Yüz yılın başlarında dünyayı kasıp kavuran komünizm, Avrupa’nın da büyük bir kısmını tesiri altına almıştı. Ülkemizi de etkilemek için içte ve dışta büyük gayret ediyorlardı.
Cumhuriyetin ilk yıllarında adeta bu rejimin sistematik halleri uygulandı. Bir partinin altında canlanan bu hareket uzun yıllar ülke gündemini işgal etti.
Rusya’dan destek alan bu ideolojinin temel kavgası “dini bir afyon” olarak lanse etmesi idi. Liderleri değişse de yıllarca bu akım devam etti. Ve, 1991 yılında komünizm çöktü.
Kendi halkını ve tesiri altına aldığı milyonlarca insanın hem canı hem malı ile oynadılar. Fakat “Küfür devam eder zulüm devam etmez”di. Nitekim komünizmin zulmü de fazla devam edemedi.
Berlin Duvarı ile birlikte yıkılıp gitti. Rusya’da yaşayan milyonlarca Müslüman ve insanlık derin bir nefes aldı...
Ülkemizde bir çok elit tabaka ve sanatçı ve siyasiler bu akımın figüranı oldular.
Üstad, “Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir.” diyerek Rus rejiminin yıkılacağını haber veriyordu.
Bu ülkede kominizimin hakimiyetini Risale-i Nur önlemişti. Bu ideolojiden ümidini kesen şer kuvvetler, insanlarımızı sefalet ve sefahat ile batırmaya çalışıyor.
Bunu Bediüzzaman Hazretleri: ”Ahlâkta ve hayatta zulmetli bir dinsizlik fesada ve ifsada başlıyor” diyerek sosyal hayatımızdaki tehlikeyi nazarımıza veriyor.
Rusya işte sonunda Dünya ile hareket etmek için gayret gösteriyor. Moskova meydanında, elli bine yakın Müslüman bayram namazı kılıyor. Binlerce camide ezan sesleri Rusya yı inletiyor.
Elli milyon Müslüman’ın yaşadığı Rusya’nın eski halleri sadece mazide acı bir zulüm olarak hatıralarda kalıyor.