"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın talebeleri, Risale-i Nur’un şâkirtleri

Süleyman YAPRAK
26 Nisan 2016, Salı 09:44
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri; “Bütün hayatımda Nur kelimesi bana rast gelmiş” diyerek, karyesi Nurs, merhum validesinin ismi Nuriye , üstadlarım dediği ve ders aldığı büyük zatların isimleri ve talebelerinden kendisiyle en ziyade alâkadar bulunan Nur ismi olanları, bu tevafuka örnek olarak veriyor.

Bunlar aynı zamanda Risale-i Nur tesmiyesinin sebepleridir. Üstadın saydığı diğer sebepleri Risale-i Nur’a havale ederek; “Talebelerimden en ziyade benimle alakadar Nur ismi bulunanlardır. (Ne gariptir ki, mühim Nur şâkirtleri arasında Nurî isimli kimseye rastlanmamaktadır)” ifadelerine ve haşiyesindeki; “o zaman öyleydi, şimdi yirmi sene oldu” kısmına âcizane hasr-ı nazar edelim.

Buradan anlaşılıyor ki, “talebelerimden” kasıt, Risale-i Nur’dan evvel bizzat Bediüzzaman Hazretleri’nin şahsından ders alan kimselerdir. Bunlar içerisinde, Van’da Horhor medresesinde Üstad’dan ders alıp, yine onun kumandanlığında gönüllü savaşan ve bir çoğu şehit düşen talebeleri de var. Hayatta kalanlardan bir tanesi de Mehmed Münevver Çetin ismindeki Molla Münevverdir. Münevver ismi dahi Nur ismine taalluku var.

Mektupta parantez içerisinde geçen ifadeler, yani mühim Nur şâkirtleri arasında Nurî isimli kimsenin bulunmaması; Risale-i Nur ile alâkadar olan kimselere aittir. Risale-i Nur’ların zuhurundan sonra Bediüzzaman hazretleri, kendisini dahi bir Nur şâkirdi olarak görmüş ve diğer Nur şâkirtlerine “ben de sizin bir ders arkadaşınızım” diyerek; şahsından ders almak için gelenlere o kapının kapalı olduğunu, Risale-i Nur’ların ders makamında olduğunu söylemiştir.

Yine başka bir mektupta şu geçiyor; “Risale-i Nur tesmiyesinin dokuz sebepleri içinde yalnız birisine ilişmişler. “Nur isimli, has şakirtlerinden göremiyoruz” demişler. Haşiyede cevap verildiği gibi, şimdi de Nuri Benli ve Küreli Saatçi Nuri, Nur hizmetinde mümtazdırlar. Demek tenkit edemiyorlar, cüz’î bahanelere mecbur oluyorlar.”

Burada iliştikleri, Risale-i Nur’un şakirtlerinde Nur isimli kimseye rastlanmaması hususudur. “Haşiyede cevap verildiği gibi” ifadesiyle, daha evvel yazılan ve yukarıda da aktardığımız mektubun haşiyesine gönderme yapılıyor. “O zaman öyleydi, şimdi yirmi sene oldu” haşiyesi, artık Nur şâkirtleri içerisinde de Nurî isminde bulunan kimselerin olduğunun izahıdır. Nurî Benli ve Küreli Saatçi Nurî buna örnektir. 

Görüldüğü gibi bu kimselerin isimleri kast-ı mahsusa ile Nur ismiyle irtibatlandırılmamış; yine bir tevafuk söz konusudur. Risale-i Nur tesmiyesinin de Kur’ân’ın nuruna istinad edildiği için vicdanından doğduğunu ve ilham-i İlahî olduğunu söyleyen Bediüzzaman hazretlerinin tüm hayatı; fıtrat üzere olduğuna, her türlü yapmacıklıktan beri olduğuna şahittir. 

Risale-i Nur ve şakirtlerinin şahs-ı manevisinin ismi hem Nur’dur, hem de Said’dir. Bu şahs-ı mânevîye dahil olan her bir ferd Said’lerdendir, Nur’lardan ve Nuriye’lerdendir. Bütün Hamzalar, Ömerler, Bilaller, Osmanlar, Tahirler, Yûsuflar, Fatihler, Recepler, vesaireler, hepsi fıtrî birer Said; Zehralar, Zeynepler, Fatmalar, Hacerler, İclaller, Beyzalar, vesaireler... hepsi fıtrî birer Nur ve Nuriye’dirler, İnşaallah. 

Bir Haşiye: “Ne gariptir ki, mühim Nur şâkirtleri arasında Nurî isimli kimseye rastlanmamaktadır.” ifadesi, Kur’ân’ın malı olan Risale-i Nur’ların gayr-i fıtrî bir surette temellük edilemeyeceğine ve ihlâsın en mühim bir sır olduğuna işaret olabilir. Bir cihette Nur’ların müjdecisi nevinden olan bu “Nur”lu irtibatlar, Risale-i Nur’dan sonra da ancak tevafuklar suretinde kendini gösteriyor. Risale-i Nur dairesine giren bir Aynur ve İlknur, elbette bundan habersizdiler.

Not: Nur ve Said isimleri elbette çok güzeldir. Fakat çocuklara konulan isimler ekseriyetle ilhamen oluyor. Hadislere istinaden güzel isimler takmak tavsiyesinde bulunulabilir. Fakat bir ailenin her bir çocuğuna Said ve Nur isimlerini takmak mecburiyeti olduğunu söylemek, fıtrat mesleği olan Nurculuğa uygun düşmez kanaatimce. Mühim olan çocukları disiplinli bir şekilde Nur’ların terbiyesinden geçirmektir. Sadet harici girildi, affınızı istirham ediyorum...

Okunma Sayısı: 12289
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • KAMİL BİRCAN

    26.4.2016 13:53:01

    EVET, ÖNEMLİ OLAN ÇOCUKLARIMIZA ÖNCELİKLE GÜZEL İSİMLER VERMEK, SONRA DA SİZİN BELİRTTİĞİNİZ GİBİ DİSİPLİNLİ BİR ŞEKİLDE KUR'AN VE SÜNNET'İN, RİSALE-İ NURLARIN TERBİYESİNDEN GEÇİRMEKTİR. ELİNE SAĞLIK SÜLEYMAN YAPRAK SELAM VE DUA İLE

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı