"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Allah’ı tanımayan, Mi’raca nasıl inanacak?

Risale-i Nur'dan
15 Mart 2021, Pazartesi
Şimdi makam-ı istimada olan mülhide bakıyoruz:

Hatıra geliyor ki, o mülhid kalbinden der: “Ben Allah’ı tanımıyorum, Peygamberi bilmiyorum; nasıl Mi’raca inanacağım?”

Biz de deriz ki: Madem şu kâinat ve mevcudat var ve içinde ef’âl ve icad var. Hem madem muntazam bir fiil failsiz olmaz, manidar bir kitap kâtipsiz olmaz, sanatlı bir nakış nakkaşsız olmaz. 

Elbette, şu kâinatı dolduran ef’âl-i hakîmânenin bir faili ve yeryüzünün mevsim be mevsim tazelenen hayretfeza nukuşlarının, manidar mektubatının bir kâtibi, bir nakkaşı vardır.

Hem madem bir işte iki hâkimin bulunması o işin intizamını bozuyor. Hem madem sinek kanadından tâ semavat kandiline kadar mükemmel bir intizam var. Öyle ise o Hâkim birdir. Bir olmazsa –çünkü her şeyde sanat ve hikmet o derece acibdir ki, o şeyin Sânii, her bir şeye muktedir olacak, her bir işi bilecek bir derecede Kadîr-i Mutlak olmak lâzım gelir; öyle ise, bir olmazsa– mevcudat adedince ilâhların bulunması lâzım gelir. O ilâhlar hem birbirine zıt, hem birbirine misil olacaklar ve o hâlde şu acib intizam bozulmamak yüz bin defa muhaldir.

Hem madem şu mevcudatın tabakàtı, bir ordudan bin defa daha muntazam bir emir ile hareket ettiği bilbedahe görünüyor. Yıldızların, güneş ve kamerin muntazaman hareketlerinden tut, tâ badem çiçeklerine kadar her bir taife o kadar muntazam, o kadar mükemmel bir surette Kadîr-i Ezelî’nin o taifeye verdiği nişanları, formaları, güzel libasları ve tayin ettiği harekâtı, bin defa ordudan daha muntazam bir tarzda izhar ediyor. Öyle ise, şu kâinatın, mevcudatı O’nun emrine bakar ve imtisâl eder, perde-i gayb arkasında bir Hâkim-i Mutlak’ı vardır.

Hem madem o Hâkim, bütün yaptığı icraat-ı hakîmâne şehadetiyle, hem gösterdiği âsâr-ı haşmetle, bir Sultan-ı Zülcelâl’dir. Hem gösterdiği ihsanat ile gayet Rahîm bir Rab’dir, hem izhar ettiği güzel sanatlarıyla sanatperver ve sanatını çok sever bir Sâni’dir. Hem gösterdiği tezyinat ve merakaver sanatlarıyla zîşuurların nazar-ı istihsanını âsârına celb etmek isteyen bir Hâlık-ı Hakîm’dir. Hem hilkat-i âlemde gösterdiği muhayyirü’l-ukùl tezyinatın ne demek olduğunu ve mahlûkat nereden gelip nereye gideceğini, rububiyetinin hikmetiyle zîşuura bildirmek istediği anlaşılıyor. Elbette bu Hâkim-i Hakîm ve Sâni-i Alîm, rububiyetini göstermek ister.

Hem madem bu kadar gösterdiği âsâr-ı lütuf ve merhamet ve garaib-i sanat ile zîşuura kendini tanıttırmak ve sevdirmek ister; elbette zîşuurlardan arzularını ve onlardaki marziyatı ne olduğunu bir mübelliğ vasıtasıyla bildirecektir.

Sözler, Otuz Birinci Söz, s. 637

LÛ­GAT­ÇE:

âsâr-ı haşmet: Heybetin, büyüklüğün eserleri.

imtisâl etmek: Emre tamamen uyma, gerekeni yapma.

makam-ı istima: Dinleme makamı, konumu.

marziyat: Allah’ın rızasını kazandıracak hâl ve hareketler.

muhayyirü’l-ukùl: Akılları hayrette bırakan.

mübelliğ: Tebliğ eden, haber veren, bildiren.

mülhid: Dinsiz, kâfir.

nazar-ı istihsan: Beğenerek bakma.

rububiyet: Allah’ın, yarattığı bütün varlıkların ihtiyaçlarını gidermesi, onları sevk, idare ve terbiye edip hâkimiyeti altında bulundurması.

Sâni: Her şeyi sanatlı bir şekilde yaratan Allah.

zîşuur: Şuur sahibi.

Okunma Sayısı: 2317
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    27.3.2021 03:19:36

    "Biz de deriz ki: Madem şu kâinat ve mevcudat var ve içinde ef’âl ve icad var. Hem madem muntazam bir fiil failsiz olmaz, manidar bir kitap kâtipsiz olmaz, sanatlı bir nakış nakkaşsız olmaz. " Bütün bu faaliyetler, düzenli işler ister istemez tevhide çağrı yapıyor...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı