"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cemiyet-i Akvam’dan Birleşmiş Milletler’e…

Orhan Ali YILMAZ
24 Ekim 2023, Salı
Birleşmiş Milletler’in kuruluşunu temsil eden 24 Ekim 1945 günü, o tarihten bu yana Türkiye dâhil bütün üye ülkeler tarafından “Birleşmiş Milletler Günü” olarak kutlanmakta.

Ülkemizin, 18 Temmuz 1932’de üye olduğu Cemiyet-i Akvam ya da diğer adıyla şu Milletler Cemiyeti ise, günümüz Birleşmiş Milletler'in temeli sayılabilecek bir organizasyon olarak I. Dünya Savaşı sonrasında İsviçre'nin şu Cenevre kentinde, 10 Ocak 1920'de kuruldu. Amacını da, “Uluslararası işbirliği geliştirmek ve uluslararası barışı ve güvenliği sağlamak için, ‘savaşa başvurmamak’ konusunda birtakım yükümlülükler kabul etmek, gizlilikten uzak, adaletli ve onurlu uluslararası ilişkiler sürdürmek; hükümetlerce, bundan böyle eylemsel davranış kuralı kabul edilen uluslararası hukuk kurallarına kesinlikle uymak; örgütlenmiş halkların karşılıklı ilişkilerinde ‘adaleti korumak’ ve ‘antlaşmalardan doğan’ bütün yükümlülüklere ‘titizlikle’ saygı göstermek” şeklinde ortaya koyuyordu. Önemli konularda, üye ülkelerin şu “oy birliği” prensibinin uygulanması sebebiyle şu politik ve hukukî sorunların çözümünü engellemesi, barışı koruyacak ve devamlı kılacak ‘uluslararası zihniyetin’ yetersiz ve de noksan oluşu, Habeşistan olayı, 1937 Japon taarruzu ve 1 Eylül 1939 tarihinde Alman ordularının Polonya'ya taarruzu ile başlayan II. Dünya Savaşı, Milletler Cemiyeti'ni şu “etkisiz” duruma getiren sebepler arasında gösterilmekte. Ayrıca, “çelişkiler” bağlamında, şu Paris Barış Konferansı'nda hazırlanan antlaşmaların bir parçası olması, bir yandan “insan haklarını” korumaya çalışıp, diğer yandan kolonileşme ve de Manda Sistemi’nin şu “garantisi” durumunda olması gösterilmekte. Amerika Birleşik Devletleri'nin Milletler Cemiyeti'nden bir süre sonra ayrılması da, önemli bir uluslararası gücün yitirilmesi anlamında, cemiyetin etkinliğini kaybetmesinin sebepleri arasında gösterilmekte. Bu sebeplerle, cemiyet II. Dünya Savaşı'nın ardından 1946 yılında kendiliğinden dağılmış oldu.

Birleşmiş Milletler ise, örgütün kurulduğu 1945’li yıllarda, Türkiye’nin de dâhil olduğu şu 50 olan üye sayısı, şu an itibarıyla, üyeliği kaldırılan Vatikan ile üyelik statüsü değiştirilen Çin ve son katılan üye Güney Sûdan dâhil olmak üzere 193'e ulaşmış durumda. Örgüt, New York'ta bulunan şu genel merkezinden yürütülmekte. Bünyesinde faaliyet gösteren ve ona bağlı kuruluşlar ise şu şekilde tasnif edilmekte: Ticaret ve Kalkınma Konferansı Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Mülteciler Yüksek Komiseri Ofisi (UNHCR) Dünya Gıda Konseyi Dünya Gıda Programı Eğitim ve Araştırma Enstitüsü Kalkınma Programı (UNDP) Silahsızlanma Araştırmaları Enstitüsü Sinaî Kalkınma Örgütü (UNIDO) Çevre Sorunları Programı Birleşmiş Milletler Üniversitesi Birleşmiş Milletler Özel Fonu Sosyal Kalkınma Araştırma Enstitüsü Kadının İlerlemesi İçin Uluslararası Araştırma ve Eğitim Enstitüsü Uluslararası Arama Kurtarma Danışma Grubu.

Ayrıca, en önemli, hem de şu “karar alma” noktasında “en güçlü” organı olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bulunmakta. Birleşmiş Milletler'in diğer organları, sadece şu “tavsiye kararı” alabilirken, Konsey, Uluslararası Adalet Divanı ile birlikte “bağlayıcı karar” alma yetkisine sahip iki Birleşmiş Milletler organından birisidir. Bu bağlayıcılık, üye ülkelerin tamamına yakını tarafından imzalanmış olan Birleşmiş Milletler Antlaşması'nda da açık bir şekilde belirtilmiştir.

Yalnız, şöyle küçük bir fark, hem de “nüansla” ki, şu “veto” yetkisine sahip beş daimi ülke olan Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere, aynı zamanda, “dünyanın en çok silah üreten ve pazarlayan” ülkeleridir. Dünya silah ticaretinin baş aktörlerinden oluşan Güvenlik Konseyi Ülkeleri'nin dünya barışına nasıl şu “kalıcı katkıda bulunacak kararlar” alabileceğine dair şu “önemli çevreler” tarafından “şüpheyle” bakılmaktadır ki, şu âcil gündemle toplanan, Birleşmiş Milletler Genel Konseyi’nde, “Gazze Şeridi’ne İnsanî Yardım Sağlanması” için İsrail ve Hamas arasındaki çatışmalara “ara verme” çağrısında bulunan karar tasarısı ABD tarafından, “çok anlamlı bir şekilde” veto edilmesi, bu şüphelerdeki şu “haklılık” payının ne kadar da “yüksek” olduğunun çok açık, hem de şu “en hazîn” bir kanıtı olarak şu önümüzde, bütün dünya kamuoyunun şu önünde öylece orada durmaktadır…

Okunma Sayısı: 1560
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    24.10.2023 22:20:33

    Filistin altmış seneden beri Zalim siyonistler tarafından IŞGAL edilmiş ve milyonlarca masum insanların KATLEDİLDİĞİ bir ülke! İŞGALCİ İSRAİLIN kendini SAVUNMA HAKKI VAR da , MASUM FİLİSTİNİN yok mu? Unutmayın, Sabrın da bir SONU vardır ve ADİL olun lütfen! Madem sivillerin hayatı bu kadar önemli, o halde hemen ZALİM İSRAİLİN "HAMAS mezaliminin" bahanesine sığınarak yapmakta olduğu Katliamları ve yıkımları ve SOY KIRIMINI hemen ama hemen DURDURUN EYYYY AB, BM, NATO, ABD, TÜRKİYE, JAPONYA, Endonezya, Çin, RUSYA ve Alemi İSLÂM ! Bu ZULÜMLERE ve KATLİAMLARA susarak veya gizli açık destekleyerek, maddî ve manevî ORTAK OLMAKDAN artık vaz geçin , geç OLMADAN lütfen!!! Bu işin sonu HÜSRANLIKTIR, PERİŞANLIKTIR! FELÂKETTİR, SOY KIRIMDIR aynı zamanda? Herkes aklını başına almalı, vesselam! Yoksa KIYAMETİN çabuk KOPMASINI mı isteyip arzu ediyorsunuzzzzz???! YAZIKLAR olsun sizlere! Tuuuhhh!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı