23 Haziran 2014, Pazartesi
Tarihte 23 Haziran
Şehit düşen Koca Reis
Büyük denizci Turgut Reis, 23 Haziran 1565’te şehîden vefât etti.
Şimdi onu biraz daha yakından tanımaya çalışalım...
Turgut Reis, Osmanlının Menteşe Sancağına bağlı bir köyünde 1485 senesinde dünyaya geldi. Mükemmel bir denizci olarak yetişti.
Bilhassa Barbaros Hayreddin Paşanın hizmetine girdikten sonra, tam bir müştereklik ruhu içinde hareket etti. Onunla birlikte zaferden zafere koştu.
Aynı şekilde Preveze Zaferinde de pek büyük yararlılık gösterdi.
Hızır Reis’in “Turgut benden ileridir” dediği bu kahraman denizci, son Malta kuşatması esnasında başından aldığı ağır bir darbe sonucu beş gün baygın halde kaldı.
Nihayet, 23 Haziran günü şehadet şerbetini içerek bu fâni dünyaya vedâ eyledi. Allah’ın rahmeti üzerine olsun.
Savaşın eşiğinde Refah Fâciası
Kırk yaşındaki bir denizaltı gemimizin batırılması sonucu, sahasında yetişmiş 167 insanımızın hayatına mal olan "Refah Fâciası"nın hazin hikâyesi kısaca şöyledir:
Türkiye'nin en büyük denizaltı gemilerinden biri olan Refah isimli şilep, 23 Haziran 1941 gecesi Kıbrıs Adası açıklarında vurularak batırıldı.
Şilebin içinde istikbâl vâdeden 200 insanımız vardı. Gemi mürettebatının dışında kalanların çoğu askerî uzman personeldi. Aralarında en iyi derecede yetişmiş denizci, havacı ve karacı subaylar vardı.
Bu kalabalık kadro, daha önceden İngiltere'ye siparişi verilmiş olan denizaltı ve uçak filolarını teslim almak üzere yola çıkmıştı. II. Dünya Savaşının en hararetli günlerine denk gelmesi, yolculuğun doğrudan değil, Mısır üzerinden dolaylı şekilde yapılmasını gerekli kılıyordu.
Bu sebeple, yapılan hazırlıklardan sonra, gemi Mersin'den Mısır'ın İskenderiye Limanına doğru hareket etti. Kıbrıs açıklarına vardığında ise, gemi dehşet uyandıran bir patlamayla sarsıldı. Zira, milliyeti meçhûl bir başka denizaltı tarafından torpido (patlayıcı ve imha edici bir sualtı silâhı) ile vurulmuştu.
Aldığı fecî yara ile önce hızla su alan 102 metre uzunluğundaki Refah şilebimiz, bir süre sonra ikiye bölündü ve tahminen dört saat sonra da Akdeniz'in karanlık sularına gömüldü.
Bazı askerlerimiz ilk patlama esnasında şehit düşerken, yüz elliden fazla askerî personelimiz de gece karanlığında kurtulma çabası ile dalgalarla boğuşarak veya köpek balıklarına yem olarak vefat etti. Yaklaşık 30 kadar personel ise, muhtelif sebeplerle ve mu’cizevî bir sûrette kurtulma şansına sahip oldu.
Türkiye'ye maddî–mânevî çok ağır kayıplar verdiren bu büyük fâcianın faili uzun müddet meçhûl kaldı.
Sonunda, şüpheler Fransızların üzerinde yoğunlaştı. Fransa da, bu işin ancak yanlışlıkla olabileceğini ileri sürerek, cinayeti bir yönüyle kabullenmiş oldu.
İki ülke arasında sürdürülen gizli pazarlıklar sonucu, Fransa Türkiye'ye iki adet savaş gemisi vermeyi kabul etmek durumunda kaldı.
* * *
Türkiye'yi derinden etkileyen bu büyük fâcia, öncelikle ve özellikle Alman-İtalyan ittifakı üzerine yıkılmaya çalışıldı. Bunda başarılı olunamayınca, bu kez Rusya'nın ismi telâffuz edilmeye başlandı.
Üzerinde en az durulan husus ise "Bu saldırının niçin yapıldığı"dır.
Mantığa da ters düşmeyen en kuvvetli ihtimale göre, o tarihe kadar tarafsızlığını defalarca açıklayan Türkiye'yi savaşın içine çekmek ve Alman–İtalyan ittifakıyla karşı karşıya getirmek için, önceden kurgulanmış bir plândı bu.
Geminin sefer programından ve takip edeceği rotadan haberdar olan ülkelerin başında ise, o tarihte Kıbrıs'ın yönetimini de elinde tutan İngiltere geliyordu.
İngiltere Başbakanı Churchill, savaş süresince birkaç kez İsmet Paşa ile görüşmüş ve Türkiye'yi saflarına çekmeye çalışmıştı. Bu çabayı aralıksız sürdüren İngiltere, maksadına Ocak 1945'te nail oldu; ne var ki, büyük savaş, aynı sene içinde sona erdi.
Türkiye, böylelikle savaşa fiilen iştirak etmedi, edemedi.
Öte yandan, Bediüzzaman Hazretleri de 1942'de telif etmiş olduğu "Ve'l-asr" Sûresinin cifrî-ebcedî tefsirinde, Anadolu'nun ve İslâm dünyasının fiilî harp sahası haline gelmeyeceğini, Müslümanların harp belâsından mahfuz kalacağını ifade ediyordu. (Bkz: Karadağ'ın bir meyvesi.)
KISA KISA
656: Hz. Ali’nin halifeliğe seçilmesi.
1939: Türkiye ile Suriye arasında arazi ve sınır anlaşması imzalandı. Bu suretle, Hatay’ın Türkiye’ye katılma meselesi de hal yoluna girmiş oldu.
1983: Doğru Yol Partisi'nin kuruluşu. Daha önce kurulan Büyük Türkiye Partisinin 12 Eylül Cuntası tarafından kapatılması üzerine, aynı misyon çizgisinde olmak üzere DYP kuruldu.
Okunma Sayısı: 1255
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.