"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayatına kastedilen hakikat

Sebahattin YAŞAR
23 Ocak 2021, Cumartesi
Hakikati söylemek gerektiği halde söyleyememek, incitir insanı.

Hakikat, hapsolunca, insan da vicdana hapsolur. Hakikî hürriyet, hakikatin hür olmasıdır. Şakiye teslim edilen hakikat, yaşama hakkı tanımaz insana.

Hakikatin yetim kaldığı sahneler küçüklükte başlar. ‘Onun hatırı…’, ‘bunun hatırı…’ diye diye yağmalanır hakikat. Ve bu yağmayı izleyen ve teşvik eden büyükler, bir ömür boyu vicdan azabı çeker, durur.

Hiçbir hatıra feda edilmemesi gereken hakikat, öylece kalır orta yerde. Bozulmamış fıtratlı çocuklar, hakikatin masum koruyucuları oluverir. Doğru haberler ancak çocuklardan duyulmaya başlar. Sonra sonra, büyüklerine benzeyen küçükler türer ortalığa. ‘Sen nereden bileceksin kurtlarla dans etmeyi?’ diye diye, şeytanî bir dünya kurulur ve kirletilir bir bir temiz fıtratlar. Hakikati yıkmayı, doğruyu ezmeyi büyüklerden öğrenir küçükler. Sonra da ‘Neden insanlar bu kadar kötü!’ edebiyatı yapılır durur. Yanlışı savunmak da yine insanın işi. Kendi diktiği abideye tapan insandan başka mahlûk var mı?

Tepelenir kişiye ait çitler. Hukuklar çiğnenir. Birden korunaksız hale geliverir insan. Ve, ‘Başı küçükken ezilmeli yılanın’ diye, neleri ezdiğini bilmemek cehaleti görülür büyüklerin. ‘Ezmek’, bir tapınak gibi hürmet görür cehaletten. İçin için nefsi haz duyar birileri. Cehalete ram olmak bu olsa gerek. Bir de, ‘itaat’ demezler mi bu tabulara. Kimin umuruna tutsak kalmış hakikat?! Hakikatin yanında durmak cesaret ister. Dürüstlerle yalancıların bir türlü anlaşamaması bu uyuşmazlıktan başka bir şey değil.

Hakikati yalnız bırakmayı küçükken öğrettiler bize. Hakikatin sözcülüğünü yapmaya kalkınca, hep kaş göz hareketleri başlardı sağdan soldan. Haddimizi bilmemişsek, misafirler gidince ezme, yoketme hamlesi başlardı bu kez. ‘Sen kendini bir şey mi zannediyorsun?’ diye diye, kendini hiçbir şey zannetmeyinceye kadar, bütün değerlerini çiğneyinceye kadar lâflarla, tavırlarla benzetirlerdi bir güzel. İşte o gün bugündür, kendimizde değiliz. Ve kaybettiğimiz hakikati, hapsolmuş vicdanlarımızda arıyoruz. Ezdiklerimizin hakikat olduğunu geç fark ediyoruz. Emin olun, ne zaman hakikat hür olur, işte o zaman kurtuluruz bir de bu azaptan. Uğrunda çok şey kaybetsek de, hakikatin bayrağını dikmeyi başarmalıyız insanlık burcuna. Başka çıkar yol yok.

Okunma Sayısı: 1835
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı