"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tarih süzgecinde İttihad

Mustafa GENGEÇ
21 Ocak 2018, Pazar 00:05
50. yıllını coşkuyla kutladığımız İttihad Gazetesi ve onun devamı olan Yeni Asya, İslâm âleminin ittihadına vesile olur inşallah.

Bu temenni ile 1967 yıllarına uzandığımızda özellikle basın dünyasında alabildiğince yıkıcı yayınların yapıldığını görmekteyiz. O yıllarda TV ve internet yoktu. İnsanlar haberleri ya radyodan ya da gazetelerden takip ederlerdi. Menfi yönde yayın yapan gazetelerin sayıları oldukça fazlaydı. Buna mukabil müsbet gazetelerin sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi.

Bu gazeteler hakkında kısaca şunu söyleyebiliriz:

1. Sinan Omur’un çıkardığı “Hür Adam” gazetesi. Bu gazete, Mersin Nur Talebelerin mahkeme safahatını yayınlamıştı. Ayrıca, Av. Bekir Berk Ağabey’in bu mahkemede yaptığı savunmayı da yazmıştı. 

2. “Babıâli’de Sabah.” Minyeli Abdullah kitap olarak basılmadan önce bu gazetede tefrika olarak yayınlandı. 

3. “Yeni İstiklâl.” Bu gazeteyi M. Şevket Eygi çıkarıyordu.

4. “Hilal Mecmuası.” Siyasal İslâma yakın yayınıyla dikkat çekmekteydi. Sahibi Salih Özcan’dı. Nur Talebeleri bu mecmuaya ilgi göstermediler.

5. “Bugün Gazetesi” Bu gazeteyi M. Şevket Eygi çıkartmaktaydı. Şule Yüksel Şenler burada yazıyordu. Bu gazete toplu sabah namazları düzenledi. Müslümanlar bu toplu namazlara ilgi gösteriyordu. Adana’da yapılan bir toplu namaza Mehmet İnce Ağabeyle birlikte ben de katıldım. Fakat “Gazi Nur Dede” bizi şiddetle uyardı ve şöyle dedi: “Bu hareket Üstadımızın meslek ve meşrebine asla uygun değildir. Onun için gazetenin bu durumunu asla tasvip etmiyoruz. Çünkü bu davranış, adeta güç ve gövde gösterisine dönüştü. Bunu Müslümanların aleyhine kullanırlar.” Bu ve benzeri yapılan yanlışlar 12 Mart muhtırasına zemin hazırladı.

Yukarıda isimlerini sıraladığım bu gazetelere Nur Talebeleri sahip çıktı, hatta abone bile olundu, fakat bu gazeteler maalesef bize sahip çıkamadılar. Ülkemizin içinde bulunduğu şartları iyi analiz etmekte ve sorunlara doğru teşhis koymakta yetersiz kaldılar.

Malûm menfi gazeteler gelince, her gün yeni bir malzeme bulup hükümetin sahsında Müslümanlara ve özellikle Nur Talebelerine saldırmaya devam edilmekteydi. İrtica diye yaygara koparıyorlardı. Ordu ihtilâle teşvik ediliyordu. Millet tarafından seçilen meşrû hükümeti alaşağı etmek için her türlü yol deneniyordu. İrtica yaygarasına bizzat Başbakan Süleyman Demirel ve İçişleri Bakanı Faruk Sükan buna cevap veriyordu. Fakat malûm gazeteler bu cevapları gözden kaçırarak, çok küçük puntolarla iç sayfalarda yayınlıyordu.

Yine bu malûm gazeteler, güvenlik güçlerini yanlış yönlendirerek Nur Talebelerini hedef gösteriyorlardı. Sohbet yapılan yerler basılıyor yaşlı çocuk dinlemeden karakollara götürülüp çok kötü şartlarda soğuk ve rutubetli nezarethanelerde bekletiliyorlardı. Bu malûm basın büyük manşetler atarak “Nurcular ayin yaparken yakalandı. Said Nursî’nin yasak kitapları yakalandı” diyerek Risaleleri “yasak eser” diye sürekli propaganda yapılıyordu. Takke, tespih suç unsuru diye yazılıyordu. Buna benzer çok çirkin iftiralarla kamuoyu aldatılıyordu. Nur Talebelerinin buna cevap verme imkânları yoktu. 

Nur Talebelerinin tahliyeleri ve beraatla sonuçlanan mahkeme kararlarından hiç bahsedilmiyordu.

Başörtüsü irticanın sebebi sayılıyordu o günlerde. Hatice Babacan ön plandaydı.

Cemaatin tertiplediği mevlidleri çarpıtarak irticaî faaliyetler olarak yazılıyordu. 

Bu gazetelerin yaptığı tahribatı tamir etmek bu yalan yanlış iftiraların önünü kesmek için doğruyu, iyiyi, müsbeti insanlara anlatmak artık şart olmuştu. Bu sebeple bir gazeteye ihtiyaç, bir zaruret olarak ortaya çıktı. Böylece Ekim 1967 yılında İttihad Gazetesi yayın hayatına başladı. 

Diyeceksiniz ne değişti? Çok şey değişti.    

Öncelikle yanlış yönlendirilen kamuoyunun Nur Talebelerine bakışları müsbet yönde değişti. Risale-i Nur okumaktan çekinen insanlar alıp okumaya başladı. Derslere gelmekten çekinen insanlar derse gelmeye başladı. Üstada karşı yapılan menfi algılar kırıldı. Onun yerine saygı ve muhabbet arttı. Böylece Nur Talebelerinin arasındaki irtibatları temin edilmiş oldu.

O günün şartlarında İttihad Gazetesi, attığı manşetlerle âdeta bir destan yazıyordu. 

İşte o manşetlerden bazıları:

1- İslâmiyet’ten elini gevşetme yoksa mahvolursun.

2- Asıl mesele cihad-ı manevidir. 

3- Konya’da 12 Nur Talebesi tahliye oldu.

4- Van Mevlidi muhteşem oldu.

5- Risale-i Nur toplatılamaz.  

6- Malatya’da Risale-i Nurlar mahkemece iade edildi.

7- Siirt’te, Risale-i Nur dâvâsı beraatla neticelendi.

8- Mersin’de, Nur Talebeleri beraat etti.

9- Menfaat üzerine dönen siyaset canavardır.

10- Risale-i Nur’u methetmek suç değildir.

Buna benzer nice ses getiren manşetler atıldı. Haftalık olarak yayın hayatına devam eden İttihad Gazetesi’ne, bütün Nur Talebeleri emirber bir nefer gibi sahip çıktı. Nurun medyadaki sesi olarak bize güven verdi. Ben şahsen İttihad Gazetesi’ni hizmetimizin bir lâhika mektubu olarak görüyordum. 

İttihad Gazetesi Adana’ya haftada bir gelirdi. Allah rahmet etsin dağıtım işini Mehmet İnce Ağabey organize ederdi. Genelde camilerin önünde Cuma günleri satılırdı. Ben küçük kardeşim Sadık Gengeç ile Hasan Ağa Camii’nde, kardeşim Sinan Gengeç Yağ Camii’nde, Sami Narin kardeş Yeni Cami önünde satardık. Diğer kardeşler de kendi semtlerindeki camilerde satarlardı. 

Sarıkamış’ta asker olarak vatanî görevimi yaparken İTTİHAD’ı almaya devam ettim. Sarıkamış’ta terzilik yapan Zerafettin Ağabeye gazete gelirdi, ben çarşı iznine çıktığımda gazetemi alır, levazım bölüğündeki terzihaneye getirirdim ve arkadaşlarla okurduk. Levazım komutanının bundan haberi olmuş beni sorguya çekti. Elinde koca bir sopa vardı, bana şöyle dediğini hatırlıyorum: “Bak Gengeç, seni seviyorum. Başkası olsaydı bu sopayı kafasında kırardım. Bu ‘Ticani’lerin gazetesini ne cüretle getiriyorsun?” diye tehditler savurdu. 

Nöbetçi amiri olduğu bir gece bütün cesaretimi toplayarak ve İttihad Gazetesi’ni yanıma alarak huzuruna çıktım. Çünkü daha önceleri sohbetlerimiz olmuştu, inançlı biriydi. Kendisine ‘Minyeli Abdullah’ kitabını vermiştim. Yukarıda anlattığım gibi o malûm gazetelerin yanlış yönlendirmesiyle tesir altında kalmıştı. İttihad’ın, Ticanilerle alâkasının olmadığını izah ettim. Tica- nilerin yanlış bir yolda olduklarını, bununla ilgili İttihad’da çıkan bir yazıyı kendisine verdim okudu ve kanaati değişti. Böyle bir gazetenin varlığının ne kadar önemli olduğu bir kere daha anlaşılmış oldu.            

Son olarak şunu söylemek istiyorum: İttihad Gazetesi Babıâliye bir bomba gibi düştü. Nurun müdafaasını yaparak mazlûm vicdanların sesi oldu. Hakkın hukukun, din ve vicdan hürriyetinin yerleşmesi için, mücadelesini yılmadan sürdürdü.

Okunma Sayısı: 2497
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı