"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya Cemaatini de çok seviyorum

17 Ağustos 2020, Pazartesi 00:18
Vefat eden ve 1 Ağustos’Ta (2020) duâlarla uğurlanan Cafer Çim Ağabey, hatıralarını Yeni Asya’ya anlatmıştı: “Bu dairenin içerisinde Risale-i Nurlar’ı okuyan herkes kardeşimizdir. Meslek ve meşreb konusunda farklılıklar olabilir. Bunları tolerans ve anlayışla karşılamamız lâzım. Ben Yeni Asya cemaatini de çok seviyorum. “

Cafer Sadık Çim Abinin ardından (3)
Röportaj: NEJAT EREN

[email protected]

***

Şu anda farklı Nurcu grupları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben bu ayrılıklara hiç taraftar değilim. Farklı gruplar farklı hizmet sahalarında hizmet etmeleri en büyük isteğimizdir Üstadımız da bu konuda hizmetlerin genişleyeceğini ve çok farklı hizmet sahalarının açılacağını buyurmuştu. Eğer Nur Talebeleri bunu anlar ve her birine “iş bölümü, taksim-ül amal” olarak hizmet ve faaliyet alanları oluşmuştur şeklinde değerlendirirlerse görürlerse mesele yok. Doğru olan da budur. Ama birbiriyle uğraşmaya işi dökerlerse ne kendilerine ne de çevrelerine bir faydası olmaz. 

Yalnız burada şu dikkatimi çekiyor. Bizim yaşadığımız günlerde tam bir birlik ve beraberlik vardı. İhlâs Risalesi’ndeki düsturlar bizzat okunuyor, yaşanıyor ve tatbik ediliyordu. İhlâs her şeyin önündeydi.

“Şu anda ise, cemaatlerde maddî konulara bir odaklanma var. Bu doğru değil. Bunu hoş görmüyorum.

Birlik ve beraberliğin sağlanması için her grubun ileri gelenlerinin bir araya gelip görüşüp bu gibi “İhlâs ve uhuvvetin” öne çıkarılması ve tali ve gereksiz meselelerin halledilmesi lâzım. Çünkü grupların üst kadrolarında bunlar olmayınca alt kademelerde muhalefet oluyor, bu hoş değil. Lüzumsuz dedikodular çıkıyor. Ben cemaat, meslek, meşrep ayırımı yapmadan Nur Dairesi’ndeki bütün cemaatlerle bir abi olarak hep irtibatımızı devam ettirdim, devam ettiriyorum.

RİSALE-İ NUR OKUMA METODU

Risale-i Nur okuma metodu hakkında neler söylersiniz?

Lâhikaları çok dikkatli okuyun! Ben Risale-i Nurlar’ı, okumada, anlamada, yaşamada bu hizmetin neresindeyim diye herkes kendisini muhasebeye çekmesi lâzım. Bu konuda ileride gelecek gençlerin inşallah bu problemleri aşacağını tahmin ediyorum. Yalnız yazarak çalışmada ve yazmada biraz uzak kalındı. Buraya biraz dikkat etmek lâzım. Ben şahsen, yazarak not tutarak okuma ve yazmanın çok büyük faydasını gördüm. Eski Ağabeylerin bu konudaki tecrübeleri önemlidir. Gençlerin de yeni plân ve programları olmalıdır vardır da! Bütün bunları bir arada mezcedip, birleştirip daha iyi ve daha faydalı tarzlar bularak bundan faydalanmak lâzım.

“Osmanlıca yazan kardeşlerimiz bu konuda büyük bir boşluğu dolduruyorlar onları takdir ediyorum.” Bu arada biz de 16 Aralık 2004 tarihli gazetede İhsan Kasım abinin, Arapça yayınlanan Arap Dünyası’nda geniş okuyucusu olan “Şark-ul Avsat” Gazetesi’nde Risale-i Nurlar’ın Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü sağlamasında büyük katkısı olduğu şeklindeki demecinden bahsediyordu hatırlattık onu da takdirle karşıladı.

GENÇLERE TAVSİYELER

Son tavsiyeniz nedir?

İhlâs, muhabbet, tesanüd, istikamet, itimad, tevekkül, gayret ve teslimiyet bu dâvânın özüdür. Herkes kendi hizmetine baksın. Diğer kardeşlerin hizmetlerini tenkit ve tenkis etmeye çalışmasın. Farklılıklara ve mizaçlara saygı göstersin. Farklı grupların farklı hizmetlerini takdirle karşılayalım birbirimizle uğraşmayalım. Enerjimizi boşuna harcamayalım. Gıybete girmeyelim. Risale-i Nur Hizmetlerine odaklanalım.

Ben şu anda 82 yaşındayım. Her Nur Talebesini bir evlât olarak kabul ediyorum. Zaten kim olursa olsun onları yaptıkları hizmetleri ile birlikte seviyorum. Birbirimizi ziyaret edelim. Turgutlu bir zaman burada hizmetlerin merkeziydi. Burada bir savcı vardı. Okuldan doktor bir Nur Talebesinin arkadaşıydı. Bu arkadaşlık ve yakınlık yüzünden bize bu konularda çok yardımcı oldu. Turgutlu’da bir sıkıntı olunca bize yardımcı oluyordu. Aslında hiç derslere filan gelmiyordu. Ama müsbet manada hizmetlere katkıda bulunuyordu. Tayin olup gittiği zaman “nasıl yardımcı olabildim mi?” diye benden değerlendirme aldı.

Eskiden beri bu hatıraları çok anlatıyorum. Sadece hizmete katkısı olsun diye anlatıyorum. Çünkü şu anda her köyde bile on–on beş Nurcu kardeş var. Hepsinin arabası var. Bunlar bizleri çok memnun ediyor. Çünkü bunlar büyük imkân ve fırsatlar. Bizim zamanımızda bu kadar çok imkânlar ve fırsatlar yoktu. Allah’a şükür bugünlere geldik. Ben sizlere hep duâ ediyorum. Sizler de bizlere ve bütün hizmet edenlere duâ edin. Çünkü hizmet edenlerin duâları makbuldür.

Sungur Abi bir defa buraya gelmişti, ben de gittim orada bir kardeşimiz bir şey söyledi. O benim çok hoşuma geldi. O kardeşin tesbiti şuydu. “Eşyanın yenisi makbuldür. Ama insanın eskisi makbuldür! Çünkü çok tecrübe ve birikimi var!” Bu söz benim çok hoşuma geldi.

Bütün eski abi ve arkadaşları bir arada toplasanız çok iyi olur. Böyle bir dâvete ben de icabet ederim. Bu sadece eski abilerden hizmette olanlar dar çerçevede bulunanlarla olmalı. Daha geniş manada; “Şahs-ı manevî” dairesinde çok büyük bir dâvet olursa ben oraya da gelirim.

Ben Yeni Asya cemaatini de çok seviyorum. Herkese söylüyorum ve ayrım yapmıyorum. Bu dairenin içerisinde Risale-i Nurlar’ı okuyan herkes kardeşimizdir. Meslek ve meşreb konusunda farklılıklar olabilir. Evde aile içerisinde bile sıkıntılar olabiliyor. Bunları tolerans ve anlayışla karşılamamız lâzım.

Abilerden sizi arayıp soran var mı?

“Şu aralar pek fazla uğrayan ve arayan soran yok. Ara sıra uğrayanlar oluyor. Eskiden daha çok arayan ve uğrayan oluyordu. Son gelişen hadiselerde cemaatler arasında maalesef bazı muhalefet hissi çıktı.” diyor. 

Biz de ayırım yapmadan Yeni Asya olarak kendi hizmetlerimize odaklandığımızı, İhlâs Risalesi’nin başındaki herkes kendi mesleğinin muhabbetiyle hareket etmesi lâzım geldiğini ve herhangi bir ayırım yapma noktasında olmadığımızı beyan edince bunu takdir ve teyit ediyor.

Yine hatıralarında; “Lâtin harfleriyle basılan ilk Risale-i Nur Eseri’nin “İhlâs Risalesi” olduğunu ve bunu Salih Özcan’ın Sinan Matbaası’nda bastırdığını aktarmıştı. O ilk baskının bir tane nüshasının da evinde olduğunu söylemişti. Bu baskının ilk nüshası 1956 yılında olduğunu beyan etti. Risale-i Nurlar’ın 1957 yılında umumî şekilde basılmaya başladığını anlattı. Fakat bu ilk baskıları Salih Özcan, Üstad’a haber vermeden bastırmış. Bu habersiz baskılarda çok yanlışlar olduğu, orijinal kelime ve ifadelerin yerine “Türkçeleşmiş” ifadeler kullanıldığını gören Üstad bunu fark edince; “Bunları geri toplayın. Bu baskılar asıllarına uygun değil” diyerek bu baskıları geri toplattırıyor. Habersiz basılan nüshalardaki bu yanlışlar için de Üstad Hazretleri; “Böyle yanlışlıklar yapmayın!” ikazını yapıyor. Cafer Abi burada; “bu meseleden benim de haberim var. Daha sonra Sungurlar ve Üstadın yakın talebeleri bu konunun üzerinde hassasiyetle duruyorlardı. Külliyatı Üstadın dediği tarzda bastırmaya başladılar. Risale-i Nur Eserleri’nin asıllarının aynen korunması hakkında Üstad’ın hassasiyetine ben şahidim” dedi.

Bu arada Cafer Abi şu hatırayı da anlattı. “Fethullah Gülen, bu cemaate 1966 yılında geldi. Kitaplardaki bazı bahisleri “Türkçeleştirme” konusunda bazılarına yanlış tesir etti” dedi.

İttihad Gazetesi’nin 1968’lerde yayına başladığını, 1975’lerde Sözler Yayınevi’nde ilk olarak Risale-i Nur eserlerinin basılmaya başladığını söyledikten sonra; Risale-i Nurlar’ı sadeleştirme adı altında farklı bir plan yapıldığına da işaret etti.

Devamlı olarak dediği “Nura hizmet eden bütün insanlara duâ ediyorum. Kim Üstad’ı tanımış orada yok oluyorsa onlar benim kardeşimdir. Üstad’ın sadece bir grup insanın, Nurcu grupların bir Üstad’ı olmadığını, bütün Müslümanların ve insanlığın bir ortak değeri olduğunu ifade edince bu fikrimizi de teyit edip desteklemişti.

Başta en son ahiret âlemine uğurladığımız Cafer Sadık Çim ve Mehmet Özkan Ağabeyler olmak üzere manen terhis tezkeresini alan bütün Nur Talebelerine duâ ediyoruz. Makamları Cennet olsun. Allah taksiratlarını affetsin. Yakınlarına ve geride kalanlarına eksik kalan hizmetleri tamamlayacak gayret ve himmet versin. Amin. 

—SON—

Okunma Sayısı: 4410
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali R. Yardimoglu

    17.8.2020 07:35:23

    Nur kardesligi, hem bolunmeleri ve hem de zulme riza gosteren zalim siyasetine taraftar olmayanlari dehsetli tahkir edenleri, ahireti icin onlari yargilayip ebeden mahkum edenleri, musaade edilmis olan mesreb farkliligi kategorisine koyamaz; o oraya sigismaz. Gerci, rahmetli Cafer Sadik Cim agabey' in de mulahazasi, kabul edilebilen, mubah olan, mesreb farkliliklarinadir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı