"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kavl-i leyyin, ders âdâbı ve fıkra

Süleyman YAPRAK
24 Nisan 2016, Pazar
Risâle-i Nur’un mesleği olan nezihane ve nazikâne ve kavl-i leyyin; her Nur Talebesinin azamî dikkat göstermesi gereken bir husustur.

Elbette her an bunun tatbiki mümkün olmayabilir. Yaradılış gereği hataya meyilli olan insan, hatasını fark edip bunun telâfisine çalışması, terakkisine vesiledir. İşlenen hatalar ve kusurlar, müstemir bir adet haline getirilirse; bu, zamanla bir karakter haline gelir, tamiri de müşkülleşir.

Bir Nur Talebesinde argo tabirler ya da galiz küfürler, kesinlikle kabul edilemeyecek bir durumdur. Çünkü her Nur Talebesi bulunduğu yerde, âyinedarlık etmekle mükellef olduğu gayet yüksek hakikatlerin temsilcisi hükmündedir. Gerek sosyal hayatta, gerekse de hizmet birimlerinde ciddiyetini muhafaza etmeli, laubalilik ve lâkaydlıklara meydan vermemelidir. Gülüşüyle, oturmasıyla, kalkmasıyla ve  konuşmasıyla Sünnet-i Seniyyeyi icra ve ihya etmelidir. 

Nur Talebesi, her gün mutlaka Risale-i Nur okumalı, okuduklarını evvelâ nefsine hazmettirip, daha sonra başkalarına da aktarmak gayretinde olmalıdır. Bu yüksek hakikatlerin anlatıldığı ders kürsülerinde, makamın Risale-i Nur’a ait olduğu bilinciyle, izah yaparken konuya bağlı kalmalı; verdiği örnekler ya yine Risale-i Nur’dan, ya da konuya tam muvafık olmalıdır. Sulandırıp bulandırmadan, dinleyenlerin zihinlerinde menfi izler bırakmayacak şekilde, üslûbunu ve ifadelerini dikkatle seçmeli ve ayarlamalıdır. Risale-i Nur’un yüksek imanî hakikatlerini gölgede bırakacak her türlü halden içtinab etmelidir. Farklı kaynaklardan iktibaslar, malûmatfuruşluk olarak telâkki edilmeyecek bir tarzda; ya gayet cüz’î, ya da hiç olmamalıdır. Zira, Risale-i Nur ders makamındadır. Bir meselenin halli veya izahı, Risale-i Nur ile yapılabilir; fakat Risale-i Nur’un izahı yine ancak Risale-i Nur ile mümkündür. 

Ders yaparken, dikkatleri toplamak maksadıyla, konunun ve muhatabların hususiyetleri göz önünde bulundurulup bazı teknikler uygulanabilir. Dinleyicilere sorular yöneltmek, Zübeyir Ağabey’in tavsiyelerindendir. Hatta konuya gayet uygun olmak şartıyla kısa hikâyecikler de anlatılabilir. Fakat fıkra anlatmak sûretiyle, dersin ciddiyetine halel getirecek bir şekilde güldürme gayretinde olunmamalıdır. Hele bir de bu fıkralar -hâşâ ve kellâ- Allah’ın sıfatlarını, peygamberleri ve melekleri istihfaf ve istihzâ mânâsındaysa, tarifi mümkün olmayan bir cürümdür. Bunu yapan kişi mutlak surette ihtar edilmeli; eğer tekrarı vuku buluyorsa, o zaman ders kürsüsüne bir daha kesinlikle oturtulmamalıdır. 

Nur Talebesi, dâvâsının ciddiyetini her an ve şartta muhâfaza etmekle mükelleftir. Aksi taktirde âyine değil, perde olur. 

Okunma Sayısı: 2052
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı