"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Öğrenilmiş çaresizlik” ya da...

Orhan Ali YILMAZ
27 Ocak 2022, Perşembe
“SUÂL: Bir büyük adama; ve bir veliye; ve bir şeyhe; ve bir büyük âlime karşı nasıl ‘hür’ olacağız?! Onlar, ‘meziyetleri için’ bize tahakküm etmek haklarıdır.. Biz, onların ‘faziletlerinin’ esiriyiz…

CEVAP: Velâyetin, şeyhliğin, büyüklüğün şe’ni, tevâzu ve mahviyettir..

Tekebbür ve tahakküm değildir.

Demek, tekebbür eden, sabiyy-i müteşeyyihtir..

Siz de büyük tanımayınız…”

***

Üstâd’ın hayatına baktığımızda, bütün hayatında bunu bir “düstûr” olarak muhafaza ettiğini görmekteyiz.

Meselâ, küçüklüğünde, medrese hayatında, kendisini küçümseyip, hafife alıp “kâbil-i hitap” olmadığını iddia eden hocası Şeyh Emin Efendi’ye karşı, hemen huzuruna çıkıp, hürmeten elini öperek, ama izzetle:

“- Efendim, beni imtihan ediniz; kâbil-i hitab olduğumu ispat etmek isterim…” der.

Hem, 1908’li yıllarda, gençlik döneminde, 2. Abdülhamid Dönemi Zaptiye Nâzırı’nın hiddet ve de tehevvürüne karşı, aslında günümüzü de tam aydınlatan, şu gelen tasvirâtı yapar:

“Sigara kâğıdı kadar ince ve “nizam” nâmı ile bir perdeyi bu kadar feverân-ı efkâr ve hissiyâta karşı herkesin üstüne örtmüşsünüz..

Herkes, altında sizin tazyikatınızla ‘meyyit-i müteharrik’ gibi inliyor..

Ben, acemî idim..

Altına girmedim; üstüne düştüm..

Sûret-i telebbüsüm gibi ahlâkım da ‘sakîl’ idi..

Bir kere Mabeyn’de yırtıldı..

Şişli’de bir Ermeni’nin evine düştüm.

Orada da yırtıldı.

Şekerci Hanı’na düştüm..

Orada da yırtıldı.

Tımarhaneye düştüm..

Şimdi de tarassuthâneye düşmüşüm…

Hâsılı: Siz de o kadar ‘yamacılık’ yapamazsınız..

Ben de incinirim..

Hem de Kürdistan’da iken sizi ‘iyi’ bilirdim..

Bu ahvâl, sizin serâirinizi (gizli işlerinizi, hilelerinizi, sırlarınızı) bana ‘iyi’ öğretti..

Bâhusus, tımarhâne, bu metinleri bana iyi ‘şerh’ etti..

Hem de, bu hallere ‘teşekkür’ ederim..

Zira; ‘sû-i zan’ makâmında ‘hüsn-ü zan’ ederdim…”

Hem 1916 yıllarında, Rusya’da, Kosturma’daki esaretinde, kampı teftişe gelen Çarlık Rusyası Ordu Komutanı Nikola Nikolayeviç’e karşı, herkes gibi, saygı için ayağa kalkmayarak, büyük bir izzet, hem de celâdetle, “Ben bir Müslüman âlimiyim. İmanlı bir kimse, Cenâb-ı Hakk’ı tanımayan bir adamdan üstündür.. Binaenaleyh, ben sana kıyam etmem!..” der.

Hem 1922 yılında, 1. Meclis’e sunduğu şu meşhur 10 Maddelik Beyannâme ile ilgili, Divan-ı Riyasette, cumhurbaşkanı bulunan Mustafa Kemâl’in, “Sizin gibi kahraman bir hoca bize lâzımdır. Sizi, yüksek fikirlerinizden istifade etmek için buraya çağırdık. Geldiniz, en evvel namaza dair şeyleri yazdınız, aramıza ihtilâf verdiniz...” şeklindeki itiraz ve hiddetine karşı, şiddetle ve hiddetle iki parmağını ileri uzatarak,

“Paşa! Paşa! İslâmiyet’te, imandan sonra en yüksek hakikat namazdır. Namaz kılmayan hâindir, hâinin hükmü merdûttur” der.

Hem de 1943 yılında, İnkılâplar konusunda, kraldan fazla kralcı bulunan, devlet gücünü, hem de makamını kullanarak, kendisini zoraki makamına getirtip, sarığını çıkartıp, başına zorla şapka giydirmek isteyen dönemin Ankara valisi Nevzat Tandoğan’a karşı, “Nevzat! Ben sizin ecdâdınızı temsil ediyorum..” demesi ve ensesini göstererek, valiliğin koridorlarını inletecek en gür bir sadâ ile “Bu sarık, ancak bu başla beraber çıkar!.. Başından bul!” diye haykırması bunun en güzel örneklerini teşkil eder.

Okunma Sayısı: 1685
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı