"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir garip Deli Şükrü

Misbah ERATİLLA
30 Haziran 2019, Pazar
Deli Şükrü ayağındaki yırtık çarığı, sırtındaki yamalı torbasıyla bir dilenci kılığında Hüsrev Altınbaşak’ın kapısını çalarak Yüksek bir sesle: “Fakire verecek bir şeyiniz var mı?” derdi. Hüsrev Altınbaşak hemen kapıyı açar. Deli Şükrü’ye: “Torbanı ver içine bir şeyler koyayım” diyerek torbayı içeri götürürdü. Torbanın alt kısmına yazılmış mumlu kâğıtları koyar, üzerini yiyecek bir şeyler ile doldurur ve torbayı ‘Deli Şükrü’ye uzatırdı. Deli Şükür de polislerin bakışları arasında: “Allah kabul etsin!” diyerek Sav Köyü’ne eşeğiyle dönerdi.

O; Deli Şükrü, Dilenci Şükrü, Nur Postacısı Şükrü diye farklı isimlerle çağrılırdı. Genel olarak Deli Şükrü diye bilinirdi. Yaptığı işi deliliğe vurarak yaptığından tescilli deli diye nam saldı. Isparta polisi onu deli ve dilenci olarak tanırdı. Kılık kıyafetinden dolayı onu bir gören bir daha unutmazdı. 

Deli Şükrü’nün başında kimsede olmayan ibretlik bir külâh vardı. Üzerinde ise aylarca yıkanmamış kirli bir elbisesi ve elbisede, sayılamayacak kadar yama vardı. Ayağında paramparça olmuş çift çarığı vardı. Deli Şükrü tıpkı Kürt Bekir gibi Risale-i Nur’u kulak yoluyla tanıyan ümmî bir Nur Talebesi idi. Risale-i Nur’un Deli Şükrü’nün kalbinde ve ruhunda meydana getirdiği heyecan onu çok iyi yapabileceği ‘Nur Postacısı’ görevine talip eder. Sıkı güvenliğin ve takibin en üst düzeyde olduğu günlerde Risale-i Nur’u ihtiyaç sahiplerine cesaretle ulaştırdı. 

Deli Şükrü, unvansız bir Nur Talebesi olarak aradan uzun yıllar geçmesine rağmen yaptığı işlerden dolayı şerefle ve minnetle hatırlanır. Bediüzzaman Hazretleri, Hüsrev Altınbaşak’a Risale ve mektupları teksir etmesi için gönderdiğinde Hüsrev Altınbaşak onları önce mumlu kâğıda yazardı ve daha sonra kısa bir zaman içinde bu risaleleri Sav Köyü’nde bulunan teksir makinesine göndermesi gerekirdi. Isparta’dan Sav Köyü’ne mumlu kâğıda yazılanları göndermek pek de kolay olmazdı. Çünkü Hüsrev Altınbaşak’ın kapısının önünde sürekli olup biteni kontrol eden polisler bulunurdu ve eve giren çıkan herkes sürekli gözlenirdi. Yakalanan her bir Risalenin büyük bir cezası vardı. O zamanlar insanlar arasında korku, damarlardaki kan gibi her yerde kendini hissettirirdi. Her şeye rağmen Risale-i Nur sevgisi yüreğinde taht kuran Sav Köylüsü Deli Şükrü, korkudan dağları ve çelikten engelleri aşarak Nur Postacısı görevini yürütürdü. 

Deli Şükrü ayağındaki yırtık çarığı, sırtındaki yamalı torbasıyla bir dilenci kılığında Hüsrev Altınbaşak’ın kapısını çalarak Yüksek bir sesle: “Fakire verecek bir şeyiniz var mı?” derdi. Hüsrev Altınbaşak hemen kapıyı açar. Deli Şükrü’ye: “Torbanı ver içine bir şeyler koyayım” diyerek torbayı içeri götürürdü. Torbanın alt kısmına yazılmış mumlu kâğıtları koyar, üzerini yiyecek bir şeyler ile doldurur ve torbayı ‘Deli Şükrü’ye uzatırdı. Deli Şükrü de polislerin bakışları arasında: “Allah kabul etsin!” diyerek Sav Köyü’ne eşeğiyle dönerdi. 

Deli Şükrü akşam namazından sonra Sav Köyü’nde teksir makinesinin çalıştığı eve giderek onlara yarın Isparta’ya gideceğini bir ihtiyaçları olup olmadığını sorardı. 

Onlar da ona teksiri yapılan kitapların paketlenerek sandıkların altına koyduğunu, üzerleri Sav Köyü’nde yetişen elma, armut gibi meyvelerle doldurulduğunu ve ondan bu sandığı Hüsrev Altınbaşak’a teslim etmesini söylerlerdi. Deli Şükrü, sabah erken saatlerde sandığı eşeğin sırtına yükleyerek yaya bir şekilde Isparta’ya doğru yola çıkardı. Deli Şükrü, Isparta’ya doğru yola çıkarken karısının bitmek bilmez sorularından çektiğini kimseden çekmemiştir. Hanımı ona sürekli bağırıp çağırır o ise hiçbir şey duymamış gibi sesini çıkarmazdı. ‘Nur Postacısı’ işini kimseye sezdirmeden yapardı. 

Deli Şükrü, ister yağmur, ister kar yağsın sekiz kilometrelik yolu Isparta’ya yaya olarak giderdi. Yolda onu görenler ‘deli’ diye ona bir şey sormazdı. Deli Şükrü lâkabı onun üzerine bir üniforma gibi yapışmıştı. Deliliği ise bir pasaport gibi ona her kapıyı açardı. Deliliği onun için bir anahtardı. Böylece Deli Şükrü; teksir kâğıdı, mürekkep ve kitap haline getirilen paketleri sandıklar ve dilenci torbası içinde polislerin gözü önünde yerine teslim eder ve bütün engelleri bir deli olarak aşardı. Bu şekilde Risaleleri muhtaç gönüllere ulaştırırdı. 

Deli Şükrü bu yolla, pek çok sıkıntı ve meşakkat çeken Nur Talebelerinin önündeki engelleri kaldırmış olurdu. Ümmî talebe Deli Şükrü ateş hattında Nur Postacılığı görevini yapardı. Bu kahraman ve ümmî talebe gibilerle bütün memleket sathı adeta bir mektep, bir medrese hükmüne geçti. Bu hikâye bütün dünyevî güç ve imkânları elinde bulunduranların; zahiren aciz, fakir, garip olan ‘Deli Şükür’ü gibi birinin kuvvetli imanının, ihlâsının ve gayretinin karşısında nasıl çaresiz kaldıklarının ibretlik bir hikâyesidir.

Okunma Sayısı: 5520
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ihsan pilatin

    30.6.2019 20:45:07

    Allah razı olsun. Rabbim kalemine güç kuvvet versin.

  • Ali Tam

    30.6.2019 15:09:40

    Deli kuvveti diye menfi yönde kullanilmis bir deli gücü vardir. MÜSBET Deli KUVVETINI Nur talebelerinden bir kac kisi göstermistir. Allah onlardan ebediyyen razi olsun biz onlara cok sey borcluyuz. Osmanlinin Delileri de meshurdur. Anlayan anlar. Memleketimin köy kasaba ve nahiyeleri Kisla, Solak, Subasi ve Deliler gibi serhat karakollarinin ikamet yerleriymis.

  • Abdülhalim Asa

    30.6.2019 14:46:45

    Allah c.c. her dönem dostlarıyla neşir hizmetini devam ettiriyor. Elhamdülillah bu mecrada bizlerin güzel haberlerden müspet haberlerle bilgilenmemizi sağlıyor emeklerinize sağlık Allah'a emanet olun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı