"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

En tatlı zehir: Şeker - 2

Feyzullah ERGÜN
13 Eylül 2025, Cumartesi
Dünyada ve ülkemiz ölçeğinde kontrolsüz şekilde tüketilen şekerin “Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre 1980’den bu yana, dünyadaki obez nüfus dört katına çıkarak 1 milyara yaklaştığı sonucuna neden olduğu belirtilmiştir.

Şeker tüketimi 2000’li yıllara gelindiğinde korkunç bir şekilde artmış ve bazı ülkelerde kişi başına yıllık 80 kg. gibi inanılmaz bir boyuta ulaşmıştır. Bununla birlikte obezite, diyabet ve kalp hastalıkları da hızla artmaktadır.”1

 İnsan hayatının sağlıklı sürdürülmesinde, düzenli metabolizma ve fizyolojik  faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde gereksiz bir madde olarak organizmaya yüklenen şekerin, tütün ve uyuşturucu alışkanlığı gibi vücut binasını hızlı bir şekilde tahrip ettiği ilmî araştırmalar sonucu kesinlik kazanmıştır. Asrımızın en saldırgan hastalığı olan kanser, diyabet, kalp hastalıkları ve obezite gibi kronik hastalıkların körükleyici faktörü olan şeker zehirinin, sakınılması gereken yüksek derecede toksik bir madde olduğu, tatlı tatlı ve sinsice yıkımlara neden olduğu hiç bir zaman unutulmamalıdır.  

İnsanların tatlı maddelere düşkünlüklerini değerlendiren şeker üreticileri, daha ucuza mal ederek, doyumsuz hırslarla kâr oranlarını katlamaları temel düşüncesiyle, yüksek fruktozlu mısır şurubundan şeker üretmeleri sonucu, organizmadaki yıkım hız kazanmıştır. Hızlı bir yükseliş trendiyle artan diyabet hastalığının yayılması, dünya ülkelerinin başta gelen hayatî bir problemi olduğundan, araştırmaların arkası kesilmemektedir. Bunlardan Southern Kaliforniya Üniversitesinde (USC)  ve Oxford Üniversitesinde yapılan araştırmada, kullanımı yaygınlaşan ve artan yüksek fruktozlu mısır şurubunun, yüksek sağlık maliyetleri ile sonuçlanan ve küresel salgın şeklinde hızlı bir şekilde artan Tip 2 diyabetin bir açıklaması olabileceği kanaatine varılmıştır. 

Global Public Health’de yayınlanan araştırmaya göre; yüksek fruktozlu mısır şurubu (YFMŞ) kullanan ülkelerde kullanmayan ülkelere göre %20 daha fazla diyabet hastalığı görülmektedir. Koruyucu Tıp profesörü ve Çocuk Obezite Araştırma Merkezi başkanı Michael Gora, YFMŞ’nin  küresel ölçekte ciddi sağlık problemi olduğunu ve yapılan çalışmanın YFMŞ tüketiminin, normal şeker kullanımından çok daha fazla sağlık sorunlarını beraberinde getirebileceği gerçeğini ortaya koyduğunu açıklamıştır. Bu araştırma kapsamında çalışmanın eş yazarlarından Oxford Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Stanley Ulijaszek “Bu araştırma YFMŞ’nin günümüzde dünyada en yaygın ölüm nedenlerinden biri olan Tip 2 diyabet riskini arttırdığını net olarak göstermektedir.” demiştir. Çalışmayla ilgili bir değerlendirme yapan Prof. Dr. Tim Lobstein, “YFMŞ’nin dünyanın en ciddi kronik hastalıklarından biri olan diyabet için önemli bir risk faktörü olduğunun ortaya çıkması nedeniyle, ulusal beslenme kriterlerimizi ve tarım politikalarımızı yeniden yazma ihtiyacı duymalıyız. YFMŞ’den trans yağlar ve tuz gibi sakınılmalı ve mutlaka işlenmiş gıdaların üzerine YFMŞ ile ilgili uyarı etiketleri konulmalıdır.” uyarısını yapmıştır.2 

Günümüzde hayat ve beslenme tarzının getirdiği olumsuzluklar sonucunda yaşanan dramatik salgınlardan birisi olan kanser patlamasını destekleyen güç kaynağı rafine şekerdir. Özellikle YFMŞ’den imal edilen şekerin, kanser hücrelerini beslediğini konunun uzmanları tıp literatür kaynaklarında aralıksız yayınlamaktadırlar. Rafine şeker tüketiminin artmasıyla beslenen kanser hücrelerinin büyümesini ilk defa gözlemleyen “Alman biyolog Otto Heinrich Warburg, kanserli tümörlerin metabolizmasının büyük ölçüde glikoz (özümlenmiş şekerin vücuttaki şeklidir) tüketimine bağlı olduğuna dair keşfiyle Nobel Tıp Ödülüne layık görülmüştü. Vücudun içinde en çok glikoz tüketen bölgeleri ölçüldüğünde, eğer bir bölge fazla şeker tüketimiyle öne çıkıyorsa, sebebi büyük ihtimalle kanserdir.” 3 

Sağlıcakla kalın...  

Dipnotlar:

1- Kazancı, Age. s. 91. 

2- Age. s. 229-233. 

3- David Servan Schreiber, Anti-kanser, s.92, Varlık Yayınları 2008 

Okunma Sayısı: 154
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı