"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

(Mustafa) Hoca abe

Ömer Faruk ÖZAYDIN
19 Mayıs 2021, Çarşamba
Baba dostu, şimdi farklı mahallerde nice hizmet erbabını, içlerinde âcizane bizimde bulunduğumuz onbinlerce talebe yetiştiren, Kur’ân ve imân aşığı Mustafa Hoca da (abey) rahmet-i Rahman’a kavuştu.

Epeydir rahatsız olup inzivada olan ve son zamanları koronaya yakalandığı da söylenen Mustafa Hoca, sokağa çıkma yasağına rağmen yüzlerce seveninin yalnız bırakmadığı Urfa’nın merkez camilerinden (Bediüzzaman’ın Şark vilayetleri seyahatinde avlusunda halkla sohbet ettiği rivayet edilen) Yusuf Paşa Camii’nde kılınan cenaze namazı sonrası Bediüzzaman Mezarlığında duâlarla defnedildi.

Söz cenaze namazından açılmışken; başta merhum babam, anam ve yeğenlerim olmak üzere, hemen bütün yakın dost ve akrabanın cenaze namazını merhum Mustafa Hocam kıldırmıştı, hem de vazifeli bir imam olarak değil, yakınlarını kimseye bırakmayan bir sahiplenmeyle...

***

60’lı senelerin sonları ilkokul çağlarında, nasıl ki Abdülkadir Badıllı Ağabeyin Zehraiye Camii’nde Nur dersleri gibi, 70’li senelerin ilk başlarında bu defa ortaokul talebesiyken kendimizi bulduğumuz Mustafa Hocanın camisi Damat Süleyman Paşa...

Öyle bir cami idi ki, Müslümanların dayanak noktası ve öncü kuvveti olan, Nurcular’ın cem olduğu bir huzur mabedi. Avlusunda gâh oynadığımız, yaz sıcağında namaz kıldığımız, gâh sabah ve ikindi derslerine katıldığımız, Cuma namazından sonra hocanın meşhur çorbasını içtiğimiz ve nice yakınlarımızın cenaze namazı kıldığımız mekân.

Urfa’nın yerlisi, mektep veya vazife icabı yaşamış hemen bütün (dost, kardeş talebe) Nurcular’ın uğrak mekânı olan cami...

Ve başında hiç evlenmemiş, hayatını Kur’ân’a ve imana vakfetmiş, yerli ve dışarıdan gelen misafirlerle alâkadar, müşfik, kendine has uslûbü, şalvar, yeleği ve sakalıyla tam bir sahabe misâl, rehber, Mustafa Hoca...

Öyle bir hoca idi ki, hiçbir zaman imamların giydiği klâsik fesli sarıkla değil, Nur Talebelerinin sardığı tarz ve cübbe ile imamet vazifesini son zamanlarına kadar hakkıyla eda etti. 

Risale-i Nur’u tanıdığından beri elinden Risale düşürmez, her vesileyle o dokunaklı ve ihlâslı sesiyle herkese okurdu. 

Yine namazların akabinde müezzinin bilinen tesbihatından sonra, büyük tesbihatı çoğu zaman o naif sesiyle kendisi yapardı. Cuma hutbelerini Diyanet’in metninden değil, Risale-i Nur’dan bahisler okuyarak tamamlardı. Cami cemaati, özellikle mahalle eşrafı, avam olmasına rağmen onun her sabah ve ikindi derslerini kaçırmazlardı. Ki, bu cemaatin çoğu Nurlar’ı bilmez, ancak va’z-ı nasihat mukabilinden tiryakisi olmuşlardı. Belki bütün dindar Urfa halkı, bu derslerden istifade etmiş ve büyük bir muhabbetle Mustafa Hoca vasıtasıyla dost olmuşlardı. Bu vesileyle hemen gitmediği taziye yoktur denilebilir. Köyümüz şehre 70 km olmasına rağmen, yakın akraba ve köylülerimizin veya civar şehirlerin bile taziyesine giderdi. Bu hâl pandemi sürecine kadar da devam etti. 

Bir anekdot:

Urfa’da bulunduğumuz 70’li senelerin sonuna kadar bu manzarayla hep içiçeydik. Rahmetli pederin yakın dostu olması hasebiyle hemen her gün beraberlerdi. O, onun hep İbrahim Ağabeyi idi. Babamızın memur olması ve köy için aldığı pikabıyla hizmette hep birlikte idiler. Kurban derisi, civar iller ve köy seyahatleri hep onunla idi. 

12 Eylül ihtilâliyle ağabeyler cemaati yollarını ayırınca Hoca Abey de orada kaldı. Ancak merhum peder Nurcular’ın klâsik sağ cebine koyduğu Yeni Asyası’yla yine oraya gider, derslere katılırdı. Soranlara, Mustafa Hoca “İbrahim abi serbest” derdi. Peder de vefatına kadar (88) “Gazetemi de alır, derslere de iştirak ederim” diyerek vefa ve dostluk içerisinde ayrılıklara çok da ehemmiyet vermediler. (Dersler ayrı olmasına rağmen Urfa’da bu hâl, Haliliye meşrebi ve muhabbetten dolayı elan devam etmekte.)

Rabbim cümlesine rahmet eylesin ve Cennetinde buluştursun.

Okunma Sayısı: 3613
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • kainat

    19.5.2021 19:19:22

    Hoca Abeyi güzel anlatmışsınız Allah razı olsun. Sizin anlattığınız o, 70 li yıllarda acizane ben de orada Kur'an öğretenlerden biriydim. Damat Süleyman Paşa Camii, normal bir cami değil, adeta Ashab-ı Suffadan bir köşe gibiydi. Camiye namaz kılmaya gelen cemaat o manzarayı gördüğünde meftun olurdu. İçlerinde adeta, keşke biz de bu çocukların yaşadıkları bu güzellikleri yaşasaydık ifadelerini yüzlerinde okumak mümkündü.

  • Neslinur

    19.5.2021 15:03:10

    Ömer faruk bey, bizlerde ömrünü kur an ve iman davasına adamış olan Mustafa kılıç ağabeye gani gani rahmetler diliyoruz. Mustafa ağabeyin medhini çok duymuştum. Sizlerde yazınızla teyid etmişsiniz. Risale i nurun kudsi kaynaklarını yazan Abdulkadir Badıllı ağabeyi de rahmetle anıyoruz. Onlar için hizmet meşakkat bitti terhis tezkerelerini aldılar. Ücretlerini almaya gittiler ne mutlu onlara sırat ı müstakim üzere geçmiş bir ömür...(Mustafa kılıç ağabeyi nurani yüzüyle hatırlayacağım)

  • erhan

    19.5.2021 12:03:56

    Allah'ım gani gani rahmet etsin, Yeni Asya gazete ve mensubu olan nur talebelerine karşı ön yargıların olmasını çok garipsiyorum. ben bu cemaate saygı ve sevgi besleyen biri olarak bu durumu hiç kabul edemiyorum. bu işin asıl sırrı nedir? neden diğer nur cemaatleri, Hak, Hukuk, Adalet, Demokrasi haykıran aynı zamanda en iyi nur hizmetlerinde bulunan Yeni Asya cemaatine karşı mesafeli duruyorlar. mantıklı bir açıklaması olan varsa yazsın lütfen.

  • Nihat

    19.5.2021 09:52:26

    Allah rahmet eylesin

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı