"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cenab-ı Hakk’ı selâmlamak

Muzaffer KARAHİSAR
06 Nisan 2021, Salı
Bediüzzaman, Medresetü’z-Zehra erkânlarının arzuları üzerine yapmış olduğu bir dersin kısa bir numunesini talebelerine göndermeyi münasip görmüş.

Emirdağ Lâhikası’nda 1 geçen mektupta O derste Fahr-i Kâinat ve Netice-i Hilkat-i Âlem Peygamberimiz (asm) Mi’rac Gecesi’nin hakikati izah edilmektedir. Huzur-u İlâhîde bütün kâinattaki mevcudat, mahlûkat, insanlar ve canlılar namına Cenab-ı Hakk’a selâm yerine takdim ettiği: “Bütün tahiyyeler, bütün mübarekler, bütün salâvat ve duâlar ve bütün kelimat-ı tayyibe Allah’a mahsustur.” içinde bulunan küllî manalar, kudsî hakikatler, ma-nevî sırlar, ulvî müjdeler, Otuz Birinci Söz’de izah ve ispat edilmiştir.  

Bu mektupta, Hüve Nüktesi, El Hüccetü’z-Zehra, Tabiat Risalesi ve Risale-i Nur’un birçok yerlerinde bahsi geçen tevhid hakikatleri ve mevcudatın yaptığı zikirler izah edilmektedir. Cenab-ı Hakk’ın ilmi, iradesi ve kudretiyle zerrelerin ve unsurların emir tahtında kendi gücünün üstünde harika vazifeler, şuurlu işler, faaliyetler yapması nazara veriliyor.  

“…küllî mânâları ruhuma gelip, öylece teşehhüdde; “Ettehiyyatü” derken, birden hayalime hususî dünyamın dört unsuru olan toprak, su, hava, nur unsurları dört küllî dil oldular. Her bir dil, milyarlar, hatta trilyonlar, katrilyonlar adedince “Bütün tahiyyeler, bütün mübarekler, bütün salâvat ve duâlar ve bütün kelimat-ı tayyibe Allah’a mahsustur.” Kelimelerini lisan-ı hal ile söylüyorlar; hayalen gördüm.”

Bu dört unsur: Toprak, su, hava, nar ve nur unsurlarının hayat sahibi canlılara menşe, varlığına vesile ve ihtiyaçlarını karşılaması Kadir-i Mutlakın hadsiz kudreti, nihayetsiz ilmi ve iradesi ile olduğu harika misallerle anlatılmaktadır. 

“Bu unsurlardan “toprak” unsuru bir dil olarak, bütün zîhayatların herbiri bir kelime-i zîhayat olup “Ettehiyyatü” derler. Çünkü herbir avuç toprak, ekser nebatata saksılık edebilir ve menşe olabilir bir vaziyettedir.” Toprak unsuru, verilen vazife, istidat, emir ve mazhariyetle bütün eczası, zerreleri ve üzerinde yetişenlerin hadsiz lisanıyla: “Ezelden ebede kadar bütün zihayatların hayat hediyeleri Zât-ı Vâcibü’l-Vücuda hastır.” manasıyla tesbih ederler… 

“Sonra herkesin hususî dünyasındaki gibi, benim de hususî dünyamın ikinci unsuru olan “su” unsuru dahi, küllî bir lisan olarak bütün zerratıyla, hususan zîhayatların menşelerine ve yaşamalarına hizmetleri noktalarında, trilyonlar, katrilyonlar adedince “Elmübareketü” kelime-i mübarekesini lisan-ı hal ile kâinatta neşrediyor.”

Su katrelerinin gördüğü vazifeler, nutfeler, çekirdekler, tohumların uyanıp canlanmasından küçük mahlûkların, yavruların hayat kaynağı su ile nizam intizam içinde büyümeleri, yetişmeleri yaşamaları ve hadsiz, harika, mu’cizelere mazhar olmaları su unsurunun bir Kadîr-i Zülcelâlin ve bir Rahmân-ı Rahîmin hadsiz kudret ve rahmet ve hikmet ve iradesiyle vazife yaptığı mahlûkatın külliyetle “Elmübareketü Lillah” söylediklerinden, Mi’rac Gecesi’nde, Netice-i Hilkat-i Âlem olan Peygamberimiz, (asm) “Elmübareketü Lillah” demiştir. Onların adına hadsiz zikirlerini, tebriklerini, takdirlerini, senalarını Cenab-ı Hakk’a takdim ve hediye etmiştir.

 “Hava unsuru dahi bir “hüve” kadar, her bir avuç havadaki her bir zerre” memur ve mazhar olduğu sesleri almak, muhafaza ve nakil etme vazifeleriyle bütün duâları, salâvatları, ricaları, niyazları, ibadetleri “Essalâvatü Lillah” cümlesini lisanı halleriyle dedikler için, hava unsuru küllî bir lisan olarak o hadsiz kelimatlarını katrilyonlar, belki kentrilyonlar adedince söyleyerek Sânilerine, Hâlıklarına takdim ettiklerinden, onların namlarına o küllî mânâ ile Resul-i Ekrem (asm), Cenab-ı Hakk’a  “Essalâvatü Lillah” diye takdim etmiştir. 

“Sonra “Ettayyibatü” kelime-i tayyibe söylendiği vakit, birden “nar” ile “nur” unsuru, yani hararetli ve hararetsiz maddî ve mânevî nur’unsuru bir küllî dil olarak, hadsiz ve nihayetsiz bir surette lisan-ı hal ile, hadsiz dillerle “Ettayyibatü Lillah” diyor.” Kâinat yüzünde ve arzda tecelli eden Cenab-ı Hakkın güzel isimlerinin tecellileri, cilveleri ve tezahürleri olan bütün güzellikler, manalar, sözler, şükürler, hamdler, tevhitler, tehliller, tesbihler, tekbirler, tayyibeler, hayırlar, hasenatlar… Ezel-Ebed Sultanı Kadîr-i Zülcelâle mahsustur, diye Fahr-i Kâinat Aleyhissalâtü Vesselâm, umum mahlûkat hesabına Mi’rac Gecesi’nde Mâbud-u Zülcelâle “Ettayyibatü Lillah” kelâmını arz ve takdim etmiştir.

Üstad, hayalen tefekkürle gördüğü küllî manaları, ulvî hakikatleri talebelerine verdiği bir derste, “Hiçbir şey yoktur ki O’nu övüp O’nu tesbih etmesin.” 2 Mektubun başındaki âyetin manasıyla geniş izah ederek nazar vermiş.

Dipnotlar:

1- Emirdağ Lâhikası, s. 346.

2- İsra Sûresi, Âyet 44. 

Okunma Sayısı: 1764
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı