"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Sen de minarede şarkı söyledin mi?”

Mikail YAPRAK
09 Ocak 2020, Perşembe
Minarelerin mâna ve kıymetini, ne için yükseltildiklerini ve neye hizmet ettiklerini dünya-âlem biliyor. Oradan şarkı söylenemeyeceğini de...

Öyleyse başlıktaki sorunun sıradan bir soru; soranın da sıradan bir insan olmadığı hemen anlaşılacaktır. 

Soruyu soran; geçen bir asra damgasını vuran ve kıyamete kadar da yükselen bir trend ile damgasını vuracak olan Bediüzzaman Said Nursî’dir. Muhatabı da Nuruosmaniye Camii Başimamlığı dahil, Diyanet’te uzun yıllar hizmet veren Enver Galip Ceylan merhumdur. 

İstanbul’da 1952’de Akşehir Palas Oteli’nde Üstad’ı ziyareti esnasında müezzinlik yaptığını söyleyince, Üstad’ın bu sorusuyla irkiliyor ve büyük bir şaşkınlık hali yaşıyor.

Enver Galip Ceylan Hoca’nın Bediüzzaman’la görüşmeleri, kendi anlatımıyla kayıtlara geçmiş ve yayınlanmıştır. Onun detaylarına burada girecek değiliz. Burada bilhassa dikkat çekici olan sorudur. Ve bu soruya yüklenmiş olan ders ve mesajdır. 

Ceylan Hoca, o soru-cevap safhasını şöyle anlatıyor: 

Üstad bana döndü:

“Sen ne işle meşgul oluyorsun?” diye sordu.

 “Müezzinim Üstad’ım” dedim.

 “O şarkıları sen de söyledin mi?” dedi. Hatta üzerine basarak “O şar’k’ıları” derken, ‘Kaf’ harfine basarak tecvidli söyledi. Tabiî ben hayret ettim. Ben hiçbir yerde şarkı söylemedim diye bir taraftan da düşünüyordum.

 “Nasıl Efendim?” dedim. 

Sağ elinin şahadet parmağını kaldırıp sallayarak,

 “Minarelerde söylenen şarkıyıııı!” dedi. 

O zaman ben terlemeye başladım, büyük kusur yapmışım diye.

“Maalesef Efendim” dedim. Sesini fısıldar gibi alçaltarak, “İstiğfar edin, istiğfar edin” dedi.” 

Sonra biraz durdu dedi ki; “Yeni ezan dedikleri şey ilk çıktığı zaman benim talebelerimden müezzin biri bana geldi, dedi ki “Üstadım, bu ezan sayılır mı? Şimdi ben bunu okuyayım mı, yoksa müezzinliği mi bırakayım?”

 Ben de birdenbire “Bu ezan sayılmaz. Müezzinliği bırak” diyeceğim sırada, kalbime ihtar olundu ki, “Bu kardeşim müezzinliği bırakırsa, onun yerine daha hevesli, bunu seve seve yapan birisi gelir. Hem kendisi günaha girer, hem de başkalarını günaha sokar.” 

Ona dedim ki; “Kardeşim, sen şimdi minareye çıkarsın. Ezanın aslını kendi duyduğun kadar okursun. Ondan sonra da onların dediğini dersin. İnşallah ezanın aslını okumuş da, tercümesini duyurmuş gibi, bu şekilde kurtulursun.”

“Biz de böyle yapıyorduk efendim” dedim. Üstad, “O zaman kurtuldunuz” dedi.

Muazzez Üstad'ın "minarede şarkı" vurgusu çok manidar ve mesaj yüklüdür. Zaten ilk Türkçe ezanlar da meşhur şarkıcılara okutturulmuştu. En mühim nokta ise, ezanı Türkçeye çeviren zihniyetin ve menhus ruhun dine karşı tutumuydu ki, direnebilen bir Bediüzzaman vardı.

Okunma Sayısı: 2209
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdurrahman AYDIN

    11.1.2020 19:11:14

    Olay olmuş bitmiş bir olay olmasına rağmen Üstad Hazretleri "Örnekleme Yöntemi" ile bu tür şeâir-i İslamiyenin cebren tağyiri zamanında fetvanın sınırlarını öğretiyor. Evet, ikraha dayalı bir zaruret hali olsa dahî, ruhsatların kapısını tamamen açmamak, aslın ne olduğunu unutturmamak ve bir an önce asla dönülmesi için bir nevi vicdani baskı uygulamak gibi sınırları gösteriyor. Yoksa insanlar yaşadıkları gibi inanmaya ve onu sahiplenip savunmaya başlıyorlar. Örnek bir hadise. Allah razı olsun.

  • Abdulkadir Turan

    10.1.2020 17:23:55

    Üstad'ın her bir sözü;insanı düşündüren ve insana ciddi anlamda etki eden bir öneme sahip.Minarelerden; 'şarkı söyler gibi' ezan okuyan zavallı şahıslar,Ezan-ı Muhammedî'nin(asm) aslını ilk okuyan Bilal-i Habeşî gibi bir zatın sesini duysalar veyahut duymak isteseler,herhalde yaptıklarından utanacak ve Rabbimizden onları affetmeleri için;asırlarca ibadet etmeyi ya da Allah yolunda çalışmayı isteyecek ve her türlü zorluğu göze alacak düşünceye sahip hâle geleceklerdir.Enver Galip Ceylan Hoca ve Üstad Hazretlerinin diyaloğu ise;hakikaten bizlere ders verir mahiyette önem taşımaktadır.

  • Kamil Savaslı

    9.1.2020 02:41:13

    Bu aziz Millet ecdadı Osmanlının Dualarının C.C.Allahın kabulü ile görevlendirilen Rahmetullah Bedi'ü Said'i Nurs'inin ve Talebeleri'nin Dünye'vi Ömürleri'ni feda ettiler bu günlere gelindi! Gelicek nesillere bu hakikatleri Deccal'izimi taşımak anlatmak, yazmak bizlere Farz. !!!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı