"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Muhalefetin temizlenmesi gerekiyordu

Şükrü BULUT
24 Eylül 2025, Çarşamba
Şerlere sarılı hayırlar, sonradan görünüyorlar…

AKP hükümetinin, CHP’li belediyelerin üzerine yargıyla gitmesinin hikmetleri, bundan sonra ortaya çıkacaktır. Belediyelerin ihtilâl yasalarıyla başlarının dertte olduklarını biliyorduk. O belediyelere CHP’nin yerine AKP’yi koysanız, netice değişir miydi? Hayır… 12 Eylül İhtilâli’yle hürriyetler askıya alındığından ve demokrasi de ipe gittiğinden, elbette ihtilâlcilerin öğrettiği keyfilikle hükümetler ve belediyeler devam edeceklerdi… ANAP ve AKP’nin TBMM çerçevesinde ve belediye meclislerinde yaptıkları ihanetlere, suistimallere ve rantlara; muhalefetin hangi vekilleri veya belediye meclis üyeleri itiraz etmişlerdi ki? Siyasetle elde ettikleri şahsî menfaatleri ve milletin mallarını aralarında paylaşmamışlar mıydı? AB yetkililerinin, bazı hakperest araştırmacıların veya muhalefet sözcülerinin; ANAP ile AKP dönemlerindeki tahribatı ve büyük rüşvetleri muhalefet mensupları önceden dillendirmişler miydi? Veya bu iki ihtilâl partilerinin (ANAP-AKP) geleceğimizi Marksist globalcilere pazarlayan hangi projelerini, temsilcileri oldukları ahaliye haber vermişlerdi… Hemen hemen yok nispetinde…

Maksadımız geçmiş dönemlerdeki hükümet ve belediye icraatlarını temize çıkarıp, suçu ihtilâlcilere yüklemek olmadığı gibi, iktidar partisinin vekillerini ve meclis üyelerini takliden milletin malını gasp eden CHP’li belediyeleri savunmak da değildir. Fakat kanun hâkimiyetinin, şeffaflığın, hukukun üstünlüğünün, millet iradesine bağlılığın; askerî darbe ile ortadan kaldırılıp, keyfiliğin esas olduğu ülkemizde, muhalefet de sorumluydu. Hatta diyebiliriz ki, 12 Eylül ile hükümeti dizayn eden küresel sosyal Marksistler, muhalefete de çekidüzen vermişlerdi. Tam sekiz senelik bir istibdat hazırlığını biliyor musunuz? İhtilâl öncesindeki icracı millî kadrolara, yedi yıllık bir yasak… İşte ABD’den veya başka Neoliberal kadrolar arasından getirilen planlamacılar, bürokratlar, bazı vekiller, reklamcılar, hatta yargı mensupları…

Allah Demirel’e rahmet eylesin, meydanlarda verdiği demokrasi mücadelesinin sevabıyla, ahiretteki hesabını kolaylaştırsın… AKP’nin taparcasına sevdiği Özal’ın, istibdadı devam ettirme çabaları ve 1987 sonbahar mağlubiyeti… Günümüz AKP’sinin, muhalefeti belediyeler üzerinden bitirme gayretini taaccüple karşılayanlara, Özal anlatılmalı…

12 Eylül, global Marksistlerin müdahalesiydi. (Şili’de olduğu gibi) Bin sene devam etmesini diledikleri bir dizaynlarıydı. Sokaktaki işçiden bürokrasiye, cami imamından dinî cemaatlere, ilkokuldan üniversiteye, bakkaldan holdinglere ve tarımdan tüm ticarete kadar… Her şey yeniden Neoliberal sisteme göre tanımlandı, düzenlendi ve programlandı.

Muhalefet bu işin içindeydi ve ihtilâlin labirentlerindeydi. Onların ahlâk ve icra biçimini esas alıyordu. Merhum Demirel’in Tansu Çiller’e söz dinletememesinin sırrı buradaydı… Sonra da demokrasi tehlikesini bertaraf için ithal edilen “Uzanlar” çetesi marifetiyle kurdurulan Genç Parti hikâyeleri… 

Üç köfte beş kuruşa… Pazarlanan millî iradenin, İmar Bankası’yla birlikte satışa sunulduğu zamanlar… O zamanlarının olup bitenini bazı hakperest sosyalistler yazıyorlar. Merhum Demirel, sol ile sağı demokrasi meselesinde aynı mahfile taşımıştı, zira karşılarında barış ve demokrasi düşmanı global dev organizasyonlar vardı, mağlup oldular…

Günümüzdeki musibetzede CHP’liler kadar, muhalefetin diğer unsurları da; geçmişteki alışkanlıklarıyla ve günahlarıyla AKP’nin karşısında durulmayacağını bu fırtınadan öğreneceklerdir. 12 Eylülcülerin milletten çaldıklarını iktidarla birlikte yiyenlerin, derin bir tövbeye ihtiyaç olduğu ortada… Sonra da helâlleşme… Millet iradesini gasp ve malını haramca yeme günahına batanların, çevrelerine ve siyasete heveslenen yeni kadrolarına nedametlerini itiraflarla anlatmaları gerekiyordu… Kader bu… Tövbe ve itiraf seanslarını mahkeme salonlarında dünyaya teşhir ediyorlar, bugün…

İsterseniz “manevî temizleme” diyelim, isterseniz “ahlâksızlığı terk etme”… Neticede demokratikleşmenin ihtiyacı olan şeffaflık ve samimiyet… Düne kadar, “konjonktür bu tövbeyi ve nedameti halka açıklamaya müsait değildi” diyebilirdiniz. Ancak bugün, yukarıdaki durumu kabul etmeye mecbursunuz. Demokrasi meselesinde güneş –maalesef– Batıdan doğuyor. Kader, muhalefeti, doğru demokrasiler için temizliyor mu, dersiniz… Kim bilir…

Okunma Sayısı: 233
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı