Urfa’dan Hasan Doğan: “Üstad Hazretleri, 1339 tarihinde Meclis-i Mebusan’a hitaben yaptığı konuşmanın onuncu maddesinde namazın yüzde doksan dokuz necat verdiğini beyan eder. Yüzde bir neden hariç tutulmuştur? Yüzde bir kimlerdir?”
Kurtuluş Oranları
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Risale-i Nur’un muhtelif yerlerinde namaz ibadetinin bizi hangi oranda kurtaracağını sayısal değerlerle açıklıyor.
Üçüncü Söz’de Üstad Hazretleri; Allah’a kulluk yolunun, zararsız olmakla beraber, onda dokuz ihtimal ile saadet-i ebediye hazinesine ulaştırdığını, fısk ve sefâhet yolunun ise hem menfaatsiz olduğunu, hem de onda dokuz ihtimal ile ebedî ıztıraba sebep olduğunu söylüyor.1 Dördüncü Söz’de de namazın yüzde doksan dokuz ihtimal ile Cennete ulaştıracağını belirtir ve yüzde birlik bir ihtimali yine dışarıda bırakır.2
Fakat Bedîüzzaman On Üçüncü Söz’de kötülüklerin ve haramların yüzde yüz ihtimal ile kabirde ebedî münferit bir hapse katî sebep olduğunu; imanın ve Allah’a itaatin ise yüzde yüz ihtimal ile kabri ebedî bir hazineye ve saadet sarayına çevireceğini kaydeder.3
Meclis-i Mebusan konuşmasının onuncu maddesinde ise, namazda yüzde doksan dokuz necat ihtimali, “gaflet ve tembellik haysiyetiyle” yüzde bir dünyevi zarar varken; terkinde, yüzde doksan dokuz zarar, yalnız yüzde bir oranda, “gaflet ve dalalete istinad” necat ihtimali olduğunu söylüyor. Burada ifade edilen “gaflet ve dalalete istinad” necat meselesinde, adam sanıyor ki, namazı terk edince kendisi için iyi olacak, zamanını vatan ve millet işlerinde daha faydalı şekilde kullanacak.4 Halbuki bu bir zandan ibarettir.
Gaflet ve Dalâlet Nazarı
Söz konusu yerlerde geçen oranlar hakkında şunlar söylenebilir:
1- Meclis-i Mebusan üyeleri zafer sarhoşluğu içinde bir fıtrat ve yaratılış borcu olan namazı büyük çoğunlukla unutmuştur. Namazı terk etmeye en büyük sebep aslında şeytanın verdiği evhamdır. Bu evhama göre insan ibadete zaman ayırmayı zaman kaybı olarak görmekte, işleri aksattığını ve yavaşlattığını düşünmekte; bundan dolayı namazı ya terk etmekte, ya da ertelemektedir. Yani namaz kılmakta yüzde bir oranında vehmettiği zarar budur. Oysa bu zan, gafletten ve tembellikten beslenmektedir.
Aynı tevehhüm ve zan, namaz kılmamakta ise yüzde bir oranında bir kurtuluş ihtimali görüyor. Yani yine gaflet ve dalâlet nazarıyla bakıyor; namaz kılmadığında kalan zamanın kendi işine yarayacağını zannediyor. Zannettiği yüzde birlik necat ve kurtuluş budur.
Zarar Tevehhümü
2- Kötülüklerde ve Allah’a isyan yolunda gidenler için onda bir kurtuluş ihtimali, tövbe ve af kapısının ölene kadar açık olduğuna işarettir. Cenab-ı Hak mağfiret sahibidir; tövbe eden günahkâr ve asi kulları ile dilediklerini bağışlayabilir ve Cennetine alabilir.
3- İman ve itaat yolunda gidenlerin onda birlik veya yüzde birlik bir ihtimâl ile necat ve kurtuluş dışında bırakılmış olması ile:
a. Halk açısından bakılırsa; “ihlâs”ın önemine;
b. Hâlık Teâlâ cihetinden bakılırsa, necat ve kurtuluşun ancak Cenâb-ı Hakk’ın fazlı, lütfu ve ihsanı ile olduğuna işaret edildiği söylenebilir.
4-İnce bir remiz: Namaz kılmakta insan yüzde bir oranlı bir zarar tevehhümü içindedir.—Burada aynı zamanda insanoğlunun, namazın yüzde doksan dokuz fayda verdiğini kabulü de söz konusu—Keza, namaz kılanlar için Üçüncü Söz’de onda birlik ve Dördüncü Söz’de yüzde birlik açıkta kalma oranı, On Üçüncü Söz’e gelindiğinde yüzde sıfıra inmektedir. Demek; On Üçüncü Söz’e kadar her bir Söz’ü birer basamak sayarak okuyan insan;—bu basamaklarda; imanın, itaatin, namazın, ibadetin, Allah rızasını kazanmanın ehemmiyetini kavrıyor. Yüzde yüzlük bir ihtimal ile gerçek tevekkül ve teslime ulaşmış, Allah’ın rızasına nail olmak için yüksek bir ufuk ve nazar elde etmiş oluyor.
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 25
2- Sözler, s. 27
3- Sözler, s. 132
4- Mesnevî-i Nûriye, s. 97