bir başka ifade ile “Beşikten mezara ilim tahsili” yapmaya ihtiyacı vardır.
İşte, bu manaya uygun şekilde okuma merkezli program ve planlamaların düşünülmüş olması bile her biri birer “fa’l-i hayır” cümlesinden sevindirici ve istikbâle matuf ümit verici bir gelişmedir.
«
Okuma programlarının her tarafta verimli şekilde devam etmesinin ve bunu her sene tekrar ettirebilmenin en önemli saiki okuma alışkanlığını kazanmak ve başkasına da kazandırmaya çalışmaktır. Tabiî, bu mühim alışkanlığı kazanmak öyle sanıldığı kadar kolay olmuyor. O halde bir miktar bu noktaya tahşitad yapmakta fayda var.
«
Yaşadığımız ömür içinde hemen herkesin kendine hâs birtakım alışkanlıkları var. Kişinin alışkanlık haline getirdiği âdetleri terk etmesi gayet zordur. Kimin ne tür bir alışkanlığı varsa, bunları genellikle uzun süre, hatta bazıları ömrünün sonuna kadar devam ettiriyor. İyisini de, kötüsünü de devam ettiriyor. Dahası, bu alışkanlıklar zamanla kişinin huyuna-suyuna, mizaç ve karakterine de dönüşebiliyor.
Meselenin tam da bu noktasında gayet açık bir dille ifade edelim ki, en güzel alışkanlıklardan biri, belki de birincisi “okuma alışkanlığı”nı kazanmaktır.
«
Kişi kitap okumaktan, yahut okuma alışkanlığından uzak tutan sebeplerin çoğu, kişinin ruh hali ile, hatta bir bakıma zaaflarıyla bağlantılı görünüyor. Misâl: Şahsın tenbelliği, tenperverliği, atâleti, rehaveti, gevşekliği gibi zaaflar... Dahası, bu zaaflar aynı zamanda birer pranga gibidir. Bu prangalar, kayıt altına aldığı kişiyi tâ “atâlet zindanı”na kadar götürüp atabiliyor.
Madem öyle, o halde kişi evvelâ kendi nefsiyle mücadele etmeli. Faydasına inandığı bir işi, bir hizmeti hiç tehir etmeden hemen yapmaya koyulmalı. Zira, tehir ettikçe, nefis ve şeytan devreye girerek kişiyi oyalamaya çalışır. “Şimdi kendini hiç zorlama, ileride yaparsın, edersin, okursun, ezberlersin…” gibi telkinlerle, kişiye zaman kaybettirir. Zaman kaybettikçe, ihmal edilen şeylerin telafisi gitgide zorlaşıyor.
Onun için, bulduğumuz ilk fırsatı hemen avantaja çevirerek, okumak istediğimiz kitaplara hemen sarılmalı, ezberlenmesi gereken dualara hemen başlanmalı ki, sonradan pişman olmayalım.
Şu sıcak tatil sezonunda okuma programına gönüllü şekilde iştirak eden herkesi tebrik ediyor, gün ve saatlerinin feyizli, bereketli geçmesini diliyoruz.