"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AKP ve Neoliberal politikalar

Şükrü BULUT
29 Ekim 2025, Çarşamba
AKP idarecileri, Neoliberal politikaların tatbikçileri olduklarını biliyorlar mı?

Hemen “hayır” dememiz yeterli mi? “Türkiye hükümetinin üyeleri hangi politikaları takip edeceğini bilmez mi?” sorusuna da cevap vermemiz gerekiyor.

Medyadan; çoğu milletvekilinin, kanunların mahiyeti ve hikmetinden habersiz olduklarını okuyoruz. Yalnızca İstanbul Sözleşmesi değil, bir müddet önce Meclis’ten geçirilen İklim Kanunu gibi… Kanunların mahiyetini bilmemeleri, bugünün meselesi değil. AKP vekilleri ABD askerinin güneydoğumuza konuşlanmasının önünü açan 31 Mart tezkeresini de bilmeden imzalamışlardı. Vekillerin bilmeden kanunlara parmak kaldırmaları, 12 Eylül İhtilâli’nin bekçiliğini üstlenen AKP için gayet normaldir. Demokrasi ile alâkası olmayan bir yapıyı (partiyi), önceki millî hükümetler gibi halk problemlerinin çözümlerinin takipçisi zannetmek, peşinen hatadır.

AKP vekillerine ve danışmanlarına; Neoliberalizmin dayandığı felsefî fikirleri ve son altmış sene içindeki icraatlarını anlatmaya kalkıştığınızda, işiteceğiniz cevabı tahmin edebiliyorsunuz: “Bunlar komplo teorileridir…” Onların cevaplarını da anlayabiliyoruz, zira okumamışlar ve araştırmamışlar. Tecrübelerimize ve kanaatlerimize dayanarak diyoruz ki, Bediüzzaman Said Nursî’den, Sosyal Marksizm karşıtı Avrupalı düşünürlerden veya bazı enternasyonalci feylesoflardan başka, Neoliberalizmin mahiyetini bilen fikir erbabı çok azdır. 

Bediüzzaman’ın; Peygamberimizin (asm) âhirzamanla alâkalı bazı hadislerini tefsirinde değindiği “dinsizlik cereyanları” meselesindeki açıklamalar, akla kapı açacak niteliktedir. Bu tahribatçı global cereyanların; dünya hegemonyasını sağlama projeleri, özellikleri, kahramanları ve misallendirilmeleri önemlidir. Zamanımızda cemaat ve komite şekline bürünmüş söz konusu cereyanların, fikirleri ve icraatları cihetiyle eski zamanlardaki Nemrutlara ve Firavunlara benzetilmesi ilginçtir. 

“İkinci cereyan ise: Tabiiyyun, maddiyyun felsefesinden tevellüt eden bir cereyan-ı nemrudâne, gittikçe Âhirzaman’da felsefe-i maddiye vasıtasıyla intişar ederek kuvvet bulup, ulûhiyeti inkâr edecek bir dereceye gelir.” 

Marksizm’den kaynaklanan düşüncenin orijinal ismi “inkâr-ı ulûhiyet’tir. Kendisini Yaratıcı yerine koyan bu felsefenin hedefi, Hak dinlerin toplumlardaki yansımalarını gidermek ve hayatın karelerine sızarak tevhidi, yaratılışı, temel insanî değerleri, hürriyetleri ve ahlâkı; kendi alternatifleriyle geçersiz hale getirmek… Basitten mürekkebe doğru, izini belirtmeksizin, açık hedef olmaktan kaçınarak ve insaniyetin hayvanî cihetini öne çıkararak yürüyen bu felsefe, çoğu kez yaratılış kanunlarıyla savaşa tutuşur: Çevrecilik… Yeşil hareketleri… İklim Kanunları… Kadın hürriyetleri… Cinsiyet üzerinden fıtratla mücadele… Belki yüzlerce tarz ve yüzlerce cihetlerden…

İşte 12 Eylül İhtilâli’nin icraatları olan dejenerasyonlar, tereddiler, tahribatlar, yenilik maskesindeki menfî dönüşümler, bilişimin yenilikleriyle devreye giren gizli müdahale sistemleri, insan nüfusunun hızlıca eritilmesi, Neoconlarla ortaklaşa çıkardıkları savaşlar, millî devletlerin bitirilmesi ve daha yüzlerce devrim! Bu tahribatların tarihçelerini ve olan bitenleri ilmî olarak ortaya getirdiğinizde, ancak felâketin farkına varabiliyorsunuz.

Hükümetimizin danışmanlarının ve ekserî milletvekillerinin bu münâfıkane felsefeyi bilemediklerinden eminiz. Araştırmak diye bir dertlerinin olmamasının sebebi ise, ellerine verileni, gönderilenleri ve parti kurmaylarının direktiflerinin dışındakilerinin, bu hükümetlerde geçerli olmadığına inanmalarıdır. Millete dayanmayan hükümetin, elbette millî politikaları olmayacaktır. Birlikte çalıştığı küresel şirketler, milletler üstü yapıların programları ve belli enstitüler, AKP’nin planlama, programlama ve icra ihtiyaçlarını karşıladıklarından; 12 Eylül öncesinde olduğu gibi millî planlamalar, geliştirmeler üzerinde kafa yoracak teşkilâtlara da ihtiyaç duymuyorlar. 

12 Eylül hükümetlerinin Neoliberal-Neoconservatizm koordinasyon merkezi olan Davos nezdindeki başarıları, onlar için fevkalâde önemlidir. AB ülkelerindeki kısmî başarıları, bu hükümetlerin başarılarına bağlıdır. Hem Asya ülkelerindeki, hem de AB’deki (Türkiye, AB’nin gayrı resmî ortağıdır) birçok yeni uygulamayı, deneyi ve müdahaleyi Türkiye’de yapmalarının sebebi, ihtilâl hükümetlerinin küreselcilerle yaptığı anlaşmalardır.

Devam edelim inşaallah…

Okunma Sayısı: 1361
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mustafa

    29.10.2025 21:42:17

    Recep bey günaydın...

  • Demokrat Avrupa

    29.10.2025 17:42:36

    @semanurtorunoğlu. 1982 anayasası oylamasında %92 ile halk destek vermişti. Şu anda hemen hemen herkes ama en azından sözde iktidarı ve muhalefeti ile rahatsızlığını beyan ediyor. Demek ki %92 gibi bir oranda olsa doğruluğu göstermiyor. Kitap okumaktan yoksun, ilmi elde etmek için hiçbir çaba göstermeyen bir toplum sizce 23 yıldan beri iktidara neden destek veriyor? Toplum mühendisleri toplumu kendisinden daha iyi bildikleri için onlara göre ayar çekmeleri hiç de sıkıntı olmuyor. 1997’de Erdoğan’ı Siirt’te şiir okuduğu için hapse atarak kahraman, 2002 yılında ise ana muhalefete Erdoğan’ın siyasi yasağını kaldırtarak aynı Siirt’ten Başbakan yapacaksın….Aynı filmlerde gibi…Yalnız bizdeki filim değil, bizdeki gerçek…

  • Hür Avrupa

    29.10.2025 16:27:53

    Selamünaleyküm AKP Eliyle bir çok aklın yerini sadece bir akıl almış vaziyette .o akılda meclis ile değil saraydaki neoliberal (ingilizler)danışmanlarla icraat yapıyor.öyleki bakanlar bile saray danışmanlarından habersiz iş yapamıyor ,milletvekilleri cumhur başkanını görebilmek için danışmanlar aracılığı ile belki görüşebiliyorlar.haliyle bütün politikalarda sarayda 3 - 5 danışmanın vasıtası ile yürürlüğe giriyor.bakınız son ingiliz başbakanının gelmesi karşılanması ve savaşuçaklarının alınması gibi.parasını verdiğimiz uçakları alamıyoruz ama İngilizlerden uçak rahatlıkla alıyoruz bu nasıl bir çelişki.hocam milletin gözünde soksan anlamak istemeyen anlamıyor.saygılar

  • İrfan

    29.10.2025 16:24:55

    Hocam Zübeyir abiye de komplo teoricisi demişler. İnsan bilmediğine düşman oluyormuş. Sizi n burada anlattıklarınız bir araştırma mahsulü. İtiraz edenin aksisini ispat etmesi gerekiyor.

  • Hüseyin T

    29.10.2025 16:23:43

    [2] Bu durum, siyaseti, halkın problemlerine çözüm üreten bir araç olmaktan çıkarıp, dışarıdan dayatılan ajandaların uygulayıcısı haline getirmektedir.

  • Hüseyin T

    29.10.2025 16:23:15

    [1] Hocamızın gayet bariz bir şekilde ifade ettiği gibi, Temsili demokrasinin temelindeki "temsil" kavramının aşınması. Milletvekillerinin, hayatı doğrudan etkileyen yasaları dahi anlamadan, yalnızca parti disiplini doğrultusunda oylaması, seçmen ile temsilci arasındaki bağı koparan en büyük handikaptır. Bu durum, seçmenin iradesinin meclise yansımadığı hissini güçlendirerek, demokrasiye olan inancı zayıflatıyor. Diğer bir kritik nokta ise küresel politikaların yerel aktörler tarafından eleştirel bir süzgeçten geçirilmeden kabuledilmesidir. Neoliberal politikalar veya iklim anlaşmaları gibi uluslararası gündemler, hiçbir milli bağlam ve ihtiyaç düşünülmeden, "küresel uyum" adına olduğu gibi kabul edilebiliyor maalesef. Asıl soru, bu politikaların gerçekte kime hizmet ettiğidir. Yerel halkın refahını ve ülkenin uzun vadeli çıkarlarını gözeten, küresel normlarla milli menfaati dengeleyebilen, özgün bir siyasi duruşun eksikliği, Türkiye gibi güçlü bir ülke için stratejik bir zaaftır.

  • Süleyman

    29.10.2025 16:22:15

    Neoliberallerin AKP' yi Truva atı olarak kullandıklarını gecikmeli anlayanlara, 12 Eylülü anlatmak da zor, demokrasiyi de... Çok zor...

  • Mehmet Çaloğlu

    29.10.2025 15:09:37

    Değerli hocam bazılarınız turnosol kağıdı gibi, Güya Yeni Asya okuyucusu bazı kardeşler, iktidara dökün durulunca hop kalkıp hop oynuyorlar. Siz gerçekleri yazmaya devam ediniz. Hakiki manada üstadın mesleği ve meşrebini kabul edememiş, anlamamış kafaları düzeltene kadar devam. Allah razı olsun. Kaleminize kuvvet versin. Amin. Selamlar dualar.

  • S.topuz

    29.10.2025 12:26:37

    ..."Rivayetler, Deccal'ın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını gösterir ki, bütün ümmet istiaze etmiş. لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ Bunun bir tevili şudur ki: İslâmların Deccal'ı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik İmam-ı Ali'nin (R.A.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccal'ı Süfyan'dır. İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin Büyük Deccal'ı ayrıdır. Yoksa Büyük Deccal'ın cebr ve ceberut-u mutlakına karşı itaat etmeyen şehid olur ve istemeyerek itaat eden kâfir olmaz, belki günahkâr da olmaz."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar - 585 - 😢🇹🇷😪🇹🇷🙌🌹🤲🌹❤🌙☝️🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇩🇪🇷🇺🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Semanur Tunoğlu

    29.10.2025 10:23:49

    Bu soruyu sormadan, bu soruya cevap bulmadan yapılan çözümlemeler sakız gibi sadece ağızları meşgul edecektir.

  • Semanur Tunoğlu

    29.10.2025 10:22:28

    Hocam çok şey söylüyorsunuz. Ama bir şeyi söylemiyorsunuz. Basit bir soru ve cevabı yok yazıda. "Bu millet neden 25 senedir Erdoğan'ı seçiyor"

  • Recep Ayer

    29.10.2025 00:51:36

    Ancak şu bir tenakuz değil midir ki bir siyasi hareketi hem siyasi İslamla hem de neoliberal politikaları takip etmekle birlikte tenkid etmek.Bu gerçekten bir tenakuz değil mi?Sağlık alanında yapılan iyileştirmeler ve gelir seviyesi düşük insanlara yapılan sosyal yardımlar eğitimde fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik uygulamalar neoliberal iddiasını çürütüyor.Şu anki siyaset yapan hiçbir partinin de ben 12 eylülün bekçiliğini yaptığını görmedim.Bir beyan veya eylem de yok yanılıyor muyum?

  • Recep Ayer

    29.10.2025 00:51:14

    Bu ülkenin iktisadla uğraşan akademisyenleri var.Hükümetin de bürokratları var.Bunları toptancılıkla bilmemekle itham etmek doğru olmasa gerek.Neoliberal politikalar nedir ?Bir müddetten buyana bu konuda yazılar yazıyorsunuz.Bu konuda yapılmış araştırmalar var.Bu politikaları 24 Ocak 1980 de alınan kararlara götüren solculara ne diyeceksiniz mesela?Bazı özelleştirmeler isabetsiz olmuş olabilir.Ancak özelleştirmeler yapılmasaydı ekonomik bir batağa saplanmak kaçınılmazdı.Kapalı bir ekonomi mi olmalıydı?Dahası sayın Demirel iktidarda olsaydı dünya ile ticarette entegre olmayacak mıydı?Serbest bir ekonomi olmayacak mıydı?Devletçi bir politika mı takip edecekti.Elbette hayır.Tıpkı selefi sayın Menderes gibi liberal politikalar takip etmeye çalışırdı bence..Zira merkez sağ siyasi hareketler başka türlü mü davranacaklardı? İktidarı İstanbul Sözleşmesi konusunda ve bazı konularda ben de eleştiriyorum.Ancak sonunda sözleşmeden çekildiğini beyan etti.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı