Benim açımdan gezi güzergâhımızın Bediüzzaman’ın esaret yolculuğunun üzerinde olması, Tiflis’te Şeyh San’an tepesindeki Rus polisi ile ilgili olan hatırası gibi unsurlar ayrı bir ehemmiyet taşıyordu.
GEZİ: Gürcistan ve İran Gezi Notları - 1
Sebahattİn YAŞAR
KOMŞULARIMIZIN KAPISINI ÇALDIK; KOMŞU KOMŞU
GİRİŞ:
Türkiye mozayiği bir otobüsle, sekiz günde Türkiye, Gürcistan ve İran’ı gezdik, gördük, yazdık.
Öncelikle ifade edeyim ki, gezi sonrası ulaştığım kanaati öncesinden tahmin etmem mümkün değildi. Coğrafyalarla, toplumlarla, pekçok farklılığa sahip insan kesimleriyle ilgili bu kadar yaygın önyargıların olduğu bir dünyada böyle gezilerin ne büyük bir fonksiyon icra ettiğini bizzat kendim de tecrübe ettim. Hele hele nur talebeleri gibi güzel eserler okuyan insanların, toplum kesimleri ile daha bir iç içe olması gerektiğini yakinen hissettim. Satırların konuştuğu kadar, insanî ilişkilerin de konuşmasının toplumlar için ne de çok gerekli olduğunu fark ettim. Yani şöyle düşünün; sizin gibi düşünmeyen, sizin gibi yaşamayan, hayatı, olayları sizin gibi algılamayan bir insanla veya insanlarla en fazla kaç gün geçirebilirsiniz? Bu tabii ki, sizin karşı tarafınız için de geçerli. Yani sizin gibi bir insanla, sizin gibi olmayan bir insan sizinle kaç gün geçirebilir? Bu sorgunun çok anlamlı olduğunu fark ettim.
Tabii burada kurduğum cümleler haliyle benim açımdan kurulan cümleler olacaktır. Herkes kendi penceresinden hayatı görür ve değerlendirir. Size göre öyle, diğerine göre böyle. Bu normal olandır.

Ekibimizde eskiden tanışıklığı olan dostlar vardı. Gezi esnasında daha derin konuşmalar, birbirimizi anlamalar sağlantı. Zaten geziyi anlamlı kılan şey de bu idi.
Benim açımdan gezi güzergâhımızın Bediüzzaman’ın esaret yolculuğunun üzerinde olması, Tiflis’te Şeyh San’an tepesindeki Rus polisi ile ilgili olan hatırası gibi unsurlar ayrı bir ehemmiyet taşıyordu. Bilindiği üzere Bediüzzaman 1. Dünya Savaşı’nda Bediüzzaman Medresesini kapatıp talebeleriyle birlikte Van’da Ruslara karşı savaşa katılır, Van’ın düşmesi üzerine buradan 300 gönüllü talebesiyle birlikte Bitlis’e gider. Orada savaşmaya devam eder. Bitlis de düşer. Bu esnada pek çok talebesi şehit olur. Bediüzzaman, otuz altı saat boyunca şiddetli soğuk, kar, tipi içerisinde yaralı bir şekilde Bitlis deresinde teslim olmadan gizlenir. Talebelerini yanından gönderir ve kendisi burada direnmeye devam eder, sonunda Rus askerleri onu teslim alır. Yaralı ayağı nedeniyle on beş gün Bitlis’te tedavi görür ve sorguda tutulur. Sonra yanında Said isimli talebesiyle birlikte esaret yolculuğu başlar. Tatvan, Gevaş, Van, Mahmudiye güzergahından on yedi günlük bir yolculukla İran’ın Hoy şehrine ve buradan da Culfa üzerinden Tiflis’e ulaşır. Tiflis’ten trenle yüz kişilik esir kafilesiyle Kostroma şehrine ve buradan da Volga nehri kıyısındaki büyük esir kampına sevk edilir. Yaklaşık iki buçuk yıla yakın esir hayatı yaşayan Bediüzzaman Petersburg yoluyla Varşova, Viyana ve oradan da Sofya üzerinden 1918 tarihinde İstanbul’a gelir. Ve Bediüzzaman’ın hayat serüveni böylece devam eder.

Bediüzzaman'ın Rus polisi ile hatırasının geçtiği Şeyh San'an tepesi şehre hakim bir pozisyonda. Burada büyük bir yayın kulesi var ve kilisesi olmayan tek tepe.
Hatıraları yâd etmeden olmaz
Görüldüğü üzere bu güzergâhta pek çok tarihî kahramanlık hikayeleri yer alıyor. Buralardan geçerken, bu hatıraları yâd etmemek olmaz. Bu duygularla bu gezimiz daha bir anlam kazanıyordu. Mirasyedi olan bizler çoğu kez bu yaşanan ağır hayat şartlarını, milleti ve memleketi için yapılan fedakârlıkları görmeden, hissetmeden buralardan geçip gidiyoruz. Belki bu geziyi gerçekleştiren arkadaşlarımız da gezi sonrası geriye dönüp baktıklarında bu kahramanlık öykülerini de yeniden bir ele almak isterler. Ve evlatları hür yaşasın diye kendilerini feda eden tarihi şahsiyetleri insafla değerlendirirler.

Size önce gezi turumuzun gelişmesiyle ilgili düşüncelerimi anlatmalıyım. İskenderun’dan kıymetli Bestami Hocam, ‘Hocam Gürcistan, Azerbaycan ve İran turumuz var, katılır mısınız?’ deyince, heyecanlandım. Çünkü daha önce Kafkaslar bölgesine gitmemiştim. Tur, otobüsleydi. Bu da ayrı bir heyecandı. Tabii bir o kadar da soru işaretleri vardı? Sekiz günlük otobüs yolculuğu nasıl olacak, kimler katılacak gibi…
Bismillah
Neyse ki biz o akşam eşim ve küçük kızımla birlikte konuyu istişare ettik. Ve ‘bismillah’ diyerek karar verdik. Kararımızı tur organizatörü hocamıza ilettik. O da bize ‘Eğer çevrenizden arkadaşlarınıza söylerseniz, tanıdıklarla yolculuk yapmak daha zevkli olur.’ dedi. Biz de çevremizdeki arkadaşlara bilgi verdik ve böylece süreç başladı. Bizde on bir kişilik bir ekip oluştu. Ama diğer illerden katılımcıların kim olduğunu bilmiyorduk.Artık whatsapp grubumuz oluştu ve katılımcılar yavaş yavaş netleşiyordu. Bizim de gurubumuzda tanıdıklar, tanıdıkların tanıdıkları gibideğişik meslek gruplarında beyefendiler, hanımefendiler vardı. Tabii ki her insan ayrı bir âlem, kimin hangi duyguda düşüncede olduğunu bilemiyorsun. Ama neticede hepsi Türkiye mozayiğinin içinde insanlardı. Belki de böyle birliktelikleri böyle çeşitlilikler anlamlı kılıyordu.
Birlikte yolculuklar önyargıları kırıyor
Daha yakından tanışmak için yolculuk, alışveriş, komşuluk şart derler.
Görünüm, bir otobüs içerisinde Türkiye mozayiği bir grupla komşu üç ülkeyi kapsayan bir gezi idi. Kim ne ile karşılaşacak kimse bilmiyordu. Otobüste Türk, Arap, Kürt; alevi, sünni, Nur Cemaatlerden insanlar ve normal vatandaşlardan oluşan bir Türkiye mozayiği vardı. Böyle bir ortamın en büyük kazanımı, elbette birbirini tanımak olacaktı. Böyle ortamlarda gözlemlemenin, konuşmanın, dinlemenin, anlamanın ne büyük bir birikim aracı olduğunu yaşıyorsunuz. Ön yargıların toplum içinde ve insanlar arası ilişkilerde ne derin yaralar açtığı açıktı. İşte bu tanışmaklar, bu önyargıları kıracaktı. En uzak düşündüğün insanın bile temelde aciz, fakir, kusurlu olduğu, şartlar zorlaşınca mümkün değil dediği kavramlara sığınmanın gerekliliği kendini gösteriyordu.

Doğrusu sekiz günlük otobüs yolculuğu ve tur etkinlikleri içinde bir insanın her hali anlaşılabiliyor. Zaafları, güçlü noktaları net görünür hale geliyor. Düşünün ki, süreci farklı okuyup grubu terk ederek yoldan dönenler olduğu gibi, başlangıçta memnuniyetsiz olup, sonrasında iyi ki katılmışım kanaatlerine ulaşanlar da oldu. Farklılıkların birbirini anladığı, dinlediği, sevdiği, saydığı bir ortam oldu. Kendi ülkemiz içinde farklı kültür yapıları konuşunca, görüşünce, birlikte etkinliğe katılınca çok güzel neticelerin ortaya çıktığı görüldü. Tanışmadan, görüşmeden birbirini anlamak kolay değil. Tarihten gelen önyargıları bir kenara koyup yeniden toplum içindeki farklı inançta, kültürde insanlarımızla görüşmenin gerekliliği kendini gösterdi. Böylece yazımın başlarında kazanımlarımızdan da haber vermiş oldum
Genelde aynı düşüncedeki insanlar turlara katılıyor, oysaki böyle renkli ve çeşitliliği olan turlarda çok şeyler öğreniliyor, kazanılıyor. Karşılıklı görüş alışverişleri yapılıyor. Sorular sorulup cevaplar alınıyor. Farklı kültürlere tahammül sağlanıyor. Senin gibi düşünmeyen insanlarla bir arada nasıl zaman geçer, onlarla nasıl yaşanır, kendi değerlerini yaşatırken, başka değerlere de saygı duyma öğrenilir. Zaten bu çağda demokrat insan olmak da bu değil mi?
Güzel olan da kimle konuşursan konuş, hakikatin birleştirici yönü dikkat çekti. Kimse hakikate karşı direnç oluşturmuyor. Hakikatte yakın olmak, inancın, kültürün farklılığına mani değildir. Onun için farklılıkları bir arada tutacak şeyin de hakikat olduğu anlaşılıyor.
DEVAM EDECEK