Arkadaşıma, eski bir dostumuz olan beyefendiyi, hasta olması (yatalak) vesilesiyle, ‘Ziyaret edelim.’ dedim.
Arkadaşım, çok rahat bir şekilde, ‘Evet, gideriz bir helâlleşiriz.’ dedi. Ama bunu derken, ‘O, kesin gidici, bari helâlleşelim…’ kanaati içinde idi. Öyle olmadı. Eski dostumuz yatalak hasta olarak yatmaya devam ediyor, ama ziyareti, helâlleşmeyi erteleyen beyefendi arkadaşım ilgili hasta ile helâlleşemeden gitti. Hesap öyle değildi, ama farklı bir hesap devreye girdi. Belirleyici olan da hep o ‘bir başka hesap’ oluyor.**
Ölüm haberi acıdır. Özellikle genç ve akraba ise daha bir acıdır. Böyle bir haber sonucu taziyeye gidenler, bir ölen arkasından ‘şöyleydi, böyleydi’ gibi düşünceler içerisinde idiler. Ama sonra birden hesapta olmayan bir sonuç devreye girdi ve o kişi için taşıdıkları ölüm düşünceleri kendileri için taşınmaya başlandı. Taziyeye giderken, taziyelerine gidilmeye başlandı. Hesaba katılmayan sonuç, hesabı belirleyen oldu.
Ölüm hadisesinin en fazla hissedildiği yerlerden birisidir, hastaneler. Hastaneye giden sanki ölümün civarına gitmiş oluyor. Bir de durumu ağırsa, zaten ‘gitti-gidecek’ gözüyle bakılıyor. Epeyce bir zamandır hastanede yoğun bakımda bulunan beyefendinin zaman zaman refaketine katılan akrabası hayata veda ediyor. Yoğun bakımdaki beyefendi bir müddet sonra iyileşip hayatına kaldığı yerden devam ediyor. Değişik ‘sonuç’ yine devreye giriyor ve neticeyi belirliyor.**
Kıymetli dostumun ağabeyi vefat etmiş. Taziyesine gittik. Kaç kardeş olduklarını falan anlattı. ‘O, bizim büyük biraderdi.’ dedi. Kendisinin de en sonuncu olduğunu söyledi. Büyükten başladık bakalım diyerek ölüm sırasına girildiğini ifade etti. Ama sıranın değişebileceğini hesaba katmadı.**
Kimse ölümü kendi üzerinde değerlendirmiyor. Nefis ölümü hep bir başkasına yakıştırıyor. Oysa bu bir yanılgıdır. Ölümün nerede, nasıl geleceği bilinmiyor. Onun için de çoğu kez ölüme ‘hazırlıksız’ yakalanılıyor.
Bu cümleleri yazarken bile nefis bir başkasının ölümünü kaleme alıyor.
Muhakkak olacak bir şeye gözünü kapamak ne garip değil mi?