"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Unutma!

Rifat OKYAY
08 Temmuz 2020, Çarşamba
Rabbimizin Rahman Sûresi’nin yedi ve dokuzuncu âyetlerinde bildirdiği gibi içtimaî hayatımızı, toplum hayatımızı düzenlememiz ve çekidüzen vermemiz gerekmektedir.

Evvelâ çıkarcı olma!.. Şimdi sadece Müslümanlar değil bütün insanlar başlarını iki ellerinin arasına alarak düşünmelidir. Hakkıyla ve hakikaten “Ben ne kadar çıkarcıyım ve bana karşı insanlar ne kadar çıkarcı davranıyor? Ben hangi noktadayım?” cevabını aldıktan sonra da ikili emir âdil ol, âdil davran sorgulamasını yapalım. Ben hem kendime hem de başkalarına karşı ne kadar âdil davranıyorum? 

Bu emr-i İlâhî karşısında ne kadar duyarlıyız? Ne kadarını yerine getirebiliyoruz, kendi kendimizi kontrol edip, sonra başkalarının adaletine bakmamız lâzım.

İnsan bu yaşadığı müddetçe insaniyetin gereği olan her şeyi isteyecek ve yapmaya çalışacaktır. Burada ölçümüz kanaat olmalıdır. Kanaatkârane istemek ve hayatı daha dahalarla acılaştırmamak gerekiyor. Burada kanaatin yanında elbette ki kendini beğenmek, kibirli olmanın da büyük tesiri var. Daha dahalar insanı kibirli yapar. Sonra da görüyorsunuz işte yirmi birinci asırda herkes en çok şu cümleyi kullanıyor: “Ben de şu var, bu var… Sen de var mı?” Sadece ve sadece gösterişe, kendini bilmezliğe ve zavallılığa dayalı bir ahlâkî çöküntü. Burada en büyük tesiri alacak olan din ve dini yaşama faktörünün maalesef çok eksik, yanlış ve yaşanamamış olmasını görürüz.

Sosyal hayatımızın her tarafını, her yaptığımız işi, konuşmayı; göstermelik işler ve beylik lâflar, sözler kaplamış ve adeta bir görünmez sur gibi çevirmiş. Meselâ şu söz çok yaygın ve dikkati çeker: “İyilik yap, denize at. Balık bilmezse Hâlık bilir.” Yok öyle değil!.. Allah’ın emrettiği şekilde iyilik yap. Kulları da Allah için iyilik yapıldığını bilsin ki iyilik iyilik olsun. Eh! Bundan sonra geriye kalan balığın bileceği, alığın bileceği göstermelik, ilânatı yapılmış: Kimseye söylemiyorum, ama Allah biliyor, bir senden başka kimseye söylemiyeceksin diye duyurduğun ne varsa hepsini denize at!..

“Lâ taknâtun min rahmetillah…” Yaratılmış bu insanlara ne oluyor yahu!.. Hele hele Müslüman, muvahhid ehline ne oluyor dersiniz?... Bir yeis, bir ümitsizlik, bir karamsarlık, bir boynu büküklük… Ne oldu da şimdiye kadar bütün işlerin, bütün fiillerin, beklentilerin, isteklerin aklına bile getirmeden oluyor, yapılıyor ediliyor da şimdi ne oldu da küçük bir dünya emeli, arzusu için menfaati için birdenbire olmuyor, olmayabilir, olmazsa diye ümidsizliğe, yeise kapılıp; üzülüyor ve kendi kendine kahırlı bir elem duyuyormuşsun gibi ah, vah, of of diyorsun. Unutma, Hâlık-ı Kâinat birdir, her şeyin dizgini O’nun elindedir. Her şey O’nun emriyle meydana gelir ve her iş, O’nun emriyle halledilir.

Okunma Sayısı: 1442
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı