"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Namaz ve meşveret

Mikail YAPRAK
24 Ekim 2019, Perşembe
Meşvereti emreden şu âyet-i kerimeyi dikkat ve tefekkürle okuyalım:

“Onlar, Rablerinin dâvetini kabul ederler ve namazı dosdoğru kılarlar. Onların işleri de kendi aralarında bir istişare iledir.” (Şûrâ, 38.)

Şimdi bir noktaya nazar, hatta “hasr-ı nazar” lâzımdır. 

O nokta şudur: 

Rabb-ı Zülcelâl’in dâvetini kabul etmek, namazı dosdoğru kılmak ve işleri istişare ile yapmak; âyet-i kerimede peş peşe ve birbirine bağlı olarak beyan ediliyor. Böylece istişarenin Rabbimiz katında ne kadar ehemmiyetli olduğu zahir ve aşikâr oluyor. 

Rabbînin huzurunda namazını dosdoğru kılan bir mü’min; namazda iken nasıl Rabb-ül Âlemin’e müteveccih olup, başka fani teveccühleri nazara almıyorsa, istişarelerde de sadece Allah’ın rızasını gözetmelidir. Ne kendinin, ne de başkalarının nefis ve hissiyatlarının hatırlarını değil, Hakk’ın hatırını esas almalıdır. 

“Nefsim ve hissim, nefisler ve hisler incinirse incinsin, ama Hakk’ın hatırı incinmesin, şahs-ı manevînin ruhu muzdarip olmasın” der, meşveret sonucuna razı olur ve meşveretler zeminlerinde haklı ve doğru bulduğu söylem ve çalışmalarına devam eder.

“Bu olmazsa, öbür meşveret; ben olmazsam dâvâ arkadaşlarım var” der, huzur ve istikamet içinde halisane, muhlisane hizmetlerini sürdürür. 

Evet, yeri geldikçe hatalarımızı da konuşalım, ama manevî ve fikrî cihad meydanında olduğumuzu da göz ardı etmeyelim. Kendi kendimizi muhasebe ve sorgulamanın da yeri var, zamanı var. 

Meşrû dairede ve sistem içinde kalınarak yapılan müsbet ve yapıcı tenkidlerden değil rahatsızlık, bilâkis ihtiyaç bile duyulur. 

Ama bir husus daima hatırda tutulmalı. O da şudur:

Eğri büğrü çıkıntılı bir ağaç parçasını düzgün bir tahta haline getirmek ne kadar ustalık işi ise, ağızdan çıkan bir sözü yahut yazılan bir cümleyi eksiğinden ve fazlasından azade kılmak da, ondan daha büyük bir ustalık ister.

Bilhassa meşveretlerde buna şahit oluruz. Nur lisanında buna, “hakikatı rendeçlemek” denir. Bunu yaparken yanlış da anlaşılabilirsin. Fikirde müttefik olduğun birinin hakikat beyanına yaptığın “rendeçleme”, muhalefet gibi anlaşılabilir. O vakit bir “rendeçleme” de yanlış anlaşılmaya gerekebilir. 

Ama bazen de muhtevası ve özü doğru olan bir sözün şurasını burasını rendeçlemeye kalkışmamak daha doğrusu olabilir. 

Bu hususta merhum Âkif’imizn güzel bir beyanı var. Der ki: 

“Budur cihanda en beğendiğim meslek; 

Sözün odun olsun, hakikât olsun tek!”

Okunma Sayısı: 1920
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı