"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir babadan daha şefkatliydi

Misbah ERATİLLA
28 Mayıs 2023, Pazar
İsmail Yıldız, Bediüzzaman’ın ismini ilk defa İstanbul’da Eşref Edip’in çıkardığı “Sebilürreşad” dergisi eline geçince duymuştu.

Dergide, Bediüzzaman’ın hayatı ile ilgili yazıları okuyunca onu ziyaret etmek istedi. Önce Bediüzzaman’a hitaben Eşref Edip vasıtasıyla bir mektup yazdı. Mektubunda görüşmenin ve eserleri elde etmenin yollarını sordu. Bir zaman sonra İstanbul Üniversitesi öğrencisi Muhsin Alev’den cevap mahiyetinde bir mektup aldı. Ardından “Yirmi Üçüncü Söz” ve “Gençlik Rehberi” kitapları geldi. Sonra, İslam harfleriyle yazılan kitaplar için Urfa’daki Nur talebelerinin adresini aldı. İkinci mektupta “Asâ-yı Musa” kitabı gönderildi. Urfa’ya gitti ve Abdullah Yeğin, Zübeyir Gündüzalp, Hüsnü Bayram’ı ziyaret etti. Onlardan Zülfikâr, Mektubat, Sözler, Şualar ve Lem’alar kitaplarını aldı.

İsmail Yıldız, 1952 yılının sonunda Bediüzzaman’ın İstanbul’da olduğunu öğrendi. Hemen ziyaretine gitmek için yola çıktı ve aldığı adresi kolaylıkla buldu. İstanbul Çarşamba adresine geldiğinde Zübeyir Gündüzalp, onu Bediüzzaman’a takdim etti. Bediüzzaman’ın başında sarık, boynunda atkısı vardı. Bediüzzaman nereden geldiğini sordu. İsmail Yıldız, Diyarbakır’dan geldiğini söyleyince, ona hizmetleri sordu. Bu ziyaret yaklaşık yarım saat kadar sürdü. İsmail Yıldız, Bediüzzaman’a bir müddet daha yanında kalmayı arzuladığını söyleyince Bediüzzaman, “Memleketinize gidin orada hizmet edersiniz. Bu görüşmemizi dört senelik hizmete mukabil kabul ettim!” der. Bediüzzaman ziyaret esnasında ona sürekli baskı altında olduğunu ve gözetlendiğini söyledi. Bediüzzaman son olarak “Bunlar Risale-i Nur’un neşrine mani olmak istiyorlar ve inşallah olamayacaklar. İnşallah, Risale-i Nur neşir olacaktır” der.

İsmail Yıldız’ın Bediüzzaman’ı ikinci ziyareti birinci ziyaretten birkaç ay sonra oldu. Bu ziyaret, Bediüzzaman Emirdağ’da iken yapıldı. İsmail Yıldız, bu ziyaret için evden içeri girdiğinde. Bediüzzaman, İsmail’e “Sizinle daha evvel görüşmüştük.” dedi. Bu ziyaret yaklaşık 10-15 dakika kadar sürmüştü. Bediüzzaman, Diyarbakır’daki dersleri ve hizmetleri sordu. İsmail, “Risale-i Nur elhamdülillah ehl-i insafa kendini kabul ettirdi” dedi. 

İsmail Yıldız’a “Sebilürreşad” dergisine yazdığı bir mektuptan dolayı hakkında takibat başlatıldı. Bir gün köy camiinde namaz kılarken, kaymakam ve jandarma komutanı köye geldi ve kendisiyle görüşmek istediklerini söylediler. Sonra “Sizin evinize kadar gidelim.” deyince İsmail arama yapacaklarını tahmin etti. Eve haber gönderip kitapları kaldırttı. Arama sırasında Kur’ân-ı Kerim, Mevlid ve Nur Âleminin Bir Anahtarı kitapları bulununca bunlar zapta geçildi. Kısa bir zaman sonra mahkemeden celp geldi. İlk mahkemede savcı, “İstanbul’a gittin mi?” diye sordu. “Evet!” deyince “Niçin?” diye bir soru daha sorunca “Bediüzzaman’ı ziyaret etmek için” dedi. “Bediüzzaman kimdir?” diye sordu. “Büyük bir âlimdir, Risale-i Nur müellifidir.” dedi. “Başka âlim yok mu?” dedi. “Var” deyince sinirlenerek “Gayeniz gazetelerde isminizin çıkması” dedi. İsmail, “Öyle bir gayemiz olsaydı, ya gazetelerde yazı yazar veya siyasî partilere girerdim.” dedi. “Sizi tevkif edersem ne yaparsınız?” dedi. “Hiçbir şey yapmam” dedi. Bunun üzerine tutuklanmasına karar verildi.

İsmail Yıldız, Hani ilçesi cezaevine girdiğinde on beş yirmi kadar mahkûm vardı. Bunların bir kısmı katil, kaçakçı ve adam yaralayanlardandı. Cezaevi yönetimi İsmail Yıldız için siyasî suçlu dedi. Cezaevinde kimse bunun ne anlama geldiğini bilmiyordu. İsmail cezaevine girdiği ilk gün yerde yattı. Ertesi gün “Risale-i Nur nedir, Bediüzzaman kimdir, günümüzde dinin durumu nedir? diye mahkûmlarla sohbetten sonra, mahkûmların ileri gelenlerinden biri aniden yatağını ranzasından indirdi, yere serdi. İsmail’in yatağını kendi ranzasına yerleştirdi. Ardından “Sen burada yatacaksın.” dedi. Bir zaman sonra İsmail, Diyarbakır cezaevine nakledildi. Toplam yetmiş gün kadar tutuklu kaldı. İsmail cezaevinde kaldığı süre içinde Cevşen, Delâilü’n-Nur ve bir kısım risaleleri yazdı. Durumunu mahkemeye anlatır bir dilekçe yazdı. Hâlbuki uzun yıllardır tutuklularda giden hiçbir dilekçeye olumlu cevap verilmemişti. İsmail’in dilekçesi kısa bir zaman sonra kabul edildi ve tutukluluğu sona erdi. Ardından beraat ederek kitapları iade edildi. 

Kaynak: 

Necmeddin ŞAHİNER, 

Son Şahitler-4

Okunma Sayısı: 3767
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail ÖNGEL

    29.5.2023 14:53:55

    Mükemmel Misbah hocam kalemine yüreğine sağlık…

  • ihsan.pilatin

    28.5.2023 21:23:05

    Allah razı olsun Hocam.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı