"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zaman olur ki hayali cihan değer

NECATİ YILMAZ
04 Eylül 2011, Pazar
Yıl 1957… Biz henüz 17 yaşındayız.
 Kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ köyü olan Erzurum’un Olur ilçesine bağlı Yukarıkaracasu Köyünden yola çıktık. İstanbul’u haritada görmüşüz. Erzurum’dan trene bindik. Zaten başka yol da yoktu. İstanbul’a geldiğimiz zaman Harem’den motora binerek Sirkeci’ye geçtik. O gün akşama kadar İstanbul’daki okul adresimizi aradık. Kemerburgaz’dan Fatih’e kadar gezmediğimiz yer kalmadı. Çok maddî sıkıntılar vardı. Aradığımız öğrenciler yaz tatiline gitmişlerdi. Biz de o zaman Fatih’te kunduracılar çarşısında bir imalatçıya çırak olarak girdik. Bir süre çalıştık, 15 lira aldık. O zaman Erzurum-İstanbul arası 15 liraydı. Şimdiki Vatan ve Millet caddeleri o zaman henüz yeni yapılıyordu. CHP Genel Başkanı İsmet Paşa hayattaydı. Rahmetli Menderes’e “Bu geniş caddelere ne gerek var?” diyordu. Bu arada camiler ibadete açılmış, içinde yatan askerler ve kışla malzemeleri çıkarılmıştı. Camiler tek tek restore ediliyordu. Camilerin halısını rahmetli Başbakan Adnan Menderes kendi cebinden alıyordu.
Ezanın 1932’den 1950’ye kadar devrin hükûmeti tarafından Türkçe okutulması milleti bunaltmıştı. Aslına dönmesini istiyorlardı. Meclis 450 kişiydi. Demokrat Parti’nin 400 milletvekili vardı. Ezanı değiştirecek güce sahipti. O devrin milletvekili Ahmet Gürkan anlatmıştı:
“Ben Meclis’e girdiğim zaman ezanın aslına dönmesini istedim. Birkaç milletvekilinden imza aldım. Fakat korktular ve imzalarını geri aldılar. Birgün evde otururken telefon çaldı. Açtım, telefondaki ses ‘Ben Başvekil Adnan Menderes. Hocam bize kadar gelir misin?’ diyordu. Biraz sonra makam arabası geldi ve Başvekil’in evine gittik. Ezanla ilgili teşebbüsümü öğrenmiş ‘Hocam, ezan meselesini ne yapacağız?’ diye sordu. Ben de zaten o konuyu anlatmak istiyordum. ‘Birkaç kişiden imza aldım, onlar da korkarak imzalarını geri çektiler. Şimdi ne yapacağımı bilemiyorum’ dedim. Başvekil ‘Biz bunu hükümet kararı olarak Meclis’e getirsek nasıl olur?’ dedi. Ben de sevinerek çok iyi olur dedim. Konuşmanın gidişatından cesaret alarak ‘Millet çok bunaldı. Radyolarda Kur’ân-ı Kerim okunsa nasıl olur?’ dedim. O zaman tek radyo vardı: TRT 1. Hemen Diyanet İşleri Başkanı’na emir verdi, güzel sesli hafızlar seçerek Perşembe günleri radyoevine göndermesini istedi. Kur’ân okunmaya başlandı. Ben de o günlerde kanun çalışmaları dolayısıyla çok yorgundum. Dinlenmek için İstanbul’a geldim. Malta çarşısından Fatih Camii’ne doğru giderken minarede ezanı okumak için bekleyen müezzini gördüm. Millet minarenin altında toplanmış bakınıyorlardı. Ben de biraz yorgunluk, biraz da hayretle ‘Bu insanlar niye burada toplanmış?’ diye orada durdum. Çok sürmedi, ezan okunmaya başladı. İnsanlar bir yandan ağlıyor, bir yandan kurban kesiyorlardı.”
Ben de o zamanlar 17 yaşındaydım, şimdi 71 yaşındayım. Türkiye’nin her tarafı barajlarla, fabrikalarla doldu. Yollar, köprüler hızla yapılmaya başlandı. Ankara Kocatepe Camii’nin temeli atılırken Menderes Aydın’daki çiftliğinde bulunan yarış atlarını satarak temele harç koydu. Üstad Bediüzzaman bu hizmetlerinden dolayı Menderes’e “İslâm kahramanı” diyordu. Menderes yurtdışına gideceği zaman Eyüp Sultan Hazretlerinin makamında duâ ederdi. Onu Yassıada’ya götürenler çok işkence ettiler. Gaddar Savcı Ömer Altay Egesel duruşmalar sırasında Menderes’e şöyle diyordu: “Sen camileri açtın, ezanı okuttun, dine çalıştın. Şimdi Allah’ın, Peygamber’in gelsin seni kurtarsın.” Menderes de şöyle cevap veriyordu: “Ben bunları inandığım için yaptım ve hesabını da Allah’a vereceğim. Peki sayın savcı, sen yaptıklarının hesabını ahirette nasıl vereceksin?” Dönemin üst düzey komutanları, Başbakan’ın sırtına biniyor, küfür, hakaret ve işkence ediyorlardı. Cemal Gürsel ve diğer ihtilâlciler Yassıada’da Menderes’in vücudunda sigara söndürmek de dahil her türlü işkenceyi yapmışlardı. Allah, Menderes ve arkadaşlarının makamını Cennet eylesin. Milletimize bir daha böyle günler göstermesin…
Okunma Sayısı: 1499
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı