"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kâinatı ayakta tutan tekvinî kanunlar (2)

Durmuş Ali İnci
06 Aralık 2025, Cumartesi
Suyun kaldırma kuvveti (Arşimet kanunu)

Suyun kaldırma kuvvetini ilk farkedip bunu formülleştiren kişi Arşimet'tir. Bunun hikâyesini hepiniz bilirsiniz. Kral saf altından bir taç yaptırmak ister. Sonra bir kuyumcu saf altından olduğunu söylediği bir taç yapar. Ancak kral emin olamadığı için devrin en büyük âlimi olan Arşimet'i çağırır. Yaptırdığı taçı ona uzatarak, 

- Bu taçın saf altın olup olmadığını ispatla. Sana bir hafta süre veriyorum. Eğer bu süre içinde bana cevap vermezsen kelleni alırım! 

- Emriniz başım üstüne. 

Taçı almış ve düşünmeye başlamış. Bir hafta boyunca uyku uyumadan düşünmüş. Korkudan titreyip terlemiş. Sonunda hamama gitmiş. Elinde tasla havuzdan su alıp başına dökerek yıkanıyormuş. Boş tası havuza bıraktığında yüzdüğünü görmüş. Bir anda hakikat ilhamen aklına düşmüş. 

Dışarıya fırlamış. Kralın sarayına doğru koşmaya başlamış. 'Buldum! Buldum!' diye bağırarak sarayda kıralın tahtına doğru koşarken kralın askerleri onu deli diye doktora götürmüşler. Doktor bir hastalık bulamayınca kralın huzuruna çıkarmışlar. 

Kral öfkeyle bağırmış: Buldun mu? 

- Buldum! Buldum! 

Sonra kendi adıyla anılan suyun kaldırma kuvvetini formülleştirerek "Arşimet kanunu" olarak fizik ilmine dahil olmuştur.

Şimdi soruyorum. Arşimet bu kaldırma kuvvetinin farkına varmadan suyun üzerinde bazı cisimler yüzmüyor muydu? Böyle bir kanun tekvinî emirdir. Bu emre, yeryüzündeki okyanusların, denizlerin, akarsuların, göllerin suları itaat etmiyor mu? 

Eğer Allah suyu böyle bir kanuna uymak ve itaat etmek üzere terbiye edip emrine musahhar etmeseydi yeryüzünde nasıl yaşardık? Gemiler, tekneler yüzemez, siz de sulara girip yüzemezdiniz. Okyanus veya denizaşırı kıtalara nasıl gidip yerleşebilirdiniz? Koca balinalar, yunuslar, denizin dibinde hareketsiz çakılıp kalacaklar, diğer balıklar ve suda yaşayan mahlukat suyun dibine çakıl taşları gibi serilip basınç altında toprak tabakası gibi yapışıp kalmayacak mıydı? Kısacası suda hayat ve hareket olmayacaktı. Yeryüzünün ℅ 71'ini teşkil eden denizlerden istifade edebilir miydiniz? 

  Mecliste kabul edilen bir ceza kanunu itibarı bir emirdir. Bu emre itaati sağlamak için bir devlet gücü lazımdır. Meclisin iradesi devletin gücüyle tatbik edilemezse o kanunlara kimse itaat etmez. Kanun da itibarî bir emir olarak kalırdı. 

Demek nihayetsiz bir ilim ve irade suya bu itibarî emri vermiş. Nihayetsiz bir kuvvet de emre itaat ettirmiştir. "Bir zerre, eğer memur-u İlâhî olmazsa ve onun izni ve tasarrufu ile hareket etmezse ve ilim ve kudretiyle tahavvül etmezse o vakit her bir zerrenin nihayetsiz bir ilmi, hadsiz bir kudreti, her şeyi görür bir gözü, her şeye bakar bir yüzü, her şeye geçer bir sözü bulunmak lâzım gelir."1

"Elbette buna bu vaziyeti veren, yerin sekenelerinin hâcetlerini gören bir Sâni'-i Hakîm'in hikmetidir. "2

Dipnotlar:

1- Sözler, s. 620.

2- Age.,  s. 755.

Okunma Sayısı: 108
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı