Müsbet hareketin hayatın her alanında var olan bir yaşama biçimi olduğunu düşünüyorum.
Kişinin kendine, diğer insanlara, sair mahlûkata olan tavrı, tutumu bir yaşama tarzından haber veriyor.
Oturmanın, kalkmanın, yemenin, içmenin, konuşmanın, görüşmenin, davranış geliştirmenin, tepki vermenin, eleştirmenin, eleştirilmenin, yüze yansıyan mimiklerin, vücutta meydana gelen jestlerin bir müsbet tarafının varolduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
Müsbet hareket, Kur’ân temelli bir davranıştır.
Kötülüğe iyiliğin en güzeliyle karşılık vermek, bir Kur’ânî müsbet davranış tarzıdır.
İnsanın, kötü bir sözle, davranışla karşılaştığında oradan dönüp gitmesi bir Kur’ânî davranış tarzıdır.
Bir mü’min kardeşini bir bakışla dahi olsa incitmemek, kaş çatmamak bir Kur’ânî davranış tarzı olarak müsbet harekettir.
Selâm vermek ve selâm almak bir müsbet davranıştır.
Boş bir eve girerken dahi selâm vermek bir müsbet davranıştır.
Tanımadığına da selâmı yaymak bir müsbet davranıştır.
Nezaketli davranmak, Kur’ân’ın bir emridir.
Doğru konuşmak, Kur’ân’ın bir emridir.
Yalan söylememek, Kur’ânî bir davranıştır.
Bütün can taşıyanlara saygı duymak, onları sevmek, haklarını gözetmek bir Kur’ânî davranış tarzıdır. Hepsi de müsbettir.
Bir bütün halinde ‘Sünnet-i peygamberi’ (asm) bir müsbet hareket paketi, bir yaşama biçimidir. Huzur, ‘bu’dur, ‘müsbet hareket’tir.