"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hizmetin mükâfatı hizmet içinde derc edilmiş

Risale-i Nur'dan
14 Ekim 2019, Pazartesi
Ey sa’y ve ameldeki lezzet ve saadeti bilmeyen tembel insan! Bil ki, Cenab-ı Hak, kemal-i kereminden, hizmetin mükâfatını hizmet içinde derc etmiştir.

SEKİZİNCİ NOTA

Ey sa’y ve ameldeki lezzet ve saadeti bilmeyen tembel insan! Bil ki, Cenab-ı Hak, kemal-i kereminden, hizmetin mükâfatını hizmet içinde derc etmiştir. Amelin ücretini nefs-i amel içinde koymuştur. İşte bu sır içindir ki, mevcudat, hatta bir nokta-i nazarda câmidât dahi, evâmir-i tekviniye tabir edilen hususî vazifelerinde, kemal-i şevk ile ve bir çeşit lezzet ile evâmir-i Rabbaniyeyi imtisal ederler. Arıdan, sinekten, tavuktan tut, tâ şems ve kamere kadar her şey kemal-i lezzetle vazifesine çalışıyorlar. Demek hizmetlerinde bir lezzet var ki, akılları olmadığından akıbeti ve neticeleri düşünmeden, mükemmel vazifelerini îfâ ediyorlar.

Eğer desen: “Zîhayatta lezzet kabildir. Cemâdâtta nasıl şevk ve lezzet olabilir?”

Elcevap: Cemâdât kendi hesaplarına değil, onlarda tecelli eden esma-i İlâhiye hesabına bir şeref, bir makam, bir kemal, bir güzellik, bir intizam isterler, arıyorlar. O vazife-i fıtriyelerinin imtisalinde, Nurü’l-Envar’ın isimlerine birer ma’kes, birer âyine hükmüne geçtiğinden tenevvür eder, terakki eder.

Meselâ, nasıl bir katre su, bir zerrecik cam parçası, zatında ziyasız, ehemmiyetsiz iken, sâfî kalbiyle güneşe yüzünü çevirse, o vakit o ehemmiyetsiz, ziyasız katre ve cam parçası, güneşin bir nevi arşı olup senin yüzüne de tebessüm eder. İşte bu misal gibi, zerrat ve mevcudat, cemal-i mutlak ve kemal-i mutlak sahibi olan Zat-ı Zülcelâl’in isimlerine vazifeperverlik cihetinde âyine olmalarıyla, o katre ve zerrecik şişe gibi gayet aşağı bir dereceden gayet yüksek bir derece-i zuhura ve tenevvüre çıkıyorlar. Madem vazife cihetinde gayet nurânî ve yüksek bir makam alıyorlar; lezzet mümkün ve kabil ise, yani hayat-ı ammeden hissedar iseler, “Gayet lezzetle o vazifeleri görüyorlar” denilebilir.

Vazifede lezzet bulunduğuna en zâhir bir delil: Sen kendi âzâ ve duygularının hizmetlerine bak. Her biri, beka-i şahsî, beka-i nev’î için ettikleri hizmetlerinde ayrı ayrı lezzetleri var. Nefs-i hizmet, onlara bir telezzüz hükmüne geçiyor. Hatta hizmeti terk etmek o uzvun bir nevi azabıdır.

Mesnevî-i Nuriye, Zühre, s. 177-178

LÛ­GAT­ÇE:

câmidât: cansızlar.

cemâdât: cansız varlıklar.

derc etmek: koymak.

evâmir-i Rabbaniye: Allah’ın terbiye ve idare kanunları.

evâmir-i tekviniye: yaratılışla ilgili emirler, işler.

imtisal: emre tamamen uyma, gerekeni yapma, alınan emre boyun eğme.

kamer: ay.

kemal-i lezzet: lezzetin mükemmelliği, tam ve mükemmel lezzet.

ma’kes: ayna.

nefs-i amel: amelin kendisi, amelin tâ kendisi.

Nurü’l-Envar: tüm aydınlık ve ışıkların kaynağı, nurların nuru olan Allah.

sa’y: iş, çalışma, çabalama.

şems: güneş.

tenevvür: nurlanma, parlama, aydınlanma.

terakkî: ilerleme.

vazife-i fıtriye: fıtrî vazife, yaratılıştan gelen vazife.

zîhayat: hayat sahibi.

ziya: ışık.

Okunma Sayısı: 3502
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı