"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Üstad’ın bedeline şehiden vefat eden İslâmköy’lü Hafız Ali

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
17 Mart 2020, Salı
Gençlik yıllarımızın fırtınalı devreleri içinde elimize tutuşturulan Nur Mecmuaları’nın satır aralarında okumuştuk Hafız Ali’yi.

Saçları döküldüğü, avurtlarının içeriye doğru çöktüğü, ama gözlerinin ışıl ışıl Nur hâleleriyle parladığı bir fotoğrafını elde edince saatlerce bakmıştım mübarek yüzüne. 

Aziz Üstadımız için yollara düştüğümüzde bu bahtiyar şahsiyet için İslâmköy’ünde konaklamıştık. Vefatından sonra Kur’ân kursu için bağışladığı evinin önüne varmış, ruhuna Fatihalar göndermiştik.

İslâmköy’lü Hafız Ali Efendi’yi, komşuları ”Ali Hafız” diye tanırlar.

İslâmköy’de kime sordum ise, ”Ali Hafız, çok muhterem bir insandı” diye mukabelede bulunmuşlardı.

Bu muhterem Nur kahramanın hayatta iken okuttuğu ve hafız olarak yetiştirdiği bir çok talebesiyle de görüşmek nasip olmuştu.

Bunlar arasında, Hacı Ahmet Lütfi Sönmez, Recep Gören, Hacı Osman Nuri Yassıkaya, Mehmet Ali Eker ve hanımının isimlerini sayabilirim.

Üstad’ın ”Çok Abdurrahmanları taşıyan bir Ali”, ”O şehid bir yıldızdır” ”Hafız Ali sisteminde talebe olunuz.” diyerek senasına mazhar kıldığı Hafız Ali Ağabey, Üstadıyla birlikte Denizli hapsinde yatarken, hastalanarak hastaneye kaldırıldıktan sonra vefat etmiş mümtaz bir Nur kahramanıydı. Onun ömrü Nur dâvâsı için ihlâs, sadâkat ve istikametle geçmişti.

Denizli hapsindeyken, şehiden vefat eden ve 17 Mart 1944 yılında Denizli Kabristanı’na defnedilen merhum Hafız Ali’nin o pak ruhuna rahmetlere vesile olması niyaziyle İslâmköy’ünde görüştüğümüz ve hatıralarını aldığımız birkaç talebesinin onunla alâkalı beyanlarıyla paylaşalım.

HACI AHMET LÜTFİ SÖNMEZ

Nurettin kardeşimin alâkadarlıkları ve kadim dostum Ahmet Cura Bey’in yardımlarıyla Nazilli’deki Hacı Ahmet Lütfi Sönmez’in hatıralarına ulaştık. Bizzat kendi el yazısı ile bize hatıralarını gönderme nezaketinde bulundu. Bu muhterem insanın Hafız Ali Efendi ile alâkalı lûtfettiği hatıraları nazarlarınıza arz ediyorum:

“Muhterem sıddık kardeşim, ben âcizden, hocam Hafız Ali Efendi’nin hayatını soruyormuşsunuz. 1992’de İslâmköy’de dünyaya gelmişim. 1934 senesinde ilkokulu bitirdim. Babamlara ‘Hafız olacağım’ dedim. Babam da hemen ‘Hafız Ali Hoca Efendi’ye git ve başla’ dedi. Gittim, hocamın elini öptüm ve Kur’ân’a başladım. O zaman Üstad Bediüzzaman bizim köyümüze dört saat yaya olarak uzaktaydı. Abdullah Amca (Kula) Hocamızın postacısı sayılırdı. Üstad’ın yanında gider, ondan Risâleleri getirir. Hafız Ali Hocamız da daima Risâleleri yazar ve dışarıya hiç çıkmazdı. Hafızlığa başlayacağım zaman beni Üstad’a duâ etsin diye Abdullah Amca (Kula) ile beraber Üstad’a gönderdi. O zaman Üstad Isparta’da bir bağ evinde idi.  İkindi vakti vardık, baktık Üstad’ın yanında Hüsrev Ağabey vardı. Üstad söylüyor, ağabey yazıyordu. İkindi namazını Üstad kıldırdı. Bana işaret etti, ben bir sandalyeye oturdum. Üstad geldi, ellerimden tuttu, bizim anladığımız bir duâ etti, bana duâda bulundu. Ve bizim gitmemiz için yol gösterdi. Ve ben hafızlığa başladım.”

“Hafız Ali Efendi, başka bir işle iştigal etmezdi. Onun hayatı Risâle-i Nur yazmak ve bizi dinlemekle geçti. Öğlen namazını beraber kılardık. Bazen titreme gelir, namazlardan sonra uzun müddet ağlardı. Namazları çok ağır kılar ve ağır kıldırırdı. Bayram ve teravih namazlarını da öyle kıldırırdı. 

“Hafız Ali Hocamızın başka işi yoktu. Daima Risâle yazar, Kur’ân’la meşgul olurdu. Kur’ân okuduğunda, sanki kırk kişi gibi okurdu. Öyle sesi güzeldi ki okuyuşunda her zaman ona meftun olurduk.

“Elhamdulillah, Hafız Ali Hocamızın yanında Kur’ân’ı hatmederek hafızlığı bitirdim. Sonunda bana bazı tembihatlarda bulunarak beni uğurladı. Sonra Isparta’ya gittim. Üstad’ın talebesi Yüzbaşı Re’fet Bey vardı. Ondan tecvid dersleri aldım. İki Ramazan boyu Isparta’da mukabele okudum. Isparta’da o zaman Kur’ân kursu vardı. Oraya da devam ettim.

“1942 yılında askere gitmeden önce İslâmköy’e gidip, Hocam Hafız Ali’yi ziyaret ettim. Ben askerde iken hocam 1944 senesinde Denizli’ye mahkemeye gittiklerinde hastalanmış ve orada vefat etmiştir. Mezarını bir iki defa ziyaret ettim. 1957 yılında Isparta’ya gittim. Üstad’ı ziyaret etmek istedim. Beni içeri almadılar. Ancak ‘Hafız Ali’nin talebesi Hafız Ahmet gelmiş’ dediler. Üstad, ‘Hemen gelsin’ dedi. Vardığımda sarıldım ‘Hafız Ali benim’ dedi ve ‘Seni de daireme alıyorum’ diye iltifat etti. Allah onlardan ebediyen razı olsun!”

RECEP GÖREN:  

İslâmköylü Recep Gören’in İslâmköy’de Hafız Ali Efendi’ye talebe olduğu ve ondan ders aldığı yönündeki bilgileri öğrenince onunla görüşmek maksadıyla köye giderek onu aradım. İslâmköy’de yaptığım araştırmalarda Recep Gören’in hakikaten Hafız Ali’nin talebelerinden olduğu ve ondan ders aldığı kesinleşmişti. Ancak Recep Gören’in Isparta şehir merkezinde oturduğunu öğrendim. Kendisiyle görüşmek maksadıyla Isparta merkezde öğretmen dostum Hasan Yassıkaya’nın yardımlarıyla ulaşmaya çalıştımsa da, ona o gün ulaşamadım. Ancak, daha sonra Hasan Yassıyaka dostumun görüşmesi sonucu Recep Gören’le ilgili bilgileri elde ettim. 

Recep Gören, 1924 yılında İslâmköy’de doğmuş, 1939 yılında 15 yaşında da Hafız Ali’den ders almaya başlamış.

Bundan sonrasını kendi anlattıklarından okuyalım:

“O yıllarda Kur’ân öğrenmek ve öğretmek yasak olduğu için 18 yaşından büyük talebeleri tutukluyorlardı. Ben ise, 15 yaşında olduğumdan tutuklanmamıştım. Hafız Ali Hocam Denizli’ye götürüldü. Böylelikle de benim onun yanındaki tahsilim yarım kalmıştı. Ben hâlâ onun ezikliğini yaşıyorum.”

HACI OSMAN NURİ YASSIKAYA:   

Osman Nuri Yassıkaya aslen İslâmköy’lüdür. 1929 doğumlu olup, küçük yaşlarda Hafız Ali Ergün’den Kur’ân dersi almıştır.

Kendisine ait iki katlı evin üst katına bizi dâvet etti. Dâvetine icabet edip çaylarımızı yudumlarken Hafız Ali Ağabey’le alâkadarlığını şu şekilde anlattı:

“1943 yılıydı. Ben on beş yaşlarındaydım. Hafız Ali Efendi o zamanlar Risâle yazıyordu. Onunla birlikte, Abdullah Kula postacıydı. Hasan Ergüner vardı.

Ben de o yıllarda onlarla birlikte Risâle yazıyordum. Ben iki Risâle yazdım. Babamı o yıllarda Hafız Ali’yle birlikte hapse götürüp ifadelerini alıp salıverdiler. Babamın ismi Hasan’dı.

“Hafız Ali’den 6 ay kışın Kur’ân dersi aldım. Geceleri ders alırdık, sabah namazını kılar ayrılırdık. Yasak olduğu için böyle yapardık. Hafız Ali Efendi, ak benizli, zayıf, az sakallı, uzun boylu biriydi. Çok dürüsttü. Bizim köyde benim bildiğim o yıllarda iki hafız yetiştirdi. O yıllarda hapse götürdüler. Orada babamgil ziyarete gittiler. Onu, o zaman polisler pataklamışlar. O yıllarda Isparta hapsinden Denizli hapsine sevk ettiler. Orada vefat etti. Hafız Ali’nin vefatını duyduk, bizler ve bütün köy yas tuttu. Köyde çok sevilen biriydi.”

HACI MEHMET ALİ EKER: 

İslâmköy’de Hacı Hafız Mehmet Ali Eker’in kendi evine, Hafız Ali’den ders alan Osman Nuri amcayla gittik. Osman Nuri Amca kapıyı tıklatıp “Hafız” diye bağırdı. Mehmet Ali Eker Bey, hemen dışarı çıktı ve bizi içeriye dâvet etti. Kendileri seksen üç yaşındaydı. 

Hafız Ali ile ilgili hatıralarını sorduğumuzda yaşlılığından bir eser görünmüyordu. Her sorulan soruya memnuniyetle cevap veriyordu.

Hafız Ali Ağabey ile ilgili hafızasında en canlı olanlarını ise şöyle anlattı:

“Daima evinde oturur dışarı hiç çıkmazdı. Sürekli Risâleleri yazmakla meşguldü.”

Ali Aker Ağabey, Hafız Ali’nin yanında 4 yıl okumuş ve hafızlık dersi almıştı. Aynı zamanda onunla risâle yazma bahtiyarlığını da yaşamıştı.

Bediüzzaman Hazretleri’nin Hafız Ali Ağabey için kendi el yazısıyla yazdığı duâ: “Allah’ım, İsm-i A’zam hürmetine Hafız Ali’nin kabrini bir ravza-i Cennet ve bir berzah-ı medrese-i Nuriye eyle. Âmin. Ve onu Cennetü’l-Firdevsinde saadet-i ebediyeye mazhar eyle. Amin, âmin.

Okunma Sayısı: 2878
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali R. Yardimoglu

    18.3.2020 02:41:16

    "....Hafiz Ali' nin, kardeslerin 1i1inden bazi soguk durmasi, ......ve bu gibi hallerden uzuntusu, ve bunu bize yazmasi, ........, onun nasil incindigini gosteriyor" S. N. Bz. ..bu meyanda 1 cok cok onemli, hem kisa, hem nazardan kacan 1 paragrafi Lahikalar' dan okuyup, simdi yerini hatirlayamiyorum, ve ayni Yzb. Mehmed Kayalar ruh hali gibi etkilenmisler, 2si de, rahmetullahi aleyhler..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı