"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bahçeli “seçim” mi dedi?

Mehmet KARA
01 Haziran 2020, Pazartesi
Koronavirüs salgını sebebiyle insanlar evlerinde kalmaya ve işi olmadıkça dışarıya çıkmamaya gayret gösterirken, bayramdan sonra kontrollü bir sosyal hayata geçiliyor.

AVM’ler, berberler kuaförler açıldı, ama insanlar tedirgin. Tedirgin olmakta da haklılar. Okullarda eğitime son verilirken, eğitim-öğretim Eylül ayında açılacak. Camiler 29 Mayıs’ta ibadete açıldı, ama sadece avlusu olan camiler ve günde sadece iki vakit camilerde kılınabiliyor. Yarın açılması beklenen Meclis ise 15 Nisan’dan bu yana kapalı. 

Böyle bir dönem yaşanırken siyaset de hız kesmiyor. Darbe tartışmaları ile başlayan, erken seçim tartışmaları ile devam eden bu hareketlilik MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Seçim ve Siyasî Partiler Kanunları’nda değişiklik teklifi seçim tartışmalarını siyaset gündeminin birinci sırasına getirdi.

Zira son yıllarda ülkede bir erken seçim yapıldıysa hep Bahçeli’nin ağzından “seçim” sözü çıktıktan sonra yapıldı. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılındaki erken seçimde Bahçeli hükümetteydi ve erken seçimi o dillendirmişti… Yine şu anda uygulanan partili cumhurbaşkanı sistemine geçilmesine sebep olan referandumlar da onun çıkışlarından sonra yapıldı.  

AKP’nin hem Meclis’te hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyları tek başına iktidar olmasına yetmediği için bir bakıma MHP’ye muhtaç. Bu yüzden Bahçeli’nin seçim istemesi hükümetin düşmesi ve bunun neticesinde de seçime gidilmesi anlamına geliyor. 

Ancak Bahçeli bu sefer seçimden bahsetmedi, ama seçimlerle direkt bağlantı iki kanunun değişikliğinden bahsetti… Şimdilik seçim için 2023 yılı işaret ediliyor, ama burası Türkiye ve Bahçeli’nin ne yapacağı hiçbir zaman kestirilemez.

«««

BU TEKLİFLER NEDEN ÇIKTI?

Soru şu: Bahçeli’nin erken seçimden bahsedilmesine dahi tahammülü yokken bu iki kanunun değiştirilmesini neden şimdi gündeme getirildi?

AKP içinden eski genel başkan ve başbakan olan Ahmet Davutoğlu’nun ve 2002’den bu yana AKP hükümetlerinde en fazla bakanlık yapan Ali Babacan’ın parti kurmalarının AKP’nin oylarını düşürmesine kesin gözüyle bakmak lâzım. Şu anki anketlere göre yüzde 3-4 oy (bazı anketlerde yüzde 10  oy da çıkıyor) alsalar da zaten çok az oy farkıyla iktidar olunduğu için muhalefete düşme durumu var. Bu da Cumhur İttifakını düşünmeye sevk ediyor.

Yeni kurulan bu partilerin seçime girme şartlarını yerine getirmeden baskın veya erken seçimi gündeme getirilince, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçen seçimde seçime katılamayacak İYİ Parti formülünün bu iki partiye de uygulanabileceğini açıklamasıyla Bahçeli, Seçim ve Siyasî Partiler Kanunu’ndaki değişikliği gündeme getirdi.

Etik Kanunu çıkarılmasını isteyen Bahçeli’nin sözlerinden sonra bir partinin Meclis’te grup kurabilmesi için gerekli olan milletvekili sayısının 20’den 40’a çıkarılması, milletvekili geçişini önlemeye partiler arasında transferlere süre sınırı konulması da konuşulmaya başlandı. 

Bunun sebebi de şu; Haziran ayında milletvekillerinin sosyal hakları alabilmelerinin süresi doluyor ve yeni kurulan partilere AKP’den isimlerin de geçebileceği konuşuluyor. Şu anda DEVA Partisinin 1 milletvekili var. Gelecek Partisi’nin ise milletvekili yok.

«««

BU KANUNLAR DEMOKRATİKLEŞTİRİLMELİ!

Bahçeli’nin bahsettiği Siyasî Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu’nun değiştirilmesi lâzım geldiği yıllardır söyleniyor. Bu her iki kanunun da özellikle demokratikleştirilmesi gerektiği hep söylene geldi. Çünkü mevcut sistemde kimin milletvekili aday listelerine gireceğine genel başkan karar veriyor ve seçmenin önüne de bu liste konuluyor. Dolayısıyla seçmen, parti genel başkanlarının seçtiğinden başkasını seçemiyor. Bazen illerden gelen listeler tam tersine dönüp geri gönderilebiliyor. Seçmenin seçme hakkı elinden alınıyor. Bu kanunların demokratikleşmesi için de milletvekili adaylığından, seçilene kadar genel başkan ve genel merkezlerin etkisinin azaltılması gerekiyor.

Bir dönem uygulanan tercihli sistemde seçmen istediği adaya oy vermiş son sıradan listeye giren bazı milletvekili adayları birinci sıradan milletvekili seçilmişti. Böyle olunca da milletvekili daha hür olmuş ve neye oy verdiğine grup başkanvekilinin el kaldırmasıyla değil, hür iredesiyle –kısmen de olsa- karar verebilmişti. Ama bu sistem genel başkanların ve genel merkezlerinin “hoşuna gitmediği” için uygulamadan kaldırılmıştı.

Diğer yandan seçimlerde dar veya daraltılmış bölge uygulaması da terk edildiği için büyükşehirlerde vatandaş kendi milletvekilinin adını dahi bilemez duruma düşmüştü. 

«««

YAPILAN TRANSFERLER NE OLACAK?

Bahçeli’nin çıkışından sonra milletvekillerinin parti değiştirmesinin önüne geçilmesi ile ilgili AKP ve MHP’nin formül arayışına girdiği de görülüyor. Bu çerçevede bir partinin seçime katılabilmesi için şartların değiştirilmesi de düşünülüyormuş.

Yarın açılması beklenen Meclis’in birinci gündemin de bu konu yer alacak gibi görülüyor. Bu çalışmalar yürütülürken insanın aklına da şu geliyor. Seçimin üzerinden yaklaşık iki sene geçmişken İYİ Parti’den istifa eden üç milletvekilinden birisi MHP’ye, ikisi de AKP’ye geçti. Siyasî literatüre göre de transfer oldular. Özellikle bir milletvekilinin parti değişikliği sırasında bu tarz transferlere hız verileceği söylenmiş bazı belediye başkanları da parti değiştirmişti. Ancak arkası gelmedi.

Şimdi insanların aklına şu soru geliyor. Madem parti değişikliğine bu kadar karşıydılar neden istifa eden vekilleri partilerine kabul ettiler?

«««

DEMOKRASİ MASASI

Bu ve bunun gibi değişmesi gereken pek çok şey var. Bu vesileyle tekrar gündeme gelir mi bilmiyoruz. Aslında bu değişiklikleri parlamentoda grubu bulunan bütün partiler istiyor. “Peki neden bir araya gelip çözemiyorlar?” sorusunu milleti kutuplaştıran, ayrıştıran, diğer partilerin genel başkanlarına birbirlerinin yüzlerine bakamayacak kadar ağır sözler söyleyenlere sormak lâzım.  

Her şeye rağmen genel başkanları bir araya getirecek formüllerin bulunması gerekir.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in önerdiği “memleket masası” etrafında görüşülürse yıllardır uygulanan ve herkesin şikâyet ettiği bu iki kanunun daha demokratik olarak çıkması sağlanabilir. Bu olabilir mi? Görülen o ki MHP asla böyle bir masada olmaz. 

Zaten ekonomik kriz yaşanan Türkiye’de pandemi döneminde daha da kötüleşen ekonominin düzeltilmesi için bütün partilerin teklifleri var. Böyle bir masa kurulabilse bunun adına da demokrasi masası denilse başta ekonomi olmak üzere bu kanunların da gündeme gelmesi ülkenin ve milletin menfaatine olacaktır. 

SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun 19 Mayıs’ta fotomontaj olsa da ekranda bütün siyasî parti genel başkanlarının olduğu gibi ortamın hazırlanması hem ülkedeki kutuplaşmayı hem de ülkenin sorunlarının çözülmesinde ortak aklın çalışmasına vesile olacaktır. 

Okunma Sayısı: 3417
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı