"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Beylerbeyi Süleyman Ağabeyden hatıralar -2

Nejat EREN
21 Mart 2023, Salı
“Üstadı daha sonra Sıbyan, (çocuk) koğuşuna aldılar. Bu maksatlıydı. Çünkü orası ahşaptı. En ufak harekette büyük gürültü oluyordu. Bu da yetkililerin bir oyun ve tuzağıydı. Oradaki çocuklara para vererek bağırıp, çağırıp oynamaları ve Üstadı rahatsız etmeleri söylenmişti! Bunları hep savcı ve müdür tezgahlıyordu.”

“Üstad geldikten birkaç gün sonra 65-70 kişilik talebe grubu Kastamonu ve Isparta’dan getirildiler.

Soru: “Onları nasıl karşıladınız?”

Cevap: “Biz bunları hep hoş karşıladık. İsimlerini hatırladıklarım: Seyit Şefik, Mehmet Feyzi Pamukçu, Gönenli Mehmet Efendi, Şemsettin Yeşil, Selahattin Çelebi. Gönenli Mehmet Efendi beni kastederek bu arkadaş neredeyse biz o koğuşa gidelim demiş. Ben koğuş arkadaşlarımı dışarı çıkardım. Yatakları temizlettirdim. Koğuşu badana ettirdim. Koğuşumuz yüz kişiden fazlaydı. 19-20 kişiyi başka koğuşa aldık. Ben arkadaşları hocalar dışarı çıkınca siz dışarı çıkıp onları rahatsız etmeyin” dedim.

“Mehmet Feyzi abinin koğuşunda İstanbul’dan gelen âlimlerle ilmi bir konu tartışılıyor. Alimler Mehmet Feyzi abinin fikrine itiraz ediyorlar. Konu üstada yazılıyor. Üstad da Mehmet Feyzi’nin görüşü doğrudur deyince hocalar Mehmet Feyzi’yi çekemiyorlar. Ben de onu benim koğuşa aldım. Ondan Esma-i Hüsnâyı ezberledim. Bana üstadın son mektubunu yazdı. Üstadın dört-beş orijinal mektubunu muska gibi yanımda taşıyordum. Bu mektupları Ankara hapishanesinde benden aldılar. Daha sonra hocalar Mehmet Feyzi’den özür dilemeye geldiler. Gönenli Mehmet Efendi, Şefik bey de bizim koğuşa geldiler. Dokuz ay beraber kaldık.”

“Hapishanedeyken savcı beni sorgulamaya çağırınca, Üstad kapısının önünde beni bekler ben de elini öperdim. Üstad talebelerine, “bir derdiniz varsa Beylerbeyli Süleyman’a söyleyin!” demiş.

Soru: “Üstat gelmeden önce namaz kılıyor muydunuz?”

Cevap: “Evvelce pek dikkatli değildim. Üstad geldikten sonra namazları geçirmedik. Hatta yatmadan önce abdest alarak yatmaya başladık. Mehmet Feyzi hiç yatmıyordu. Tahtakuruları onu rahatsız edip yatırmadığı için onlara, “Ssiz olmazsanız ben sabaha kadar sıpa gibi yatardım!” derdi.

“Ben mahlukata bu kadar şefkatli olan bir insan görmedim. Ahir zamanda gelecek vazifeli şahsın yapacağı tahribatı önleyecek bu Üstad ve talebelerindeki bu sabır ve şefkat olsa gerek! Harika haller!

“Risaleler kibrit kutularında geliyor ve koğuşlara dağılıyordu. Benden çekindikleri için fazla bir zorluk çıkarmıyorlardı.”

“Bir gün Hafız Ali elimi çok muhabbetle tuttu ve çok samimi bir şekilde bana: ‘Siz beşyüz sene evvelki insanlardansınız!’ diyerek gazete okur gibi benim içerimi okudu.“

“Üstad, bana, “Senin ruhunu ben Denizli’de bırakmadım. Kastamonu ve Isparta’ya attım” dedi. Üstaddan ben şunu anladım ki üstad, bana Denizli idaresinin düşman olacağını anlamış. Sana kimse bir şey yapamaz” dedi.

“Üstad, hapishaneden çıktıktan sonra, Asay-ı Musa, İhtiyarlar, Hastalar Risalelerini Şehir Oteli’nden bana göndererek ‘bunları çoğaltsın’ dedi. Ben de gereğini yaptım.

“Üstad, sigara içmeyi bana, Nazif Çelebi, Sadık Demirel’e müsaade etti. Çünkü biz sigara içmezsek hizmet aksayacaktı!”

“Ağır ceza başkatibi Muharrem beyden müsaade alarak, Şevket Kahraman adında bir arkadaşımla hapishaneye daktilo makinasını getirttim. Müdafaalar bu makinayla yazıldı. Sadık bey söyleyip Mümtaz Acar daktilo ediyordu. O makinanın yazılarından orijinali ben de birkaç tane var.”

“Sene 1945, beni Çorum hapishanesine naklettiler. Beni Kemal Tahir ve adamları karşıladı. Baktım bunlar; hacı, hoca ve dinî kitaplar aleyhinde konuşmaya başlayınca onlara: “Siz Stalin’den başka kimseye inanmıyorsunuz!” dedim. Böyle deyince, Kemal Tahir, “Ben seni adam zannedip gelmiştim bundan sonra gelmem!” dedi. Ben de, “İnsan olmayalım ama komünist de olmayalım!” dedim.

“Üstadı en son 1953 yılında Isparta’da evinde ziyaret ettim. O zaman muallakta kalmıştım. Kafam çok karışıktı. Üstada ihtiyacım vardı. Kapıyı çaldım. Zübeyir kapıyı açtı. “Kimsin?” dedi.

“Beylerbeyli Süleyman!” deyince, Üstad, “hemen getirin!” demiş.”

“Zübeyir abi beni üstada götürürken, “Mehmet Feyzi seni çok seviyor!” diye iltifatta bulundu.

“Üstadın odasına vardığımda uzanıyormuş. Hemen ayağa kalktı. Ben ellerinden öptüm. O da benim gözlerimden öptü. Yarım saat kaldım. Son görüşmemiz oldu. Bazı sorularımı cevaplandırdı. Rahatladım ve döndüm.”

“Üstadın vefatını köyde haber aldım bir şey yapamadım.”

Başta üstad ve ona ve bu sahabe mesleği kudsî davaya hizmet eden, dost olan merhem ve merhumelerin ların ruhları şad olsun. Amin.

Okunma Sayısı: 1667
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    22.3.2023 11:01:31

    Allah c.c Üstad BEDIÜZZAMAN ve onun gibi İMAN, KUR'AN ve İLAYI KELAMULLAH için mücadele,mücahede ve müdafaa edip, maddi veya manevi irtibatlı olan ve VEFAT eden cümle SALİH ve SALİHAT, Mümin ve müminata, muvahhidîn ve muvahhidata gani gani RAHMET eylesin. Cümle aile efradı ve dostlarına sabr-ı cemil ihsan etsin. Mekanları cennet bahçesi olsun inşaallah. Amiiin,Amiiin, elfü elfi Amiiin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı