Evvela: Mevlid-i Şerifinizi ruh u canımızla tebrik ediyoruz. Ve muvaffakiyetinizi ve Nurların fevkalade tesirli intişarlarını sizlere müjde ediyoruz. Ve Nurcuları tebrik ediyoruz.
Emirdağ Lahikası, s. 404
***
Üçüncü Kısım
İrhasattan, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın velâdeti hengâmında vücuda gelen harikalardır ve hâdiselerdir. O hâdiseler, onun velâdetiyle alâkadar bir surette vücuda gelmiş.
Hem bi’setten evvel bazı hâdiseler var ki doğrudan doğruya birer mu’cizesidir. Bunlar çoktur. Numune olarak, meşhur olmuş ve eimme-i hadis kabul etmiş ve sıhhatleri tahakkuk etmiş birkaç numuneyi zikredeceğiz.
Birincisi: Velâdet-i Nebevî gecesinde, hem annesi, hem annesinin yanında bulunan Osman ibni As’ın annesi, hem Abdurrahman ibni Avf’ın annesinin gördükleri azîm bir nurdur ki üçü de demişler: “Velâdeti anında biz öyle bir nur gördük ki o nur maşrık ve mağribi bize aydınlattırdı.”
İkincisi: O gece Kâbe’deki sanemlerin çoğu, baş aşağı düşmüş.
Üçüncüsü: Meşhur Kisranın eyvanı, yani saray-ı meşhuresi o gece sallanıp inşikak etmesi ve on dört şerefesinin düşmesidir.
Dördüncüsü: Sava’nın takdis edilen küçük denizinin o gecede yere batması ve İstahrâbâd’da bin senedir daima iş’al edilen, yanan ve sönmeyen, Mecusîlerin ma’bud ittihaz ettikleri ateşin velâdet gecesinde sönmesi…
İşte şu üç dört hâdise işarettir ki o yeni dünyaya gelen zat, ateşperestliği kaldıracak, Fars saltanatının sarayını parçalayacak, izn-i İlâhî ile olmayan şeylerin takdisini men edecektir.
Beşincisi: Çendan velâdet gecesinde değil, fakat velâdete pek yakın olduğu cihetle, o hâdiseler de irhasat-ı Ahmediyedir (asm) ki Sure-i “Elem tera keyfe”de nass-ı kat’î ile beyan edilen “Vak’a-i Fil”dir ki Kâbe’yi tahrip etmek için, Ebrehe namında Habeş meliki gelip, Fil-i Mahmudî namında cesim bir fili öne sürüp gelmiş. Mekke’ye yakın olduğu vakit fil yürümemiş. Çare bulamamış, dönmüşler. Ebabil kuşları onları mağlûp etmiş ve perişan etmiş; kaçmışlar. Bu kıssa-i acibe, tarih kitaplarında tafsilen meşhurdur. İşte şu hâdise, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın delâil-i nübüvvetindendir. Çünkü velâdete pek yakın bir zamanda, kıblesi ve mevlidi ve sevgili vatanı olan Kâbe-i Mükerreme, gaybî ve harika bir surette, Ebrehe’nin tahribinden kurtulmuştur.
Mektubat, 19. Mektub, s. 214
LÛGATÇE:
bi’set: peygamber olarak gönderilme.
çendan: gerçi.
delâil-i nübüvvet: Peygamber Efendimizin (asm) peygamberlik delilleri.
eimme-i hadis: hadis imamları; hadis âlimleri.
eyvan: köşk, saray.
inşikak etmek: yarılmak, bölünmek.
intişar: yayılma, neşrolma.
irhasat-ı Ahmediye: Hz. Muhammed’in (asm) peygamberliğinden önce meydana gelen ve peygamberliğine işaret eden harika hâller.
iş’al edilen: yakılan, tutuşturulan.
Kisra: eskiden İran hükümdarlarına verilen ad.
mağrib: batı.
maşrık: doğu.
sanem: put.
velâdet: doğma, dünyaya gelme.
velâdet-i Nebevî: Peygamber Efendimizin doğumu,
dünyaya gelişi.