Felak Ne Demektir?
Felâk Suresi de “Allah’a sığınış” suresidir. Felâk geceden sonra gelen sabah, geceyi yırtan sabah, ışığı yarıp çıkan gündüz, geceyi çatlatıp çıkan ışık manalarına gelir.
Daha geniş düşünecek olursak: Yokluğu yarıp çıkan mahlukat, kâinatın yokluk alanından bir patlama ile çıkışı ve yaratılışı; yer yüzünde yerleri patlatarak kaynayan pınarlar, bulutlardan boşalan yağmurlar, tohumlardan filiz veren bitkiler, ana rahminden çıkan yavrular… Allah’ın kudretiyle bir asıldan ayrılıp, bir kaynağı yarıp çıkan bütün mahlukat felâk kelimesi ile ifade edilmiş olabilir.
Resulullah Efendimiz (asm) Ukbe b. Âmir’e: “Görmedin mi? Bu gece benzeri asla görülmemiş ayetler indirildi: Kul eûzü bi-rabbi’l-felâk ve Kul eûzü bi-rabbi’n-nâs”1 buyurmuş ve Felâk ve Nâs sûrelerinin en güzel sığınma duaları olduğunu söylemiştir.2
Surenin manası şöyledir: “De ki: “Sığınırım sabahın Rabbine, bütün yarattıklarının şerrinden, karanlığı bastığı zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen büyücü kadınların şerrinden, kıskandığında hasetçinin şerrinden Allah’a sığınırım”3
Felak Suresi Asrımıza Bakıyor
Bediüzzaman Hazretleri sureye ebced hesabıyla verdiği manalar ile farklı bir derinliğe işaret etmiştir: Sure bir defa, “Kâinatta adem âlemleri hesabına çalışan şerirlerden ve insî ve cinnî şeytanlardan kendinizi muhafaza ediniz.” Peygamberimize (asm) ve ümmetine emrederek, her asra baktığı gibi, mana-yı işarîsiyle bu acip asrımıza daha ziyade, belki zâhir bir tarzda bakar, Kur’ân’ın hizmetkârlarını istiazeye davet eder.” 4
Kâinatta her şey Allah’ın emriyle “adem”, yani “yokluk” âlemlerini yırtıp, yani çatlatıp, patlatıp çıkmıştır. İnsan ve cinler cinsinden olan şeytanların şerleri ise varlıkları, hakikatleri, gerçekleri çatlatarak ve patlatarak meydana çıkıyorlar. Allah onlara bu yetkiyi vermiştir. Onlara karşı varlık âlemi elbette savaş halindedir. Ve şer ve şeytan âleminin patlattığı, kırıp döktüğü yerleri tamir ediyorlar.
Bu sure Peygamberimize (asm) ve ümmetine emrederek, her asra baktığı gibi işarî mana ile asrımıza da bakmakta ve bu asırda Kur’ân hizmetkârlarını Allah’a sığınmaya davet etmektedir. Çünkü bu asır şer ve şeytanların etkisi ve fesadı bakımından çok daha tehlikeli bir asırdır.
Ancak doğru biçimde Allah’a sığınanlar kurtulabilir.
Bu harbe Girmeyiniz!
Felâk Suresinde beş ayet vardır, dört defa “şerr” kelimesi geçmektedir. Bu kelimeler, bu asrın dört dehşetli ve fırtınalı maddî- manevî şerlerine aynı tarih ile parmak basıyor. Ve “bunlardan çekininiz!” diye emrediyor.
İlk ayet “kul euzü birabbil-felak”dır. Bu ayetin ebced değeri, 1352’dir. Miladî tarihle 1933 yeya 1935’tir Birinci Dünya Harbi nedeniyle hazırlanmaya başlayan İkinci Dünya Harbine işaret ediyor ve ümmete diyor ki: “Bu harbe girmeyiniz! Ve Rabbinize iltica ediniz!”
Ayrıca Nur Talebelerinin Eskişehir hapsi gibi dehşetli bir şerden kurtulmalarına remzen işaret ediyor.
“En-neffesati fi’l-ukad” ayeti, “siyasî diplomatların, radyo diliyle herkesin kafalarına sihirbaz ve zehirli üflemeleriyle ve mukadderat-ı beşerin düğme ve ukdelerine gizli plânlarını telkin etmeleriyle bin senelik medeniyet terakkiyatını vahşiyâne mahveden şerlerin vücuda gelmeye hazırlanmaları tarihine” işaret ediyor. Ki bu tarih 1910’dan 1940’lı yıllara kadar uzanır.
“Ve min şerri’n-neffasati fi’l-ukad” ayetinde yer alan “min” ve “şerr” kelimelerinin her ikisinin de hesaba girmesinde latif bir mana vardır: “Halklarda şerden başka hayırlar da var. Hem bütün şer herkese gelmez.” hakikatini Kur’ân ince bir mana ile ifade ediyor.5
Dipnotlar:
1- Müslim, “Müsâfirîn”, 264.
2- Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 25.
3- Felak Suresi: 1-5.
4- Asâ-yı Mûsa, s. 95.
5- Age., s. 97.