Hira Dağı’nda saadet güneşi o zaman doğmuştu. Arabistan’ın dağlarına ve kızgın çöllerine hidayetin baharı gelmişti. İki Cihanın Serveri (asm) kırk yaşında idi. 

İlk tebliğini hanımı Hazreti Hatice’ye (ra) yaptı, bu tebliği hanımı memnuniyetle kabul etti ve ilk Müslüman olma şerefine nail oldu.

İkinci tebliği Hazreti Ali (ra) Efendimize yaptı. Hazreti Ali Efendimiz (ra) o zaman çocuk yaşlarında idi. İkinci Müslüman şerefine nail oldu. 

İlk yıllar, büyük sıkıntılarla geçmişti. Daha sonra Medine’ye hicret seyahati başladı. 23 yıl gibi bir zamanda İslâmiyetin nuru sadece Arabistan’ı değil, bütün dünyayı kucakladı.

63 yaşında Peygamberimiz (asm) ebedî âleme gitti. Sonra Hazreti Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman (ra) ve 656 tarihinde Hazreti Ali (ra) hilâfe seçildi.

İslâmiyet güneşi artık bütün topluluklara ulaşıyordu. Bu hidayet güneşi âleme yayılırken olumsuzluklar da yaşanıyordu..

Hariciler ve emsali bir çok gelime bu güzelliklere leke getiriyorlardı. Hz. Ali, Peygamber Efendimizin (asm) damadı idi. İki oğlu, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Peygamberimiz’in (asm) torunları idi. Nesl-i mübareki bu iki koldan devam etti. 

Hayber’in fethinde, kale kapısını tek başına kaldırıp atmış, kırk kişi yerinden kaldıramamıştır. Asr-ı Saadetten sonra, Efendimizin (asm) tabiri ile “ısırıcı bir saltanat” dönemi başlamış, üç halifenin şehadeti ile neticelenen üzücü hadiselerden sonra, İslâmiyet yeryüzüne ışık ve hidayet saçmıştır.

Bu asırda ise, bu kadar keşmekeşlikler içerisinde, asrın müceddidi Bediüzzaman Hazretleri, Kur’ân eczanesinden aldığı ilâçları ile ehl-i imana yazmış olduğu Risaleler ile manevî yaralarına merhem olmuştur.

Hazreti Ali’yi (ra) asırlar boyu ehl-i iman hayırla ve duâlarında yadetmişlerdir.

Mekânı Cennet olsun, Cennet ül Firdevs’te bizleri beraber etsin inşallah.