"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Haset ve gıpta

Ali Rıza AYDIN
23 Ekim 2025, Perşembe
Haset, başkalarının servet, refah ve üstünlüğünü çekemeyip onun düşmesini arzu etme, kıskanma; diğer bir deyimle, “günülemek” manalarına geliyor.

Tabirlerden biri, birinde bulunanı şiddetle istemek; onda oluşunu ise, istememek. Diğeri ise, onda olanı ya da onun benzerinin kendisinde olmasını arzu etmek.

Birincide tepki var; tepinmek, tepelemek var.

Ötekinde, temenni.

Tepkideki istemek, istememek gibi bir şey.

Onda olan bende de olsun, bende yoksa, ondada olmasın yahut o yapıyor da biz neden yapamıyoruz kabilinden sözler, iyi niyet taşımayan safsatalardır.

Böyle bir anlayıştan öfke doğar, kin doğar. Bu düşüncenin arkasında, buğz kokulu nefret var.

Bu duyguları tayanın her ânı, azap olur; ruh dünyası yavaş yavaş kavrulur.

Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “Hasetten sakının. Çünkü ateşin odunu yakıp tükettiği gibi haset de iyi amelleri yakar, bitirir.”1

Şiddetli kıskançlığı ifade eden şu anlayışa bakar mısınız? “Oğlan tahta çıktı, babasının kırk yiğidini anmaz oldu. O kırk yiğit haset eylediler birbirine söylediler: Gelin oğlanı babasına çekiştirelim, olur ki öldürür.”2

Aslında oğlan öldürülmeden evvel, haset edenler öldü.

Çünkü, Bediüzzaman’ın tabiriyle, “Haset evvelâ hâsidi [haset edeni] ezer, mahveder, yandırır.”3 

Ruha zalem, gönle elem olan hasedin eli nerelere ulaşıyor, nerelere…

Kitabında geçen bir cümlesinde, Namık Kemal; “Etrafımızda ötüşen bülbüller, çağlayan sular hep hâlimize haset eder gibi görünüyordu”4 diyor.

Birbirine benzer gibi görünse de; gıptanın duygu derinliği ve niyet yapısı bambaşka:

Karın sancısı çekmek yerine, başkasında var olan iyi şeyleri, güzel meziyetleri kıskançlık hissine kapılmaksızın kendisi için de isteme, imrenme, özenme demektir, gıpta.

Bakınız, Yahya Kemal bir şiirinde şöyle tasvir ediyor, gıptayı:

“Üsküdar, bir ulu rüyâyı görenler şehri!

Seni gıptayla hatırlar vatanın her şehri,

Hepsi der: ‘Hangi şehir görmüş onun gördüğünü?”5

Gıpta kendisinde olmayanı arzu etme, imrenme ya da onların varlığına özlem iken; özlemin ve temenninin rağmına haset, zaaflara bende olan insanlarda bir ahlâkî problem.

Memnuniyetsizliğin boyutuna bakınız ki insana, “Gördüğün güzel rüyadan bile hasetçiye bahsetme: Kıskanır” dedirtebiliyor.

Sözün özü:

İnsana, insanlık yakışır.

Dipnotlar:

1-Ebû Dâvûd, Edeb, 44; İbn Mâce, Zühd, 22.

2-M. Ergin, Dede Korkut, 14.

3-Said Nursî, Mektubat, 257.

4-Namık Kemal, Vatan Yahut Silistre, 58.

5-Y.K. Beyatlı, Kendi Gök Kubbelerimiz, 28.

6-C. Şehabettin, Tiryaki Sözleri, 92.

Okunma Sayısı: 193
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı