Kur’ân hizmetinde bulunanların, Risale-i Nurlar’la imanî hizmetler yapmaya çalışanların çok dikkat etmesi lâzım gelen önemli düstur da; hizmet edemiyor, fayda sağlayamıyorsan, Kur’ân, iman, İslâmiyet dâvâsında bulunan ve hizmet etmeye, faydalı olmaya çalışanlara engel olmamak, mani olmamak, onların hızlarını kesmemek, onların yollarına devam etmeleri için eğer bizler bir şey yapamıyorsak; var gücümüzle onları alkışlamak ve desteklemek.
Faydamız yoksa zararımız da olmasın!..
Uhrevî olan ve yüzde doksan dokuz meyveleri ahirette koparılacak bir hizmet-i nuriyede, kimler neyi paylaşamıyor ki… Uhuvvet dairesi çok geniş, uhuvvet ve ahirete dair hizmet ve mükâfat makamları da çok geniş… Samimane, ihlâsla, uhuvvetkârane, aşk ve şevkle elde edilemeyecek imanî gizli hazineler, manevî makamlar ve uhrevî faideler alabildiğine çok ve çeşitli… Hem her hizmet gönüllüsünün severek yapabileceği, koşup koşturacağı o kadar sevimli ve hoş işler var ki: Gerçek manada bir şakird dönüp de bir diğer arkadaşına, kardeşine hased edecek, kıskanacak bir hal de gözükmüyor… Herkes kendi üzerine düşen işleri, kardeşane, samimî ve uhuvvetkârane yaptı, yerine getirdi de, hizmette yol arkadaşlarına hor bakmak, onların açıklarını bulabilmek için çeşitli hallere girmek mi yapılacak iş olarak, vazife olarak kaldı? Yazık olur… Hem hizmete hem de kendisine…
Hased, gıpta veya aşırı özenmek manevî olan sevaplar ve mükâfatlar, hizmetteki makamlar için olmamalıdır. Esas itibariyle hizmetlerde çalışmak, koşturmak, hizmetlerden müsbet faydalı, güzel neticeleri almaya çalışmak ve bu hallere gaye ve maksatlarımızda yer vermek lâzımdır.
Kimse kimseyi hizmette yapılan işlerden dolayı gerçek dışı olarak kötüleyemez, hased edemez, gıpta edemez, kıskanamaz ve yalanlayamaz… Belki doğrulayıcı, tamamlayıcı, tamir edici, şevk ve ümit verici olabilir. Veya bu rollere bürünmeye çalışır.
Hizmette ahiret mizanı kurulmuş da, kim neyi ne kadar yaparsa o kadar kazancı vardır diye bir mesele düşünülemez bile. Allah’ın tahsin, takdir ve inayetiyle husûle gelen ve istihdam-ı İlâhî ile neticeler alınabilen bir iman, Kur’ân ve İslâmiyet hizmetinde; rekabete, müzahemeye, ihtilâflara, menfaatdarane hareketlere yer yoktur ve olamaz da!
Daima hizmetlerde birbirini tercih edici olmak, diğerini tamamlayıcı olmak, kucaklamak ve ötelememek, aşk ve şevkle hizmet ve himmetlerinin artması için daima alkışlayıcı ve takdir edici olmak; bütün menfi hal ve hareketlerden önce gelmeli ve yapılmaya çalışılmalıdır.
Tâ ki, kudsî hizmetimizde Cenab-ı Hak muvaffakiyetler ve zaferler nasip etsin.