İnsanın kendisini bilmesi kadar asil ve şerefli, güzel ve itibarlı hal yoktur.
Başkalarına söz vermek ve bu sözü tutmamak insanın başkalaşmasına bir adım ve eşik olur; bir de bakmışız ki kimse size verdiği sözleri tutmaz olmuş.
İkiyüzlülük iki yüz tane aynada bir kendi yüzünü görmemek ve görememektir. Riya, yalan, kendini bilmezlik müsaade etmez ki görebilsin.
“Ne ekersen onu biçersin” değil; insanların zihinlerine doğru ya da yanlış, düzgün ya da yamuk nasıl girersen öyle de çıkarsın. Ama bu zamana kadar düzgünden yamuk, doğrudan yanlış çıkmamıştır.
“Eşim benzerim yok” diyenlere bakıyoruz da kendilerini bilmeyenler gibi kendini bilmezleri, benzerleri olarak seçmişler.
Doğruya ve doğruluğa alışmamış olanlar daima yanlışların ve hataların dostları ve arkadaşları olmuşlardır. Sen istediğin kadar “İki yanlıştan bir doğru çıkmaz” de. Hayret etme; iki doğrudan da bir yanlış çıkaranlar çok oluyor zamanımızda.
Vefayı daima kendi çıkarları için kullanmaya çalışanlar bir de bakmışsınız ki Fatih’teki Vefa Bozacısı’nın tezgahındaki boza bardaklarında vefa arıyorlar gibi görürler kendilerini.
Başkalarını doldurarak, yine başkalarına konuşturanlar ve başkaları adına fetvalar ve hükümler verenler; hükümlerinin ve fetvalarının altında illâ ki bir gün ezilirler. Fakat böyleleri için her gün bayram. Durumun farkına bile varmazlar.
A’yı yapacakmış gibi gösterip B’yi yapmak iş olmadığı gibi, iş yapanların da şiarı, özelliği olamaz. Eğer olursa bir gün sizde söylediğinizin nasıl tersine yapıldığının farkına varabilmek bahtiyarlığına erişmiş, ulaşmış olursunuz!..
Velhasıl insan olmanın, insaniyetin, dürüstlüğün, kendini bilmenin, doğruluğun, başkalarının güdümüne girmemenin, şu olup bunu göstermemenin kimseye ne zararı ne de yükü olur.