Müellifi Bediüzzaman Hazretleri de aynı şekilde umuma hitap eden bir âlim olup yaşantısıyla da bunu göstermiştir. “Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgam bir adam mı zannediyorlar? Ben cemiyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, ahiretimi de.” 1 diyerek, onun asıl vazifesinin kendi nefsi üzerinde değil, sosyal hayat merkezli olduğu görülmektedir.

Onun yaşantısına baktığımız zaman, Eski Said olarak tabir ettiği, sosyal hayatın içerisinde olduğu hayat devresinde de, Yeni Said tabir ettiği sosyal hayattan çekilmek arzusunda olduğu devrede de önceliği topluma hizmet olmuştur. Sosyal hayattan çekilmek arzusundayken bile, müellifi olduğu Risale-i Nur eserlerini bütün dünyaya okutturmak gibi ulvî bir gayeye sahip olmuştur.

Bu açıdan baktığımızda Risale-i Nur’un önemli bir vazifesi, sosyal hayatta huzuru ve asayişi temindir. ‘Cemiyetin imanını kurtarmak’ vazifesi için asayişin temini gereklidir. Çünkü kargaşanın hâkim olduğu toplumlarda iman hizme- tinde muvaffak olmak mümkün gözükmemektedir.

Risale-i Nur, sosyal hayatı düzenleme vazifesine ek olarak siyasî alanda da önemli bir vazifeyi yerine getirmiştir. Siyasî vazife Risale-i Nur için oldukça önemlidir, çünkü sosyal hayatı zehirlemek isteyenlerin en sık başvurduğu alan olan siyasî alandır. Çeşitli cereyanların toplumu ayrıştırmaya çalıştığı devirlerde Bediüzzaman vatandaşların siyasî görüşlerine yön vererek geçici cereyanlara kapılmalarını, tarafgirane hareket etmelerini önlemeye çalışmıştır. Topluma bütün halinde kucaklayıcı bir tavırla yaklaşarak, ayrıştırıcı üslûpla değil, birleştirici üslûpla hitap etmiştir.

Bediüzzaman, ülkede huzurun ve asayişin temin edilebilmesi için sırasıyla beş önemli esası beyan etmiştir. 2

1- Akrabalar içinde samimane muhabbet. 

2- Kabîle ve taifeler içinde alâkadarane irtibat.

3- İslâmiyet milliyetiyle mü’min kardeşlerine karşı manevî muavenetkârane bir uhuvvet.

4- Kendi cinsi ve milletine karşı fedakârane bir alâka. 

5- Hayat-ı ebediyesini kurtaran Kur’ân hakikatlerine ve naşirlerine sarsılmaz bir rabıta ve iltizam ve bağlılık.

Bu beş esas toplumdaki her ferdin birbiriyle olan bağlarını güçledirecek ve o toplumda huzur ve barış ortamını sağlayacaktır. Ve bilinmesi gereken en önemli husus da, hiçbir siyasetin bu bağlardan güçlü olmadığı ve siyasetin asıl vazifesinin bu toplum bağlarını güçlendirmek olduğudur. Ancak siyasetin bir güç yarışı haline geldiği ve bu yarışta her türlü bağları koparmanın meşrû olduğunu düşünen zihniyetlerin varlığı da göz ardı edilmemelidir.

Bu zihniyetlere karşı Bediüzzaman Hazretleri Nur Talebelerine ‘Kur’ân hakikatlerine karşı kudsî alâkaları ve uhrevî kardeşlerine karşı sarsılmaz irtibatlarını izhar etmek (göstermek)’ vazifesini bildirmiştir.3 Çünkü Kur’ân’a olan bağlılıkları ve birbirleriyle olan irtibatları açıkça göstermek, sosyal ve siyasî alanda önemli boşlukları doldurmakta ve topluma güven aşılamaktadır.

Dipnotlar: 

1- Tarihçe-i Hayat s. 644. 

2- Şuâlar s. 422. 

3- Şuâlar s. 422.